bjön

Bu sezon televizyon dizileriyle ilişiğimi kesip yeniden normal hayatın içine daldığımdan yazılarım da o minvalde oldu ya da tam tersi yazma niyetim beni hayata kovaladı bilmiyorum ama Vikinglerin 3. Sezonunun başladığını çok geç fark ettim. Bittiğinde o kadar hayıflandığım diziyi bu kadar geç fark ettiğim kendime şaşırdım. Bazen insan kendine yabancı oluyor, bunu en çok yazılarımda parmaklarımdan dökülen cümlelerde fark ediyorum. Her zaman sevinçli bir keşif olmuyor insanın kendindeki yabancı yan.

Geçen zamanlarda yaptığım gibi bir nefeste oturup tüm bölümleri seyretmedim. Arada keyifli zamanlar ayırıp içine daldım dizinin, yarım bıraktığımda içinde yaşadığım bir kelimeyle zihnimde içine koştuğum çok oldu.

Anladım ki tarihi bir senaryo yazacaksam seyirciyi hapsetmeliyim o dönemin içine, içindeki zamandan koparmalıyım, öyle dolu olmalı ki yarattığım hikayenin içi, öyle akmalı ki seyreden bir an bile çekilip kendi zamanını hatırlamamalı. Buna sahicilik deniyor belki de.

Dizinin 3. Sezonu sanki diğerleri gibi heybetli değildi ya da ben alıştım onların azametine o yüzden normalleşti gözümde her şey.

Üç mekanda ilerledi bu sezon Wessex, Kattegat ve Frankia, iç içe geçmiş hikayeler, birbirinin içinden çıkan hikayeler tüm akıcılıyla nefes kesti.

Wessex’e giden Ragnar ve savaşçıları orada kralın hayallerine alet oldular Ragner’in gelecek hakkındaki öngörüsü yüzünden. Ragnar, kral için savaşıp, onun verdiği topraklarda çiftçilik yapmayı daha bir garantilemek istiyordu. Kral yenilmez olduğuna inandığı savaşçılar sayesinde topraklarını genişletecekti. Maşa olarak kullandığını zannettiği prenses ise geçmişin intikamını alıp tek başına hükümdar olmak niyetindeydi. Sonunda Ragnar savaşı kazandı, kraliçe istediğini aldı, ona altı yaşından itibaren tecavüz eden, yanında adamlar getirip onlarında tecavüz etmesine izin verdiği en son erkek kardeşini buna dahil ettiği oynunun bedelini kafası Floky tarafından kesilerek ödedi. Erkek kardeşini prenses kendi zehirledi, yorgun Ragner’ın kucağına oturup ondan bir çocuk peydahladı ama bu sezon onun düşündüğü gibi işe yaramadı sonunda Wessex kralının tebası oldu. Uzaktan güdümlü bir kraliçe haline geldi.

images

Kral Ragnar Lorthbrok oğlu ile birlikte bir kayanın tepesinde oturup Kattegat da sohbet ederken, sence kral olmak ne demek diye sordu oğluna. Oğlu tepeden sahip oldukları yerlere bakıp güç, dedi. Babası, ben hiç güçlü olmak istemedim dedi. Güç her daim tehlikelidir, içindeki en kötü seni cezp eder. İçindeki en iyi seni yozlaştırır. Güç sadece onu yerden almaya razı olanlara verilir. Böyle başlamıştı birinci bölümün ilk sahnesi.

Ragner ve savaşçıları galibiyetle Wessex’e geri döndüklerinde keyifle kralın yanına oturup, zafer sarhoşluğunda olan insanları seyrederken, sence iyi bir insan mısın diye sordu krala. Kafasını salladı kral, eh dedi, iyi biriyim evet.

Ragner’e dönüp sen, dedi. O da kafasını salladı, eh gibilerinden, iyi biriyim.

Kral, Ragner savaştayken Lagertha’ya kur yapmış, onunla sevişmiş hediyelere boğmuştu. Kadın onun iltifatlarından memnun olduğunu ama geri dönmesini gerektiğini söylemişti. Adamın amacı kesin ondan bir çocuk yapmak olmalı çünkü kendi oğlunu pasif buluyor. Bir savaşçı kadından çocuk yapmak, onu kendi yanına çekmek, hırslı bir adam için cazip olmalı.

