1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçseydi, PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığına son verilmiş olur muydu?
Neredeyse on yıldır süren tartışma 8 şehit verilen son karakol baskınıyla yeniden ısıtılıyor.
“Madem sınırları koruyamıyoruz, Kandil’e gidip sorunu kökten çözmeliyiz!”
Bu görüşün Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici’nin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i ziyareti sırasında seslendirilmiş olması ilginçtir. Gerçi yalanlandı ama Van’da gözyaşlarıyla şehitleri uğurlayan komutana yapılan ziyarette havadan sudan şeyler konuşulmayacağına göre kuş uçuşu birkaç saat uzaklıktaki Kandil’e de uzanılmıştır.
Özel, Kandil operasyonunu üç şarta bağlamış:
Devlet (MGK) kararı, ABD’nin onayı ve “ağır kayıplar”a karşı kamuoyunun hazırlanması.
Özeti, daha fazla kan ve gözyaşı!
1 Mart pişmanlığının Kandil’le eşzamanlı ifade edilmeye başlanması da rastlantı olmasa gerek.
CİA aracılığıyla Türkiye üzerinden Suriyeli muhaliflere silah yardımı yapıldığı haberlerinin ABD medyasında yer aldığı sırada Kuzey Irak üzerinden Kandil’e kara operasyonu yapılması gündeme getiriliyor.
ABD, Ankara’yı Suriye’ye müdahaleye özendiriyor.
Türkiye de, ABD’yi Kandil operasyonu fikrine alıştırıyor.
PKK ise bu denklemde, artık uluslararası bir figür.
Şam’la bozulan ilişkilerin ardındaki “rejimi değiştirme” baskısı PKK tehdidini artırıyor.
Zaten 2009’daki çözüm süreciyle 2012’deki çözümsüzlük arasındaki temel değişken de “Arap baharı” ve Esat rejimi. Komşularla “sıfır sorun” politikasının sonucu Suriye ile sınırların açıldığı, ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıldığı dönemde Kandil’in boşaltılması halinde önemli sayıda PKK’lının Suriye vatandaşlığına geçmesi öngörülüyordu.
Şam’ın artık böyle bir kaygısı kalmadı.
Çünkü Türkiye, Suriye’de rejim değişikliğine oynuyor.
ABD işgali öncesinde aynı senaryo Saddam’ın Irak’ı için geçerliydi.
Türkiye, Amerikan kuvvetlerine “kuzey”den koridor açması karşılığında TSK’nın da 20-30 kilometre derinliğinde bir alanı kontrolü mümkün olacaktı. Açıkçası ABD ile birlikte Türkiye de “işgal gücü” olarak Kuzey Irak’a girecekti. Ancak bu savaş süresiyle sınırlıydı.
ABD, onca gücüne karşın işgalin bedelini binlerce can kaybı ve trilyon dolarlık bütçeyle ödedi.
Sonunda Irak’ı terk etti.
Ancak daha geçen ay Pentagon’u ziyaret eden Genelkurmay Başkanı Özel’in de çok iyi bildiği gibi Kandil’i vurmak ABD onayına bağlı. Bush bu izni 2008’de vermiş, kış koşullarında Kuzey Irak’a girilmişti. Kara harekâtı başarısız oldu!
Ankara şimdi Obama’nın seçimini bekliyor!
O zamana kadar kamuoyu hazırlanacaksa, “ağır kayıplar”ı değil, yeni anayasayı ve AKP, CHP ve BDP’nin Kürt sorununa çözüm yollarını tartışmalıyız.
Sonuçta askeri değil, sivil çözüm bulunacak.