Ölüm haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Afyon’daki cephanelik patlamasında 25 asker şehit oldu.
İzmir’de ise Batı’ya kaçmaya çalışan Suriyeli, Filistinli, Iraklı aileleri taşıyan teknenin batması sonucu çoğu çocuk 50’den fazla kişi yaşamını yitirdi.
Bunca talihsizliği yorumlamak için 2012’nin Maya takvimine göre “Kıyamet yılı” olduğunu mu hatırlatmalıyız; yoksa “şans” denilen olgunun “sonsuz”a dek iktidardan yana olmadığını belirtmekle mi yetinmeliyiz?
AKP bu açıdan hayli şanslıydı.
Daha kurulmadan rüzgarlar partinin yelkenini doldurmaya başlamıştı.
Marmara depremi, Ecevit’in rahatsızlığı, 11 Eylül’de İkiz Kuleler’in vurulması.
Toplum Tayyip Bey’in “şansına” da inanıyordu; İstanbul’a belediye başkanı olduktan sonra Amazon bereketi gelmiş, susuzluk son bulmuştu.
Siyasetçiler açısından aksiliğin “tavan” yaptığı dönemler vardır:
Özal’dan sonra 1991’de iktidara gelen Demirel’in vaat ettiği “pembe” Türkiye tablosu üst üste felaketlerle karardı.
Diyarbakır meydanında “Kürt realitesini tanıyoruz” diye işe başlamıştı.
1993’te Özal’ın ölümüyle Çankaya’ya çıkarken Güneydoğu savaş alanına dönmüştü.
Koalisyon ortağı İnönü de aynı ölçüde şanssızdı. “Madımak katliamı”, “Uğur Mumcu suikastı” yaşandı. Çığ düştü, askerler kar altında kaldılar. Erzincan depreminde yıkılan vilayet binasından Demirel’in müteahhitlik belgesi çıkmıştı.
AKP’nin de şansı döndü!
2012’ye Aralık sonundaki “Uludere bombalaması” ile girildi.
Bir sabah uyandığımızda F-16 uçaklarının sivil köylüleri bombaladığını öğrendik. Çoğu kaçakçılık yapan gençlerdi. “Yanlış istihbarat” sonucu “terörist” diye bombalandılar.
Uludere’yi Suriye’de düşürülen F-4 savaş uçağı izledi.
Amerikan Nautilus gemisi olmasa şehit pilotlar Akdeniz’in derinliklerinde yatıyor olacaklardı.
Afyon’daki cephanelik patlaması da kuşkulu sorular içeriyor.
Gece “kayıp” denilen askerlerin tamamının hayatını yitirdiğini açıklamak için günün ağarması gerekti.
Acı sonuç, 25 şehit. Gece vakti onca bombanın arasında 25 asker ne yapıyordu? Böyle şeylerin Afganistan’da, Pakistan’da da olduğunu söylemek yeterli mi? Kaza mı, sabotaj mı? Terör mü?
Uludere’ye minibüsle götürülen askerlerden 10’unun kaza sonucu uçurumdan yuvarlanarak öldüklerini anımsayalım.
Foça ve Gaziantep katliamları.
Ve artan Suriye tedirginliği.
İktidar kendi hatalarının yanı sıra “şans” faktörünü de kaybetmiş gözüküyor.
AKP yerel seçimleri 2013’e çekiyor; henüz vakit varken “Maya takvimini” gözeterek 2012 kapanmadan yapsalar çok daha akılcı olur. Bunca felaketten sonra yenilerini beklemek “kehanet” sayılmamalı. Sadece astronomi değil tarih de bize Osmanlı’nın yükseliş, duraklama ve düşüş dönemlerini öğretmişti.