Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin kaderi nisan ve mayıs aylarında yapılacak iki aşamalı seçimlerde belirlenecek.

Türkler Bay Sarkozy'i pek sevemediler. Aslında kendilerine biraz sempatiyle yaklaşanları orantısız olarak sevebilir Türkler. Ama Sarkozy hem Türkler'i sevmediğini çok belli etti hem de Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini aksatmak için elinden geleni yaptı.

Türkler arasında büyük tepkilere neden olan son hamlesi ülkesinde soykırımı inkârı suç haline getiren yasayı geçirmek için Fransız Parlamentosu'nu zorlamak oldu. Neyse ki iki ülke arasında büyük hasara yol açmadan Anayasa Konseyi bu yasayı "uygunsuz" bularak iptal etti.

Sarkozy'nin oy hesapları
Duygusal dalgalanmalar içinde Bay Sarkozy'nin neden bu çabaya girdiği pek irdelenmedi. Öncelikle yapılan hamlenin bıçak sırtında geçeceği bilinen seçime yönelik olduğunu söyleyebiliriz. Sarkozy'nin geride görünen halk desteğini artıracak her katkıya ihtiyacı var. Merkezci (parlamentoda çoğunluğa sahip Halk Hareketi Birliği) olan partisinin soldan fazla oy alması mümkün değil. O nedenle sağa açılması gerekiyor.

Sağda Marine le Pen'in aşırı sağcı-ırkçı ulusal cephesi ağırlıkta. En az %15 alması beklenen bu cepheden oy çalabilmesi için Bay Sarkozy ülkede yabancı düşmanlığı (hadi "endişesi" diyelim) ikliminden yararlanmak amacıyla yılda 180 bin olan mülteci alımını yarıya indireceğini, kabul edilen mültecilerin en az 5 yıl çalıştıktan sonra sosyal güvenlikten yararlanacaklarını ve Fransız okullarında İslami yöntemle kesilen "helal et" uygulamasına son vereceğini ilan etti.

Sözü edilen soykırım inkârı suçu yasasını da bu bağlamda düşünmek gerekir: Türkler'i geçmişte işlendiği ileri sürülen bir suçun faili olarak Avrupa'ya girmekten ve Fransa'yı doldurmaktan alıkoyacak bir girişimi Ermeni oylarına tahvil etmek amacını güdüyordu.

Sarkozy'nin sağa doğru açılımında kullandığı slogan "Kuvvetli Fransa-La France Forte." Bu sloganı desteklemek amacıyla yasa dışı ilticayı önlemek için kuvvetli önlemler alınmazsa ülkesini "Avrupa pasaportsuz bölgesi"nden çekeceğini ilan etti. Bunu, "Fransız malı ve hizmeti kullanma" çağırısıyla Çin ve diğer ekonomik rakiplere karşı bir koruma kampanyası başlatma sözüyle bir adım daha ileri götürdü.
Sarkozy sağa açılarak "merkez"i daha büyütmek, partisinden kaçağı engellemek ve 22 Nisan çok adaylı ilk tur seçiminde finale kalan iki adaydan biri olmak istiyor. Böylece 6 Mayıs'ta yapılacak ikinci tur (son) seçimde sağdan merkeze kadar tüm seçmenlerin oylarını alacak tek aday olmayı amaçlıyor.

Asıl rakip Francois Hollande

Geriye en büyük rakibi olan sosyalist Francois Hollande kalıyor. Hollande'ın kamuoyu yoklamalarındaki desteği %29. Mayıs seçimi büyük olasılıkla ikisi arasında geçecek. Ancak Bay Sarkozy'nin ikilemi şimdiye ilişkin: İlk aşamada sağa açılıp toparlayabildiği kadar oy derleyip hızla ikinci seçim için merkeze dönmek. Bunu yapıp yapamayacağı meçhul; şu andaki desteği %23 görünüyor. Ama bu oranı tehdit eden eski Eğitim Bakanı Francois Bayrou'nun küçük MoDem (Demokratik Hareket) Partisi var. Merkezle sağ arasında bir yerde duruyor.

Sarkozy, işbaşında kaldığı sürede Alman ve Britanya başbakanlarıyla iyi bir mesai arkadaşlığı geliştirdi. Gerek Bayan Merkel gerekse Bar Cameron, Sarkozy'nin ne düşündüğünü ve ne yapacağını biliyorlar. Onlar, Bay Hollande'ın sosyalist programıyla yerleşik Avrupa düzenini bozabileceğinden endişe duyuyorlar. Hele zenginlere %75'e varan vergi, işçi haklarını genişletmek gibi teklifleri şimdiden yerleşik düzeni tehdit ediyor. Onun hiç devlet hizmetinde bulunmaması da bilinmezliği artıran bir olgu.

Ancak nereden bakılırsa bakılsın şu anda Hollande ile Sarkozy'nin ikinci tur seçimde alacakları oy oranı 56-44, ilkinin lehine görünüyor. Bakalım görelim.