Bugün farklı bir yazı ile geldim karşınıza sevgili okuyucum.

Bugün seyrettiğim her hangi bir filmden bahsetmeyeceğim. Ya da bir diziyi anlatmayacağım.

Kanımı donduran, aklımı susturan bir olaydan bahsedeceğim.

Sakaryaspor- Amedspor maçında olanlardan bahsetmek istiyorum.

Yeni Sakarya Atatürk Stadında iki dev ekranda gösterilen görüntülerden haberiniz vardır mutlaka.

Yoksa mutlaka seyretmelisiniz. Çünkü durup düşünüyor insan, aleni bir şekilde böyle bir aymazlığa cesaret eden insanlarla yaşamanın nasıl bir his olduğunu kendinde kontrol etme ihtiyacı hissediyor.

Ben öyle yaptım. Kendimi yokladım.

Duvara çarptığımı hissettim.

Hani şu görünmez olan duvara.

Bu yaşadığımız çağda insanlar akıl suskunluğu yaşadıklarından belki içlerindeki kötülüğü sergilemekten çekinmiyorlar.

Kedilerin kafasını koparıp videosunu yayınlıyorlar.

Çocukları, yaşlıları dövüyorlar.

İnsanları diz çöktürüp kafalarına kurşun sıkarken vidosunu çekip internete koyuyorlar.

Bu olaydan sonra konu hakkında araştırma yaptım.

“Adı neden Amed kardeşim” diyor bazıları.

“Takıma destek olsun diye Kürtleri çağırıyorlar” demiş birileri.

“Ya o formalarının rengi”.

Hiçbirine cevap verecek değilim.

Onların çektiği videolar gibi bir resim çizmek isterdim ben de.

Bir tane gülen surat mesela; bir elinde kalp bir elinde bir buket çiçek olan bir resim.

Hiç güzel resim çizemem ben.

Cin Ali şeklinde çizerdim resmi. Kolları, bacakları çubuk, korkuluk gibi iki yana açılmış. Ama suratında mutlaka bir gülümse olurdu. Elindeki çiçek de, çiçek ekmek cinsinden, önemli olan niyetim çünkü.

Bu zamana kadar kimseden hiçbir resmi açıklama gelmedi.

Spor müsabakasında silahın, askerin görüntüleri ne alaka, “Ölürüm Türkiyem” şarkısı neden çalındı? Kimse bunun yanıtını vermedi.

Hangi aklı kıt, iki dev ekranda bu görüntüleri yayınlamaya cesaret etti? Kimse sormadı.

Futbolcu Arda karısının yanında, başka evli kadına kocasının yanında sarkıntılık etmiş. Koca itiraz edince bir de adama kafa atmış, o daha çok konuşuluyor şu an sosyal medyada.

Bu adam, bir de hızını alamayıp ruhsatsız silahını alıp kocanın tedavi gördüğü hastaneyi basmış. Sen nasıl bana sesini yükseltirsin diye.

Bunlar bizim değer yargılarımızı gösteriyor.

Kimi yüceltip neyi hafife aldığımızı.

Bir dönem Çerkes iş adamları yeni iş alanları açmak için ana yurtlarına seyahate giderlerdi.

Herkes anayurt hakkında değişik şeyler söylerdi.

Kimi doğasının güzelliğinden bahsederdi. Kimi kurulan sofralardan. Kimi kültürün daha fazla dejenere olduğundan yakınırdı.

Kimisi Rus kızların çok güzel olduğundan bahsederdi.

Beş vakit namaz kılan aile dostumuz yurdu Çeçenistan’a gidip geri döndüğünde çok güzel camileri var demişti.

Yeni söz duydum. Çok hoşuma gitti.

Hollanda’da bir üniversitenin penceresinde yazıyormuş.

“Eğitimin bütün amacı aynaları pencereye dönüştürmektir.”

İnsanlar da aynadır.

Her biri birer dünyadır.

Onların farklı pencereler olması için kimsenin bizi eğitmesine ihtiyacımız yok.

Tıkanıklarımızın farkına varıp bunlardan kurtulmamız gerek.

Aklımızla kalbimiz arasındaki bağlantıyı koparmamız gerek.

Güzel günlerde görüşelim, görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.