Bugün AK Parti'nin kongresi var. Bu kongrede iki temel amacın önemseneceğini sanıyorum.

Birincisi; ülkemizde pek olmayan ütopya merkezli bir siyasetle kitleleri diri, bir arada ve umutlu tutmak; geleceğe heyecan ve güvenle bakılmasını sağlamak. 2023 hedeflerinin içeriği pek açık olmasa da başka partilerden ve siyasetçilerden geleceğe dair bir vizyon veya teklif gelmediği için 2023'te "daha zengin, güçlü ve itibarlı Türkiye" hedefi AK Parti lehine bir fark yaratıyor.

İkincisi, kurulduğundan bir sene sonra iktidar olan ve bugüne dek hükümeti tek başına kuran bir siyasi kadronun kudret ve özgüven sarhoşluğuna dönüşmesi ihtimali var. Buna görev yorgunluğu ve zorlayıcı bir rekabet eksikliğinden doğan yaratıcılık aşınması da eklenirse bir doku tazelenmesi gerekli. Bu, bir nevi yaşlanan vücuda kök hücre aşılanması...

Beklentiler

Gerçekten de Türkiye'nin yeni bir vizyona, vizyoner yöneticilere/siyasetçilere ihtiyacı var. Dünya hızla değişiyor. Eski usuller, kurumlar ve kadrolar bu yeni dünyaya uyum sağlayamadıkları, yeni usuller, kurumlar yaratamadıkları için pek çok ülkede bunalım yaşanıyor. AK Parti Türkiye'deki kadro ve kurum ataletini kırıp yeni bir dinamizm getirdiği için küresel bunalım ülkemizi şimdiye dek pek etkilemedi. Ama son on yılda yapılan değişiklikler, pek çok şeyin iyileşmesine ve gelişmesine rağmen bundan sonrası için yetmeyecek.

Ekonominin kriz korkusuyla soğutulması (büyüme hızının düşürülmesi) tasarrufların ve istihdamın artırılmasında zorluk çekilmesi, zamanında yapılması gereken yapısal değişimlerin (reformların) o anda yapılmaması nedeniyledir. Teknoloji üreten bir ulus daha olamadık. Sürekli artan üniversitelerimizin niteliği (içeriden biri olarak) kıvanılacak düzeyde değil. Bu da bizim bir bilim toplumu olmamızı geciktiriyor. Üniversiteye gelen öğrencilerin bilgi düzeyi çok düşük. Yürürlüğe giren yeni ortaöğretim sisteminin beklenen iyileşmeyi sağlayıp sağlayamayacağı, sağlamıyorsa kısa sürede düzeltileceği konusunda tereddütler var.

Demokrasimizin kalitesinin yükseltilmesi ve çeşitli kümeler arasında süren sürtüşmelerin sonlandırılması daha gerçekleştirilemedi. Kanun devletinden hukuk devletine geçişimiz, kuvvetler ayrılığının sağlanması, yönetimin yerelleşmesi oranında merkezin daha verimli ve dünya standartlarında bir yönetişim sistemine olan ihtiyaç ortada. Bunlar gerçekleşmediği oranda Türkiye'de AK Parti hükümetleriyle yükselen ümit ve özgüvenin pörsüyeceği, daha da önemlisi ülkenin siyasi istikrarının ve ekonominin darboğaza gireceği endişeleri var.

Geleceği karşılamak

Anlaşılan hükümet veya şahsen Başbakan bunların farkında. O nedenle bugünkü kongreyi bir parti olayı olarak değil bir sistem değişikliğinin ilanı olarak görüyorlar. Bugün o sistem değişikliğinin ne olacağı, nasıl olacağı ve kimlerle seçimlere kadar olan merhaleyi katedeceği sanırım belli olacak.

Bu söylediklerim bir hayal mi yoksa bir arzu ve ümit mi? Bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: Türkiye, sınırlarının dışında tutulan küresel ekonomik krizin kapıyı çaldığı bir dönemde kendi siyasal sisteminden kaynaklanan çözülmemiş sorunların da katkısıyla altından kalkılması zor bir bunalıma sürüklenebilir. Yapılan son araştırmalar, halkımızın güven ve mutluluk oranlarının düştüğünü gösteriyor. Eğer AK Parti yönetimi bu eğilimi iyi okur ve geciken yapısal dönüşümleri gerçekleştirebilirse tarihi bir başarıyla öğünebilir.

Söz ettiğim yapısal reformların olması demek artık Türkiye'nin eski Türkiye olmayacağının ilanıdır. Bu cesareti AK Parti gösterebilecek midir? Liderlik kadrosuna yapılacak aşı, yenilenmenin yolunu açacak mıdır? Açsa bile AK Parti tabanı köklü değişiklikleri onaylayacak mıdır? Ne oranda onaylayacaktır? Bilmiyoruz ama bundan sonraki iki yılda göreceğiz.

Şu da açık ki başka partilerden gelemeyen yapısal dönüşüm girişim ve tekliflerin AK Parti'den gelmesi, ülkenin geleceğini belirleyecek kadro ve vizyonun yine muhafazakâr sağdan çıkacağının göstergesidir. Mesele söz konusu muhafazakârlığın neyi muhafaza edeceğidir. Modern öncesi toplumsal ve kültürel değerleri mi, çağdaş toplumsal, siyasal ve hukuksal değerleri mi? İşte bizi geleceğe taşıyacak veya dün ile yarın arasında askıda bırakacak soru bu!