Ragnar savaştan döndüğünde karısının yanına gidip onunla samimi bir konuşma yapmış, ilgisini kraldan esirgemediği anlamıştı, gelecek için kendini feda etmesi ile alay etmeyi de ihmal etmemişti. Bu sezon Lagartha çok evlenme teklifi aldı, güçlü bir kadın olduğu için onunla menfaat evliliği yapmak isteyen bir sürü adam oldu. O da bir menfaat evliliği yapmak gücünü arttırmak istedi ama öldürdüğü kocasının yiğeninin gözü daha yükseklerde olduğu için kadından hoşlanmasına rağmen onun bu teklifini kabul etmedi.

Seyrederken insanın içindeki ilkel yanın hep varolduğunu sadece şekil değiştirdiğini düşündüm. Tüm varlığımızla kapladığımız alanda hepimiz alanımız kadar bedel ödeyerek yaşıyoruz aslında. Zaman şekillerini değiştiriyor sadece.

Belki de bu zamandan geçmişe bakıldığı için böyle görünüyor bilemedim bak şimdi.

Wessex kralı oğlunun karısının Althestain olan ilgisini de fark etti bunu da kullanıp oğlu savaştayken onların yan yana gelmelerine, birbirine akmalarına izin verdi. Sonunda birbirinin oldular ve kadın hamile kaldı, bunun bedelini meydanlarda bir kulağı kesilerek ödedi. Kral oğlunu bu ilişkinin tanrının isteği ile gerçekleştiğini kutsal bir birliktelik olduğunu söyleyerek öfkesini dindirmesine rağmen kadın sarayın içinde sürekli aşağılan biri olarak yaşamaya mahkum oldu. Aynı kral oğlundan kendisini ve torununu korumak adına metresi olmasını da teklif etti gelinine. Kadın bunu da kabul etti, korunmasının karşılığında bir ödülü hak ettiğini söyledi.

Althestain iki kral arasında bir tercih yapmak zorunda kaldığında Ragner’ı seçti. Onunla gitmesi gereken bir yol olduğunu düşünüyordu. Sevdiğini kadını da geride bırakıp Kattegat’a geri döndü. Kral belki de kafasına göre adamı kendi ülkesine gelini sayesinde bağladığını düşündü. Onun sayesinde Romalı’ların sırrını öğrenip onlar kadar güçlü bir hükümranlık kurmaktı niyeti şimdilik ertelenmiş görünüyor. Ölmeze 2016 da planın ince ayrıntılarını göreceğiz.

Bu sezon Paganlık ve Hrıstiyanlık arasında bir çekişmeye de şahit oluyoruz.

vikings-3-sezon-2-bolum-izle-174

Floky, Althestain’dan hiç hoşlanmıyor. Onun tanrısı, Ragner ile olan samimiyeti hiç hoşuna gitmiyor. Ragner, Althestain’ın anlattığı Paris’i fethetmek istediğinde Floky tanrılara bir kurban vermesi gerektiğini düşünüyor. Arkadaşı etkisi altına aldığını düşündüğü Althestain’ı kurban etmeye karar veriyor. O sırada Althestain gördüğü bir sanrının sonucunda tanrıdan beklediği işaretin ona göründüğüne karar verip, arkadaşına ve tanrılarına bağlılığının işareti olan bileziği galiba yeniden vaftiz olmak için girdiği nehirde, fırlatıp atıyor. Bunu Ragnar’a söylüyor. Ben tanrımı seçtim diyor. Arkadaşı ona kendisini bırakmamasını söylüyor sadece. Bunlardan haberi olmayan Floky, zaten bilse de çokta umursayacağını sanmıyorum, adam ayinini gerçekleştirirken onu öldürüyor. Ragner, arkadaşını onun inançlarına ıssız bir yere götürüp gömüyor. Ona bir ayrılık konuşması yapıyor, sakin ve korkutucu huzur var üstünde.

Paris’i almak için hazırlanıp yola çıktıklarında, yanında Lagarthan’nın kocasının yiğeni, Ragnar’ın öldürğü kralın oğlu ve ondan çocuk doğurmuş olan dul karısı da savaşa katılıyorlar. Hepsinin amacı zaferden bir pay kapıp geri dönmek.

