Bir çocuğun eğitiminden, ruh halinden önce ailesi sonra her gün ailesinden daha çok zaman geçirdiği okul ve içine doğduğu görünmez yaptırımlarla ona şekil veren toplum sorumludur.

18 yaşında bir çocuk hamilelik süresini ailesinden 9 ay saklıyor ve bunu ailesi anlamıyorsa o kız evde görünmez olmuş demektir. Sadece ruh halindeki değişikleri değil bedenindeki değişikleri de fark etmedilerse, onlar sadece bir arada olan ama birbirini fark etmeyen insan topluluğu olmuşlar demektir.

Artık okullarda sınıf öğretmenleri var, çocukların psikolojilerinden sorumlu rehberlik bölümü var. Bu insanlar çocuklara yardım etmek üzere orada bulunuyor ve maaş alıyorlar.

14 yaşıma girdiğimde mutsuzdum, herkesten sakladığım bir sırrım vardı. Bir kardeşim olacaktı ve ben bundan hoşnut değildim. Ruh halimin normal olmadığını sınıf öğretmenimiz anlamış ve beni bir köşeye çekmişti. Ben de ona derdimi anlatmıştım o da bana bencil davrandığımı kardeşim olunca onu en çok benim seveceğimi söylemişti.

Evimize geldiğinde yatağının başına gelip ona baktığımda kalbimi korkunç bir suçluluk sıkıp büzmüştü. Mideme kramplar girmişti. Onu gördüğüm an çok sevdim. Şimdi kendimi onun annesi gibi hissediyorum.

Doğal olan her şey kutsaldır. Sevişmekte öyle, her aşık önce tanrının huzurunda birleşir ve tamamlanır. Ve her insan kendi oluşu kadar vardır daha fazlasını beceremez.

Kürtaj olmak için doktora gittiğim bir dönem, o zaman çok fazla ilaç kullanıyordum bebeğimin sakat olma ihtimali çok yüksekti, ve ben bir çocuğa bakamayacak kadar yardıma muhtaçtım, muayene sıramı beklerken benden başka küçük bir kız anne babasıyla birlikte salonda randevu saatlerini bekliyorlardı. Küçük kız suratı asık anne babasının yanında sütü dökmüş ama bundan hiç pişman değilmiş modunda umursamaz bir hal sergiliyordu. Anne babası sürekli hiç durmadan bedenleri sarsıla sarsıla ağlıyorlardı. Bir türlü anlam verememiştim, kadın doğum salonu için tuhaf bir sahneydi bana göre.

O ailenin ardından benim sıram gelmişti. Doktorda üzgündü. Etik olmamasına rağmen mutsuzluğunu hafifletmek için olsa gerek küçük kızın 14 yaşında olduğunu hamile olduğu için kürtaj randevusu almaya geldiklerini söyledi.

18 yaşında genç bir kadının odasında sessizce doğum yapıp ölü sandığı bebeğini odasında saklayıp uyuyabildiğini aklım pek almıyor.

Bir nefeste nasıl doğrulur duydum ama hiç şahit olmadım. Benim doğumum 13 saat sancı sonrasında çok zor olmuştu. Karnımdan bastıran genç doktorun kolunu yakalamış ısırmak istemiştim. O da bana dönüp ısırmak yok demişti. Hayatımda hiç şiddet göstermedim ama onun kolunu yakalayabilseydim güzel bir parça koparırdım herhalde. Sonunda oğlumu içimden forsept denen bir kaşıkla çıkarmak zorunda kalmışlardı. 13 saat boyunca o kadar bağırmıştım ki beni biraz sakin olmam için uyarmak zorunda kalmışlardı. Hastanede benden başka doğum yapan kadınlar olduğunu hatta yan odada dört aylık bebeği içinde öldüğü için mutsuz bir anne vardı. Normalde böyle bir duruma hassasiyet gösterecek olan ben umursamamış bağırmaya devam etmiştim. En çok anne diyordum oysa annemden çok şefkat gördüğüm söylenemezdi. Eminin o da koridorda rezil olduk diye epey bir hayıflanıyordu o sırada koridorda.

Oğlumu içimden çıkardıklarında forseps yüzünden yanağının derisi kalkmış yüzüne yapışmıştı. Canının yanıp yanmadığını merak etmiştim. Onu gördükten sonra benden alıp 3 gün bebek odasında tutmalarından nefret etmiştim. Yaralıydı ve ben yanında değildim. Belki de kızgın olduğum için hastanede olduğumuz sürece oğlum benden aldığı enerji yüzünden sütümü ağzına almamıştı onu emzirmem eve gelene kadar mümkün olmadı.

Anne ve babalar ebeveyn hormonu taşırlarmış bu hormonları salgılamaları için çocukları olması gerekmezmiş bir çocuğu sahiplendiklerinde de bu hormonlar faaliyete geçermiş. Bazen de doğum esnasında bu hormonlar en üst seviyeye kadar yükselirmiş ve anne doğum esnasında kimyasal bir değişiklik yaşarmış. Bu hormonların doğum anında en yüksek düzeye çıkması yüzünden anne doğum psikolojik dengesi bozulur ve dört ay içerisinde bunun psikolojik belirtileri ortaya çıkarmış. Bende de böyle bir durum meydana gelmişti. Önce aşırı duyarlı olmuş sonra da kontrolümü kaybetmiştim. Şimdi kimyasal dengemi sağlamak için dışarıdan lityum içeren ilaçlar kullanıyorum. Normalde iki sene gibi bir ilaç tedavisi sonucunda bu sorundan kurtulur anneler ama ben de bu kimyasal dengesizlik hala devam ediyor.

Tüm bunları anlatma sebebim ben yaşayarak öğrenmek zorunda kaldım kendimdeki durumu, gerçi yaşamadan öğrenmek imkansız gibidir ama haberdar olmak iyidir.

Yaşadıklarımdan yola çıkıp bir olayın tek başına bir şeye bağlı olmadığını söylemek istiyorum. Ne kanun gözünde bir kadın böyle yargılanmalı ne de sebebi bir tek olaya bağlayıp olay hafifletilmeli.

Ben yine diyorum ki hiçbir kadın doğurduğu bebekle öldü yarın Allah kerim bir çaresine bakarız diye dönüp arkasını uyumaz. Ya hastalanmıştır ya da onun ruhu durumunu bozan bir ortamın içinde uzun zamandır zaten hastadır.

Dümdüz bakmak, dümdüz yargılamak sadece ruhsuz ve ahmakça bir yaklaşımdır.

Hele insani yönlerini tartışmadan böyle bir durumu feminizm ya da kürtaj yasası ile yan yana anmak ancak ruhunu kaybetmiş, empati yeteneği sıfır insan duygusuzluğudur.

Güzel günlerde görüşelim.