Malum, şu aralar her sabah telefonum acı acı çalsa da tatil yapmaya çabalıyorum. Ancak ben bıraksam memleket meseleleri beni bırakmıyor. Dün yüzlerce gazeteci CHP’nin 34. demokrasi ve değişim kurultayını takip ederken ben de CHP’den yeni istifa etmiş bir beldenin belediye başkanı ile sohbet ediyordum. Bodrum’da 11 ayrı belediye var. Bunlardan dört tanesini MHP, dördünü CHP, üçünü ise DP almış. Türkiye’deki bütün muhalif belediyelerin üzerinde olduğu gibi Bodrum belediyeleri üzerinde de tam saha ‘operasyon’ baskısı var. Başta Bodrum merkez belediye başkanı olmak üzere neredeyse soruşturma geçirmeyen, görevden alınmayan, hatta cezaevine atılmayan belediye başkanı yok gibi. Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan da bunlardan biri. Hakkındaki davalar nedeniyle iki kez görevden alındı. Mustafa Saruhan, CHP için Yalıkavak’ta çalışmaya başladıklarında 7000 kişinin oy verdiği beldede CHP’ye sadece 25 oy çıktığını anlatıyor. Eski zabıta müdürü olduğu beldede sabırla, inatla çalışmış. Yıllar içinde oylar hızla artmış. O 25 oy önce 500’lere, sonra 1250’ye, en son görevden alındıktan sonra yine sandıktan seçilip Yalıkavak Belediye Başkanı olarak çıktığında 3500 civarına dayanmış.
“Son seçimlerde oyların % 63’ünü aldım, sonra tekrar İçişleri Bakanlığı beni görevden aldı” diyor.
“Gerekçe neydi görevden alınmanızda?” diye soruyorum.
“Hepsinde aynı neden vardı, belediye hakkında açılan davalar nedeniyle görevden alıyorlar. Ben de her seferinde iade davası açıyorum. Hepsinde kazandım” dese de burukluğu yüzünden okunuyor.
Mustafa Saruhan ile sanırım 8 yıl önce tanışmıştım. 5n1k programını o zamanlar Kamhilere ait marinadan yapmıştık. Bugün artık İstanbul’un ünlü restoranları ile yarışan Sait daha yeni açılmıştı. Dalgaların dövdüğü kumun üzerine 2 masa atmışlardı. Mustafa Saruhan bizim oturduğumuz masaya oturup heyecanla Yalıkavak’a kanalizasyon projesini ve beldeye suyu nasıl getireceğini anlatıyordu.
Hatta hiç unutmuyorum, gece karşılıklı çökertme oynayarak bitmişti.

Bir belediye başkanının rant ile sınavı
Gel zaman git zaman, bu genç ve idealist belediye başkanının yaşadıklarını yıllardır uzaktan takip ettim. Bodrum’un ranta açık bir beldesinde mütevazı bir belediye başkanının geçirdiği dönüşüm romanlara taş çıkartabilirdi. Açgözlü işadamları ile yanlış arkadaşlıklar, inatla belde için çalışmalar, mütevazı bir belediye zabıtasının siyasetin çarkları içinde geçirdiği müthiş bir dönüşümün sancılı hikâyesi. Mustafa Saruhan da yaşadığı değişimin farkında, “Yanlışlarımız da oldu elbette ama çok ders aldım” derken gayet samimi...

Düştüm mahpus damlarına akıl veren çok olur
Dün kurultayı takip eden gazeteciler her zamanki gibi gaza gelmişler, İstanbul Belediye Başkanlığı’nı CHP’nin nasıl alabileceğinin hayalini kuruyordu.
Siz boş verin milyonluk oyu olan İstanbul’u, asıl önümüzdeki seçimlerde sadece 7000 oyu olan Yalıkavak’ta CHP nasıl kazanacak, ona bakın.
Ege’nin küçük bir beldesinde idealist Belediye Başkanı Mustafa Saruhan’ın hikâyesi aslında bir partinin teşkilatlarının nasıl çalıştığının, kendi belediye başkanlarına yani seçmenin oyuna nasıl sahip çıktığının da en güzel özeti.
Dün Kemal Kılıçdaroğlu kürsüden biz köşe yazarlarına “Hapse düşmekten korkmayın, cesur olun, hükümeti eleştirin” diye akıl veriyordu.
Belki bize verdiği aklın küçük bir kısmını Yalıkavak’ta 2014’te CHP nasıl kazanacak, ona kullanabilir.

Demokrat Partili adaya oy veren CHP’liler
Ankara’daki kurultayda Parti Meclisi yarışında kurmay kadrosu kıran kırana birbirine girmişken konu Mustafa Saruhan’ın neden CHP’den istifa ettiğine geliyor. “İnanır mısınız beni görevden aldıktan sonra da göreve geldikten sonra da CHP’den hiç kimse aramadı. Geçen kurultayda Ankara’ya gittiğimizde Sayın Kılıçdaroğlu ile 5 dakika konuştuk ama bölgemizin milletvekilleri bile sahip çıkmadılar” diyor.
“İşin tuhafı, kendi derdimi anlattığım AK Partili milletvekilleri benimle ilgilendiler, notlar aldılar ve bana dönüş yaptılar” diye ekliyor. Bu kadarla kalsa iyi, CHP’li belediye başkanı görevden alındıktan sonra Bodrum Belediyeler Birliği Başkanlığı için adaylığını koyduğunda CHP’li üyeler gidip oylarını Demokrat Partili Kocadon’a vermekte sakınca görmemişler.
Farkındaysanız iktidardaki AK Parti neredeyse hiçbir mevzide geride tek bir bürokrat, belediye başkanı, hatta özel sektör temsilcisi bile bırakmıyor. Göreve getirdiği bir bürokratını ne kadar hatalı olursa olsun kendi istemedikçe görevden almıyor. Görevden alsa bile vefasızlık etmiyor. Sadece Deniz Feneri davasında yargılananlar bile bu ‘vefa’nın nerelere varabileceğine en somut örnek.
CHP’de işlerin nasıl yürüdüğünü ise Yalıkavak Belediye Başkanı’nın durumuna bakarak kestirebiliriz.
Mustafa Saruhan arada bir heyecanla kafasındaki CHP’nin kurtuluş formüllerini de sıralıyor. “Ben sadece yerelde değil genelde de yeni projeler geliştirmiştim. Mesela Deniz Baykal’a Bodrum ziyareti sırasında CHP’li belediyelerle kardeş belediye uygulamasını başlatalım, birbirimizi tanıyalım, daha güçlü olalım diye önerimi de söyledim. Çok beğendi ama sonrasında ne arayan oldu ne de soran...” derken yüzü buruluyor.
Mustafa Saruhan’ı uğurlarken CHP kurultayında da PM listeleri coşku ile açıklanıyordu.