Ragnar, savaşın yönetimini Floky’e veriyor. Floky tanrıların onun yanında olduğunu düşünüyor. Kendine güveni sonsuz, şevkle yaptığı gemilerin kumandasının başına geçiyor. Lagertha kaleye kapıdan saldırırken onlar kocası ve oğlu denizden gemilerle yanaşıp kalenin duvarlarına Floky’nin yaptığı kuleleri dayayıp içeri girmeyi deniyorlar. Büyük bir hezimete uğruyorlar. Tepelerinden aşağı dökülen kızgın yağlar karşısında Floky, tanrılarına öfkeleniyor. Sizin için yaptıklarımdan sonra bu bana nasıl yaparsınız diyor, kendine kızıyor, karısını ondan yana yüz çeviriyor. Mutluluğun içinde sıkıştığını düşünüp ailesinden kaçan Floky artık çok mutsuz.

Ragnar savaşta surdan düştüğü için yaralı, kan işiyor, ayakta zor duruyor. Oğlu kahramanlık göstereyim derken ağır yaralanıyor. Sevdiği kadın Lagertha gibi bir savaşçı olmak isterken ağzı burnu kırılmış evde kızını terk edip gitmek istiyor. Artık çirkin olduğu için Björg’ü mutsuz edeceğini düşünüyor, üstelik başarısız olmuş. Büyücü ve doğurgan anne ise ona akıl veriyor, kızının sana ihtiyacı var, titre ve kendine gel diye. Kattegat da hristiyanlar var artık, paganlara kafa tutuyorlar, bedeli ölüm oluyor ama artık sesleri duyulmaya başladı. Bakalım Floky yaptığı hareketin sonucunu görebilecek mi?

Kattegat da üç kadın aynı rüyayı görüp sonunda rüyalarının gerçek olmasına şahit oluyorlar. Ragnar’ın tanrıların oğlu olduğu söyleniyor karısı şimdi yine hamile olabilir. Şehre gelen yabancı biriyle sevişti Floky onun da tanrı olduğuna inanıyor. Belki de ileri de başka bir tanrının oğlu Vikinglere liderlik edecek. Çünkü paganların tanrıları, arada bir insanların arasında dolanan, yiyen içen, kanlı canlı insanlar.

Gerçi Wessex’de bir tanrı çocuğu var dolaylı yoldan da olsa. Bilemiyorum artık 2016 sezonunda bu çocuklar ne savaşına girerler. Kancalar bu dönemde atıldı. Bir de çılgın prensesin Ragnar’dan olduğunu iddia ettiği bir çocuk var. Bir nefeste nasıl oldu anlamadım, ben üzerine şifa olsun diye işedi sanmıştım, meğerse kadın kendini döllemiş, o da onun marifeti hiç bilemeyeceğim.

En muhteşem bölümler son iki bölümdü. Paris, düşmese de yenildi aslında. Çünkü dışarı çıkamadı için içeride hastalık baş gösterdi. Yemek ve su sorunu yaşamaya başladı halk, bu yüzden dışarıdaki vahşiler çekip gitsin diye onlara para teklif etmeye karar verdi zayıf kral. Adam tanrısına sığınıp ondan yardım istese de tanrı korkaklara pek yüz vermiyor galiba, soğuk ruhsuz kızı da tanrı cinsel cazibeden yoksun olduğu için sevmiyor belki onlara bu savaşta pek yardım etmedi. Yabani dedikleri adamlardan altınla kurtulmak istediler. Kabul etti Ragnar.

Savaş dindiğinde ölü arkadaşının ruhuyla Floky hakkında konuşurken, sence çok mu ileri gittim dedi. Altında bir sebebim olmadan liderliği ona vereceğime cidden inandı. Onun yerinde olsam tanrılar konusunda daha az sabırlı adamın, öfkesi konusunda daha çok endişelenirdim. Gökyüzüne bakıp gülümsedi Ragnar, biliyorsun çok sabırlı olabiliyorum.

Ragnar, adamları kendi arasında Paris konusunda kavga ederken dedi kesin ulan, ben kralım, üstelik sizin yapamadıklarınız yüzünden kralım. Şimdi sen gel benle bakayım çocukum dedi. Oğlu ile baş başa bir konuşma yaptı. Bunun nedeni kalenin içindeki kralın onlarla anlaşma yapmak istemesiydi.

