Bingöl’de PKK’nın roketatarlı saldırısına uğrayan konvoyda 10 askerin şehit olduğu gün İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yine tuhaf sözler etmiş, “Her şey nasip işi. Şehitlik de gazilik de uzun yaşamak da genç yaşta şehit olmak da nasip işidir” diye konuşmuş.
Kader, kısmet, nasip!
Hani nerdeyse askerlik hizmeti yaparken ölen çocukların başına “talih kuşu” konuyor!
Ne kadar şanslılar ki, “şehit oluyorlar!”
Şansı daha az olanlar, yaralanıyor, belki ömürboyu sakat kalacaklar ama onlar da “gazi” unvanını alıyorlar.
Bir bakan, nasıl oluyor da insanlar acıyla kıvranırken böylesine saçmalayabiliyor ve hala görevde tutuluyor!
Hükümet üyeleri boşuna kendilerini aldatmasın; aileler askere gönderdikleri çocuklarının sağ salim geri dönüşlerini bekliyorlar. Tek oğlu Uzman Çavuş Mehmet Çiftçi’yi Hakkari Çukurca’daki patlamada kaybeden anne Döndü Çiftçi, “Bir tanecik kuzumu, yavrumu Mehmedimi bulun. Evin tek oğlu” diye yakarıyor. Dört gündür, dere yataklarında aranıyor.
Şimdi bu anneye şehitliğin de “bir nasip işi” olduğunu kim söyleyebilir.
Eğer “kaderse” o halde şanstan değil, şanssızlıktan söz edilebilir.
Bakan Şahin, “nasip” demecini Afyon’da cephanelik patlamasında şehit olan bir asker ailesini taziye ziyaretinde Iğdır’da vermiş. Ölen çocukların 15’i kısa dönem askerdi ve gece vakti çıkarıldıkları cephanelik görevinde şehit oldular. Şimdi bunlara da “ne şanslı” çocuklarmış, “nasip işi olan şehitlik” onların başına mı geldi, demeliyiz?! Bakan da vali de “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diye baktıkları için 25 şehidin ardından “kilim vakası” yaşanabiliyor.
PKK Güneydoğu’yu kan gölüne çevirirken, Bingöl’de 8 polis mayın tuzağında yaşamını yitirdi.
Birkaç gün geçmeden aynı bölgede 200 askeri birliklerine götüren konvoy PKK’nın roketatarlı saldırısına uğradı. Yanan otobüste 10 asker şehit oldu.
ABD’li Genelkurmay Başkanı Dempsey’in Ankara’da Necdet Özel’le görüştüğü ve PKK’ya karşı “istihbarat” faaliyetleri ve işbirliğinin masaya getirildiği gün Bingöl katliamı yaşanıyor. PKK, 1993’te Bingöl-Elazığ arasında 33 askeri kurşuna dizmesinden bu yana yine silahsız askerleri hedef alıyor.
PKK konvoyu öğle vakti vuracak istihbarata sahip olurken polis ve asker aynı bölgede birkaç gün içinde iki büyük saldırıya uğrayabiliyor.
Başbakan Erdoğan, “PKK silah bırakırsa operasyonlar durur” diyor ancak o eşik aşılmış gibi.
PKK böylesine mesafe almışken “operasyonlar dursa da” silah bırakmaz, savaş devam eder.
Suriye faktörü, ne yazık ki bölgesel çatışmaları PKK üzerinden Türkiye’ye de sıçrattı.
TBMM açıldıktan sonra sorun öncelikle ele alınmalıdır.
AKP hem bir politika değişikliğine gitmeli hem de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin gibi başarısız sivil asker yöneticileri görevden alarak güven tazelemelidir.