Dünya giderek daha çok bağlantılı hale geldikçe, internet bilgi yayma ve demokratik katılım için çok güçlü bir araç haline geldi. Bununla birlikte, otoriter rejimlerde internet bir mücadele alanına dönüştü. Hükümetler internet kapatmalarını seçimleri manipüle etmek ve muhalefeti bastırmak için bir aparat olarak kullanmaya başladı. İnternet kapatmaları otoriter rejimlerde demokrasi ve insan hakları üzerinde derin ve kalıcı etkilere sahip. Hükümetler, internet erişimini keserek, bilgi akışını engelliyor, bağımsız haber kaynaklarına erişimi kısıtlıyor ve vatandaşların fikirlerini ifade etmelerini ve değişim için harekete geçmelerini sınırlıyor. Bu tür sansür eylemleri demokrasinin temel prensiplerini aşındırır, korku iklimini teşvik eder ve insan hakları ihlallerine cezasız kalmasına sebep olur.

İnternet Kapatmaları: Demokrasinin Baskılanması

İnternet kapatmaları kavramı, hükümetlerin ülkedeki internet belirli internet sitelerine erişimini kısıtlamak veya interneti tamamen kesmesini tanımlamak için kullanılır. Hükümetler bu kapatmaları ulusal güvenlik veya kamu düzeni gerekçeleriyle savunurken, genellikle muhalefet seslerini susturmak ve seçim süreci üzerinde kontrol sağlamak için bir araç olarak kullanırlar.

2021 Uganda cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, internet kapatmaları muhalefeti bastırmak ve demokratik süreci manipüle etmek açısından önemli bir rol oynadı. İktidardaki Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni'nin hükümeti neredeyse tam bir internet kapatması ile sosyal medya platformlarına ve bağımsız haber kaynaklarına erişimi tamamen sınırladı. Bu kapatma, muhalefetin destekçilerini harekete geçirmesini ve önemli bilgileri paylaşmasını engelleyerek, seçim sonucunu Museveni lehine etkiledi.

Belarus'ta (Beyaz Rusya), internet kapatmaları Başkan Alexander Lukashenko'nun baskıcı rejiminin alameti farikası haline geldi. 2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, oy hileleri iddialarının ardından yaygın protestolar patlak verdi. Hükümet bu duruma yanıt olarak ülke genelinde bir internet kapatması uygulayarak muhalefeti bastırmaya ve protestoların koordinasyonunu engellemeye çalıştı. Hükümet, iletişim kanallarını keserek, muhalefetin örgütlenme yeteneğini zayıflatmayı ve seçim sonuçlarına itiraz etme gücünü sınırlamayı denedi.

İran internet sansürü konusunda uzun bir geçmişe sahip ve hükümet, siyasi öneme sahip dönemlerde sık sık interneti kapatıyor. 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rejim, Telegram ve Instagram gibi popüler mesajlaşma uygulamalarına erişimi engelleyen bir kısmi internet kapatması uyguladı. Bu taktik, bilgi akışını sınırlamayı ve muhalefet adaylarının destekçilerini harekete geçmesini engellemeyi amaçladı. 

Myanmar'da 2021 Şubat'ında gerçekleşen askeri darbenin ardından hükümet, pro-demokrasi hareketini bastırmak için bir dizi internet kapatması başlattı. Kapatmalar, muhalefetin koordinasyonunu engellemeyi ve insan hakları ihlallerine dair kanıtların yayılmasını önlemeyi amaçlayan şiddetli baskılarla birlikte uygulandı. Rejim, halkın dijital bağlantısını keserek, iktidarını pekiştirmeyi ve demokratik değişim çağrılarını baltalamayı hedefledi.

