Türkiye önemli bir seçim arifesinde. Türkiye halkları 20 yıldan fazladır türlü senaryolarla bugüne gelen Erdoğan ve AKP siyasetine son verme konusunda şimdiye kadar hiç bu kadar kararlı olmamıştı. Ülkeyi dönemin en büyük ekonomi çıkmazına sokan ve çözümü toplumun milliyetçi damarından beslenerek savaş politikası ile koltukta durmaya çalışan Erdoğan’ın artık çok fazla şansının kalmadığı görülüyor. Sokaktan evin mutfağına kadar halk bu bozuk yoksul düzene karşı kararlılığını ortaya koyuyor ve aynı zamanda kullanılmış tüm AKP seçim argümanlarının bir işlevinin kalmadığını görüyoruz artık. Halk artık trollerin bir kişiyi putlaştırarak, kurtarıcı misyonu yükleyip sundukları Erdoğan ve trollerinin gitmesi konusunda gayet kararlı bir tavır sergiliyor. Sırf o koltuktan olmamak için tüm hile ve kötülüğü göze almış, sarayında kumanda ettiği ve kara propaganda aracı olarak kullandığı binlerce paralı trolünü halkın haklı taleplerine karşı bir araç olarak kullanan Erdoğan’ın yaptığı her açıklama ters tepiyor. Çünkü yaratmış oldukları yoksulluk dağlarını, tekrar tekrar ısıtarak halkın önüne getirdikleri tüm seçim oyunları, vatandaşta bir karşılık bulmuyor. AKP ve paralı trolleri bugün twitter gibi sosyal medya mecralarında bu kadar seviyesizleşebiliyorlarsa bu önlerine konulan anketlerin vermiş olduğu rahatsızlıktan kaynaklı.

Erdoğan yıllarca türban ve İslami değerler üzerinden istismar ettiği araçlarla halkta bir karşılık buldu. Erdoğan yaptığı her kötülüğün üzerini başka bir argümanla kapatabilmeyi başardı. Her kötülük ile üzerini kapattığı başarı faturası bugün yoksulluk, tutuklama, baskı ve korku politikası ile halka kesildi. 

Ben sade bir vatandaş olarak, şimdiye dek mesleğini onuruyla yapmış bir gazeteci olarak, toplumun taleplerine kulaklarını tıkmayan, yoksulluğu, baskıyı, tutuklamaları kader olarak görmeyen bir yurttaş olarak şunları söylemek istiyorum;

İki kelimeyi yan yana getiremeyen, her açıklaması ayrı bir gaf olan, Bakan niteliklerine uygun olmayan ve kumanda edilebilir birinin devletin bakanlıklarını işgal etmesini istemiyorsan, Kadınların güvenliğini güvence altına alan İstanbul Sözleşmesini kaldırma faaliyeti içerisinde yer alan ve kardeşim dediği, eski eşinin arkadaşı ile evlenen bataklık düzende yaşamak istemiyorsan, Avrupa’dan emekli olmuş ama Türkiye’de halkın yoksulluğunu tiyatro olarak değerlendiren insanlık yoksunu bir anlayışa mahkum olmak istemiyorsan, Asker ölümleri üzerinden oy devşirmeyi, ekonomik krizin açığını savaş politikaları ile kapatmayı hesaplayan, büyük bir kesimin milliyetçi damarını istismar eden bir anlayışın ülkeyi yönetmesini istemiyorsan, Geçimi trollük yaparak sağlayan, trollüğün en önemli ana görevlerinden biri olan ahlaksızlık, montaj, iftira gibi malzemeleri öne sürerek milyonları cebine indiren bu karanlığı istemiyorsan, Yeteri kadar niteliği olmayan, dinci ve yancı takılıp her türlü ahlaksızlığı kendisinde hak gören, haksız kazanç ile milyonluk arabalara binen, fakire yoksula saldıran anlayışı istemiyorsan, Cezasız kalan yada en aza indirilmiş cezalar ile ödüllendirilen Çocuk istismarı, kadın cinayetlerinin en ağır cezalar ile yasallaşmasını istiyorsan, Üstü kapatılan Rabia Naz ve yıllardır bulunamayan Gülistan Doku cinayetlerinin aydınlatılmasını istiyorsan, Üreten köylü, tüketenin iktidar olmasını istemiyorsan, Peşkeş çekilen ihaleler ile ceplerini dolduran yandaşları istemiyorsan, Deprem bölgesinde yaşanan tepkilere karşı depremzedelere hakaret eden bir yönetici istemiyorsan, Kendi iktidarlarını sağlama almak adına KHK ile işten çıkardıkları binlerce insanın yerine doldurdukları yandaşları istemiyorsan, Binlerce mağdur KHK’lının mesleğine tekrar geri dönmesini istiyorsan, Milyonlarca halkın iradesi ile kazanılmış Belediyelere atanan Kayyumları istemiyorsan Canlarını sıkan siyasi parti yöneticilerini tutuklayan çağ dışı bir anlayışı istemiyorsan, Şimdiye kadar öldürülen yüzlerce gencin faillerinin elini kolunu sallaya sallaya serbest bırakılmasını ve ‘polis görevini yaptı’ gibi gerekçeler ile tutuklamayı gerek bile duymayan bir adaletin işlevsizliğine maruz kalmak istemiyorsan, Adaletin tekelinde tutan ve o ‘adalet’ sistemine istediği şekilde karar verme talimatı veren bir mağduriyetin sende sirayet etmesini istemiyorsan, Oyunu vereceğin kişi ve her verilecek oyun ne kadar değerli olduğunu biliyorsun...

Seçim senin.