Edebiyat ile felsefenin ilintisini azıcık ucundan öğrenebilmek için bir zamanlar felsefe atölyelerine gitmiştim. Onlardan bir tanesi feminizm atölyesiydi. Çok ufuk açıcı bir atölye olmuştu. Uzun yıllar etkisinde kaldığım şeyler öğrenmiştim. Şimdi ne bildiğimi unuttum. Sanırım o bilgiler hayatımın bir parçası oldu.

Evin içinde baktım, her zamanki gibi bulamadım. Boğaziçi Üniversitesinden gelen hocamız bize bir kitapçık vermişti Emmanuel Levinas hakkında. Hayatımda duymadığım bir isimdi. Talmut’u en iyi inceleyen bu felsefeci üzerinden bize kadın ve erkeğin ilişkisini varoluşumuzdan itibaren anlatmıştı hocamız. Sonra Lavinas’ın hayatından, evliliğinden bahsetmişti.

İnsanoğlu ben kavramını buluyor önce sonra ötekini ve ötekini kendine saklamak istiyor. Kendini var etmek istiyor her iki tarafta ve çekişme var oluyor.

Erkek kendi soyunu sürdürecek kadını evde tutmak ve kontrol etmek istiyor. Her erkek kendi evinde hakimiyetini kurmak varlığını ailesi üzerinden sürdürmek istiyor. Aile birliğinin dağılması demek kendi varlığının dağılması demek.

Dün akşam kanepede uyuklarken TLC kanalında bir belgesele denk geldim. Bir Amerikan ailesinin dramı anlatıyordu. Evin kadını kocası ile tanışmasını, anne babasının kocasını ne kadar sevdiğini, birlikte yaşarlarken neleri başardıklarını anlatıyordu. Kadın evlendikten sonra üniversite bitirmiş. Yüksek lisansını yapmış. Kocası kuaförlük sertifikası almış. Çalışmaya başlamış. Üç çocukları olmuş. O sırada ekranda mutlu zamanlarında çektikleri aile videoları dönüyordu. Evin büyük oğlu babasını örnek aldığını onun gibi olmak istediğini söylüyordu.

Zamanla evin babası uyuşturucu kullanmaya başlamış. Evde çocuklara şiddet uygulamaya başlamış. Eve sabaha karşı geliyormuş. Evin annesine herkes aldatıldığını söylüyormuş. Kadın uzun süre bunların hiçbirine inanmamış. Ne zaman ki evin büyük oğlunu kocası üzerinde sopa kıracak kadar şiddetli dövmüş, çocuklarını alıp kocasından ayrılıp annesinin evine dönmüş.

O günden sonra baba ailesinin evini arayıp sürekli tehdit etmeye başlamış. Çocukları almakla tehdit ediyormuş. En son uzaklaştırma kararı almış kocasına, bu her şeyi başlatan kıvılcım olmuş. Bir gece 911’i aramış kadın. Evlerine ateş açıldığını anne babasının vurulduğunu söylemiş. Ardından bir kez daha aranmış 911, bu kez evin büyük oğlu annesinin nefes almadığını babasının onu dövdüğünü söylemiş.

Polisler eve geldiğinde anne baba ölmüş kadın ağır yaralı hastaneye kaldırılmış. Çocuklar annelerinin babaları tarafından şiddete uğrayıp silahla vurulduğunu saklandıkları giysi dolabının içinden seyretmek zorunda kalmışlar. Evin büyük oğlu “Babam benim idolümdü. O gece yaşadıklarımı asla unutmayacağım” diyor. Zaman zaman gözünün önüne geldiğini söylüyor.

Annesini silahla vurduktan sonra babası, bugün birisi benimle konuşmalıydı demiş ve annesinin üzerinden atlayıp odayı terk etmiş.

“Babam annemin üzerinden geçip odadan çıktı. Gitmeden önce bana ve kız kardeşlerime sarılmak istedi. Kardeşlerim benim arkama saklandılar. Ben babamın bizi sevdiğine inanmıyorum. Babam annemin üzerinden atlayıp geçti,” diyor evin büyük oğlu.

Hastanede bir süre tedavi görüp çıkan kadın, o günü anlatırken beni tüm gün aramıştı. Onun telefonlarını açmadım. Akşam gelip evimize ateş açtı diyor, kocası için.

Adam da herkesi öldürdüğünü düşündükten sonra biriniz benimle konuşmalıydı bugün, diyor.

Fatih Akın’ın Mutluluk romanından uyarladığı bir filmi var. Adını unuttum. Orada da karısı çocuklarını alıp evi terk ettiğinde koca çok sinirleniyor. Bir gün tıpkı belgeselde olduğu gibi çocuklarını okuldan alıyor. Onları gezdiriyor. Belgeselde koca çocukları eve sokup kendi de giriyor ve insanlara ateş ediyor. Filmde çocukları kendi evine götürüyor koca.

O sırada kadın çocukların öğretmenine kocasıyla ilk nasıl tanıştıklarını ve ne kadar mutlu olduklarını anlatıyor. Öğretmen ve anne o sırada dondurma yiyorlar ve baba kendi çocuklarını evinde öldürüyor. Küçük oğlunu çizgi film izlerken, kızını eski odasında belki de eski güzel günlerini andığı hülyalı anıların arasında tüfekle vurarak öldürüyor.

Güzel günlerde görüşelim ve görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.