İnternet Kapatmaları ve Türkiye

Türkiye'de konvansiyonel medyanın büyük bölümünün hükümete yakın holdingler tarafından kontrol ediliyor. Bu sebeple, sosyal medya, barındırdığı yanlış bilgi ve dezenformasyonlara rağmen, toplum için en güvenilir haber kaynaklarından biri haline geldi. Bununla birlikte, AKP hükümetlerinin, ulusal acil durumlar, terörist saldırılar veya politik olaylar sırasında internet kullanımını kısıtlama konusunda oldukça kabarık bir geçmişi var. Hükümet özellikle sosyal medyada yayılan haber ve fikirleri kendisine yönelik bir tehdit olarak görüyor. İlk olarak 2013’teki Gezi Parkı protestoları ve yolsuzluk skandalı sırasında hükümet sosyal medyayı susturmak için hukuki araçlar kullanmaya başladı. O zamandan bugüne hemen her büyük toplumsal olay sırasında bu araçları kullanmaktan geri durmadı ve son on yıldaki hukuki düzenlemeler ile interneti sınırlandırmayı ve kapatmayı kolaylaştırdı. 

Türkiye’de hükümetinin interneti kısıtlamak ve kapatmak için üç yasal yolu var. Bunların hepsi keyfi belirleme ve manipülasyona açık bir şekilde oluşturulmuş kanunlar. İlk olarak, 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 60. maddesinin 10. fıkrası uyarınca, Cumhurbaşkanı alınması gereken önlemleri belirleyebilir ve zorunlu hallerde uygulanması için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na (BTK) bildirimde bulunur. Bu özel hüküm, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından olağanüstü hal döneminde eklenmişti. Kanun, tedbirlerin kapsamını ve içeriğini sınırlamıyor ve Cumhurbaşkanı'nın keyfi karar almasına imkan veriyor. Bu yasa en son Kasım 2022'de Taksim'de meydana gelen patlamanın ardından sosyal medya platformlarına erişimi kısıtlamak için kullanıldı. 

İkinci olarak, 18 Ekim 2022’de, 7418 sayılı Basın Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 60. maddesinde önemli bir değişiklik yapıldı. Buna göre, hizmet sağlayıcılar, BTK tarafından talep edilen yükümlülüklere uymamaları halinde, 30 milyon Türk Lirasına kadar idari para cezasına çarptırılıyor. Yükümlülüklerini yerine getirilmemesi durumunda, hizmet sağlayıcı erişimi %95'e varan oranda kısıtlanabiliyor veya tamamen engellenebiliyor. Yine neyin “yükümlülük” sayılacağı BTK veya Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. BTK bu kanuna dayanarak, belirli bir içeriği dezenformasyon olarak tanımlayarak, hizmet operatörlerini içeriği yayından kaldırmaya zorlama gibi keyfi kararlar verebiliyor.

Üçüncüsü, yaygın olarak İnternet Kanunu olarak bilinen, 5651 Sayılı Kanun’un, Basın Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 7418 sayılı Kanun ile değiştirilerek internet erişimini kısıtlamaya yönelik başka bir yasal araç getirilmesi. Özellikle, İnternet Kanunu'nun Ek 4(5)(b) Hükmü kapsamında, hizmet sağlayıcıların devletin erişim taleplerine uymaması halinde, Cumhuriyet savcıları veya sulh ceza mahkemeleri hizmet sağlayıcıların internet trafiğine erişimini %90'a kadar sınırlayabiliyor. Kanun, kamuoyuna yayma ve yanıltma gibi çok geniş ve farklı yorumlara açık çeşitli kavramlara atıfta bulunuyor. Bu nedenle, medya ve genel olarak kamuoyu üzerinde caydırıcı bir etkiye sahip.1

2015 ve 2018'de Türkiye'de yapılan genel seçimler sırasında, özellikle seçim sürecinin kritik anlarında internet yavaşlamaları ve sosyal medya platformlarına sınırlı erişim raporları vardı. Bu kısıtlamalar, resmi olmayan seçim sonuçlarının yayılmasına veya olası huzursuzlukların önlenmesine ilişkin kaygılara bağlandı. Bununla birlikte kamuoyunda seçim sonuçlarının hükümet tarafından manipüle edildiğine dair yaygın bir kanaat oluştu. 

