CHP milletvekilleri Ergenekon sanıklarına destek için akın akın Silivri’ye taşınırken Kemal Kılıçdaroğlu’na internet andıcını sormuştum.

Kemal Bey ilk kez, “İnternet andıcının savunulacak tarafı yok, hükümet aleyhine yayın yapan Genelkurmay değil de başka bir kamu kuruluşu da olsa suçtur” diye konuşmuştu.

Son gelişmeler, CHP liderinin askerin sivil yönetimler üzerindeki “vesayeti”nin hukuk dışına kaydığı alanlar ve uygulamalar konusundaki fikirlerinde ciddi tereddütlere yol açmış olmalı. Ergenekon için “Nerede bu örgüt gösterin üye olayım” diyen Kılıçdaroğlu, “internet siteleri” kurarak iktidarları değiştirmeye çalışan “karargâh” faaliyetlerini gördükten sonra Balyoz dahil “darbe” planlarıyla ilgili çekincelerini de herhalde gözden geçirecektir.

Birkaç gündür çarpıcı gelişmeler yaşanıyor.

Milliyet muhabiri Musa Kesler’in internet andıcı ifadelerine dayanarak yaptığı haberlerden sonra, bu sitelerin en üst “onay” makamı belli oldu.

Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ.

Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, daha önce Hasan Iğsız’ın da savcıya beyanında olduğu gibi dava konusu internet andıcının “1 Nisan 2009’da Genelkurmay Başkanına arz olunduğunu” açıklıyor.

Hakkında “yakalama” kararı bulunan Çubuklu bu davadan yakında mahkemeye çıkacak ve muhtemelen tutuklanacak.

Önceki günkü yazımız üzerine arayan Çubuklu ile telefonda uzun bir görüşme yaptık. Demokrasiye inanan bir kişi olarak “hukuk dışına” çıkmadığını savundu. 43 internet sitesinden sadece 3 Ocak 2007 ve 24 Şubat 2008 tarihleri arasındaki 2 sitenin “hükümet aleyhinde faaliyet yapmakla” suçlandığını, Taraf’ta çıkan Dursun Çiçek’e ait “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinden sonra 12 Haziran 2009’da soruşturma açtığını belirtti.

Genelkurmay Başkanı’nın “olur” verdiği 4 yeni sitenin eskileri kapatmak amacını taşıdığını öne sürdü.

Savcılık ise Başbuğ dönemindeki andıcı, geçmişteki faaliyetlerin “örtbas” edilmesi olarak görüyor ve Genelkurmay karargâhında “emir-komuta”ya dayalı bir örgütlenmenin belgelerini arıyor.

Gölcük’teki aramalarda çıkan; Balyoz’la bağlantılı olduğu öne sürülen belgeler bu zinciri kurmakta kullanılıyor.

Generallere göre bunlar bir “çete”nin marifeti! Savcılara göreyse, “darbeciler”in açığa çıkarılması.

Medyaya Koşaner döneminde “andıç” sözcüğünün değiştirildiği, yazışmalarda “onay” kelimesinin seçildiği yansıdı.

Ancak “andıç”ın basit bir yazışma dili olmadığı biliniyor.

Daha önce Nazlı Ilıcak’ın, son dönemde Taraf’ta Mehmet Baransu’nun ortaya çıkardığı andıçlar, “karargâh”ta gizli bir çalışmanın varlığını gösteriyor. Dursun Çiçek’e en büyük desteği Başbuğ vermişti.

Hükümet aleyhinde bilgi belge üreten bu siteler, AKP’nin kapatılma davasına malzeme sağladı.

Acaba medyaya da servis yapıldı mı?

İtiraflar bunu da ortaya çıkaracak.