Balyoz, İnternet Andıcı ve Şike davalarında sona gelinmekte. 4 Nisan’da ise 12 Eylül askeri darbesi nedeniyle Evren-Şahinkaya’nın yargılanmalarına başlanacak.
Evren’in avukatı “davanın yok hükmünde sayılması” için verdiği dilekçede 1980 darbesiyle Parlamento’yu feshederek “kurucu iktidar” haline gelen MGK’nın hazırladığı 1982 Anayasası’nda ve TCK’da “darbe suçu” diye bir tanımlama olmadığını öne sürmüştü.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan “Balyoz davası”nda savcılarca mahkemeye sunulan 960 sayfalık mütalaa 12 Eylül yargılamasına da dayanak oluşturacak nitelikteydi.
Savcılar, Birinci Ordu Komutanlığı’nca 2003 Mart ayında gerçekleştirilen “plan semineri”nin gerçekte “darbe planı ve hazırlığı” olduğundan hareketle şunu söylediler:
“Darbeye hazırlık aşaması bizzat Balyoz Güvenlik Harekat Planı içinde yer almaktadır.
Tankların, topların sokağa çıkarak icra aşamasının gerçekleştiği düşünüldüğünde, zaten darbe suçunun yargılanacağı bir ortamdan bahsedilemez. Balyoz Planı, planın icraya geçtiğinin en büyük delili niteliğindedir.”
Mütalaada savcılar, Balyoz Planı’nın 12 Eylül askeri darbesindeki “Bayrak Harekat Planı” model alınarak hazırlandığını da öne sürmekteler.
“Bayrak Planı” nitelemesi davanın başından bu yana askerlerce öne sürülen “komplo” iddialarına da dayanak oluşturuyor.
Seminere katılanlar suçlamalara dayanak yapılan CD’nin sonradan hazırlandığı inancındalar.
Savcılık bu görüşleri dikkate almayarak, dijital kayıtlar ve ses bantları dışında sanık ve tanık ifadelerinin de bulunduğunu belirtti. CD’deki hataların “güncellemeler”den kaynaklandığı öne sürülmekte.
250’si tutuklu 365 sanık hakkında 15-20 yıl arasına hapis cezası isteniyor.
Balyoz davasının son tutuklusu emekli Orgeneral Ergin Saygun’un 2003’teki “Plan seminerinin ses kayıtlarının Başbakan Erdoğan tarafından dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a verildiği” şeklinde açıklaması olmuştu.
Mahkeme Aytaç Yalman ve eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü de tanık olarak dinlemeliydi.
Nedense gerek görülmedi!
Darbe teşebbüsü “eksik” kaldıysa “darbeyi önleyenler” çıkıp konuşmalılar.
Haksızlığa, tasfiyeye uğradıklarını düşünen askerlerin itirazları da sürüyor.
Hava Pilot Tuğgeneral Kubilay Baloğlu bir mektup göndermiş.
“Oraj Planı”na göre İDO işletmelerini devralacağı öne sürülen Baloğlu, “Birinci Ordu’daki seminere katılmadığını, dijital verilerin gösterdiği tarihte Polonya’da bulunduğunu ayrıca bir havacı olarak İstanbul Deniz Otobüsleri yönetiminin kendisine neden verilmek istendiğini anlayamadığını” söylüyor.
İnternet Andıcı davasında yargılanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un kendisinden önceki komutanların salonda bulunmayışları karşısındaki serzenişi de anlamlıdır.
Sahi, “27 Nisan e-muhtırası” ne oldu?