Türkiye’de internet kapatmaları ile ilgili son olay ise oldukça yakıcı bir dönemde, deprem felaketi sırasında gerçekleşti. 8 Şubat 2023'te Türk hükümeti, büyük internet sağlayıcıları TTNet ve Turkcell'i filtreleyerek Twitter'ı kısıtladı. Netblocks'un ağ verilerine göre, kısıtlama yaklaşık 16:37 - 03:44 arasında, 11 saat 7 dakika sürdü. Bu kısıtlama herhangi bir açıklama yapılmadan yapıldı ve halkın, özellikle depremzedelerin, göçük altında kalanlara yardım ulaştırma çabaları hakkında güvenilir bilgilere erişmesini engelledi. 

Türkiye’de hükümetin internet kapatmaları konusundaki geçmişi ve bu kapatmalara yasal kılıf hazırlamak için yürürlüğe soktuğu kanunlar, 14 Mayıs 2023 seçimleri için kaygıları arttırıyor. Toplumsal gerilimin en üst noktaya ulaştığı bu seçimde, hükümetin elindeki yasal gücü internet kısıtlamaları için kullanması kuvvetle muhtemel görünüyor. Bu kısıtlamaların niteliği ve kapsamı tahmin edilemiyor. Belirli internet sitelerine ve sosyal platformlara kısıtlama halinde VPN kullanımı ve kapalı networklerle sansürü bir miktar aşmak mümkün olsa da, tamamen bir kesinti halinde yapılabilecek çok fazla şey yok. Böyle bir durumda internet tabanlı uygulamalar yerine SMS gibi telekomünikasyon araçları kullanılabilir. Ncak bir internet kapatmasında asıl önemli olan, hak ihlallerini belgeleyebilmek ve sonraki hukuki mücadele için kanıt vasfı olan bilgi, belge ve görüntüleri güvenli bir şekilde oluşturarak muhafaza edebilmek. Bunun amaca yönelik geliştirilmiş, ProofMode, Tella ve Eyewitness gibi özel dokümantasyon uygulamaları var. Bunlar internet kapatmaları sırasında telefonlarla oluşturulan, belge, fotoğraf, video gibi içerikleri daha sonra kullanılmak üzere şifreleyerek saklama özelliğine sahip.2

İnternet Kapatmalarının Demokrasi ve İnsan Hakları Üzerindeki Etkileri

Otoriter rejimlerde internet kapatmaları ile seçimler arasındaki rahatsız edici ilişki göz ardı edilemez. Hükümetlerin bilinçli olarak internet erişimini kısıtlama veya kesme çabaları, demokrasiye ve insan haklarına ciddi tehditler oluşturuyor. Uganda, Belarus, İran ve Myanmar ve Türkiye örnekleri, internet kapatmalarının muhalefeti bastırmak, bilgiyi manipüle etmek ve seçim sonuçlarını etkilemek için kullanıldığını açıkça gösteriyor.

Demokratik süreçleri korumak için uluslararası toplumun bu uygulamalara karşı aktif olarak tavır alması hayati öneme sahip. Farkındalık yaratmak, internet özgürlüğünü savunmak ve dijital hakları destekleyen kuruluşlara destek vermek için adımlar atmak bir zorunluluk. Ayrıca, internet kapatmalarını izlemek ve raporlamak için mekanizmaların oluşturulması, sorumluların ortaya çıkarılmasına ve hesap verilebilirliğin sağlanmasına yardımcı olabilir.

Unutmamak gerekir ki, internet kapatmaları yalnızca seçimleri değil, ekonomik kalkınmayı engeller, eğitimi bozar ve sağlık hizmeti gibi önemli hizmetlere erişimi zorlaştırır. Hükümetler, dijital hakları ve ifade özgürlüğünü koruma konusunda öncelikli olmalıdır, çünkü bunlar her demokrasinin temel unsurlarıdır.

Notlar:

Özgür Kurtuluş: Dezenformasyonu Kim Yapıyor?, https://www.demokrathaber.org/dezenformasyonu-kim-yapiyor

2 Burak Haylamaz: Shutting Down the Internet to Shut Down Criticism: The Turkish Government’s “Legal” Censorship in the Earthquakes’ Aftermath , VerfBlog, 2023/2/17, https://verfassungsblog.de/turkey-internet-earthquake/, DOI: 10.17176/20230217-233207-0

3 Should I Use This Documentation App? https://blog.witness.org/2020/02/use-documentation-app