Sabah herkes uyurken anlaşma yerine tek başına gidip kalenin kumandanından kendisini vaftiz etmelerini istedi. Hönk diye kaldılar tabi. Yanlarında gelen din görevlisi adam itiraz etti. Sen cennete değil cehenneme girmelisin dedi. O da ensesinden tutup buna sen karar veremezsin dedi. Arkadaşı ile tekrar buluşmak için kral Ragnar vaftiz edilmek istiyordu. Tamam lan dediler, kaleye gel edelim. Suya daldı Ragnar, fazla uzağa gitmeye gerek yok işte burası su haydi dedi. Rahip onu vaftiz etti. Arkasından gelen karısı, oğlu Floky, Rollo şok oldular. Herkes kendi arasında konuşmaya başladı, düşmanları bunu öldürmek lazım hıristiyan bir kral bizi yönetemez dediler.

Björn, babasının isteği üzerine Floky’den son bir kayık daha istedi. Kayık şeklinde bir tabutun içinde dini vecibelere göre gömülmek üzere kaleye sokuldu Ragnar, diğerleri de dinlerinin üstünlüğünün kibriyle adamı taşıyanlarla birlikte kaleye soktular Ragner’in tabutunu.

55c1e47c36a90709bc0f6a689748da38

Ragner’ın öldüğünü ilan ettiğinde oğlu yanına girebileceklerini söylemişti. O zaman Lagertha yanına da tabutunu okşayıp biliyorum bizim yanımıza da geleceksin seninle tekrar orada gülüp içeceğiz dedi. Ben cennete gelemem ama. Floky önce kızıp sonra onu sevdiğini söyledi. Kendisini kendinden kurtarması için yalvardı. Rollo, Kattega da ona büyücünün söylediği, tanrıların senin hakkında düşündüklerini bilseydin şimdi nehrin kenarında çırılçıplak sevinçten dans ederdin, şimdi çekil gözümün önünden lafının etkisinde, ona birikmiş sitemini dile getirdi.

Kalenin içinde dini merasim huşu içinde gerçekleşirken tabutun kapağı birden açıldı ve Ragner fırladı içinde, ona cennete girmesinin imkansız olduğunu söyleyen rahibin boğazını kesti önce, sonra korkudan bayılan kralın yanında ona saldıran prensesi esir alıp kapıya kadar geri gitti tabutunu taşıyan arkadaşlarıyla birlikte. Kalenin kapısı açıldığında oğlu ve adamları kapı kapanmadan önceki pozisyonlarında onları bekliyordu. Oğlanın bir hareketiyle adamlar içeridekilerin şaşkın bakışları arasında içeri daldılar.

Her şey olup bittiğinde kral çöktüğü yerden kalkıp, Paris iğfal edildi dedi.

Bir süre sonra tecavüzü kanıksayan kral şık sofrasında oturmuş istiridyelerin lezzetinden bahsederken kızının evlilik müjdesini kendisine verdi.

Bir barbarla evlenmektense kendini Paris için öldüreceğini söyleyen kızına, hala kralım, hala senin babanım emrediyorum dedi.

Rollo, adamlarıyla birlikte kalenin dışında kışı geçirmeye karar vermişti. Şimdi ona et yığını diyen kadınla evlenmek üzere yeni öğrendiği dilde merhaba diye sırıtarak, başka bahara kardeşine karşı kaleyi savunmak üzere bir anlaşmanın eşiğindeydi.

2016 daha heyecanlı olacak sanki, iki kardeş yeniden karşı karıya gelecekler. Ragnar ölmeyecek bence. Onun seyircisi var, adamı öldürüp Kıvanç Tatlıtuğ’u koyacak halleri yoktur herhalde. Buna çok kızarım vallahi bir daha seyretmem bu böyle bilene. Hem onların şifacılığına güveniyorum ben, daha önce Rollo öldü, ölüyor demiştik adam şimdi krallığa aday. Yemezler.

Paris’in soğuk prensesi, Ragnar onu serbest bıraktığında şaşırdı, belki bir kırılma yaşandı o an belki de buzları çözüldü, 4. sezonda iki kardeş arasında kalır bakarsınız ve kapıları Ragnar’a bu sefer o açar belli mi olur.

Güzel günlerde görüşelim efendim, içine düşüp zamanını yaşayacağım dizilerimiz olsun bizimde. Hem belli mi olur belkim birini yazanların bir parçası da ben olurum.