Metropoll araştırma kuruluşu geçen ay yine kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi.

47 ilde 5122 kişi ile görüşülerek elde edilen veriler Türkiye halkının birçok konuda ne düşündüğünü, hangi eğilimleri sergilediğini gösteriyor.

En önemli konular

Kamuoyunu en fazla ilgilendiren konular şöyle sıralanmaktadır: 1- Terör olayları %17,4; 2- Kürtaj konusu %16,1; 3- İlk-orta eğitim sisteminin değiştirilmesi (4+4+4) % 8,3. Görülüyor ki Türkiye halkı önemli konularda bile fazla heyecanlanmıyor.

Kürt sorunu ancak halkın %4,4'ünü; ekonomik sorunlar %3'ünü, Uludere olayı %2,6'sını ilgilendiriyor. CHP Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Başbakan ile Kürt sorununu görüşmesi halkın sadece %2,52'si tarafından önemsenmiş. Suriye ile gerilim, subayların tutuklanması, Ergenekon davasını önemseyen halk kesimi yüzde 2'nin altında.

Başka ülkede her biri gündem oluşturabilecek, "iktidarın başkanlık sistemine geçme talebi", "özel yetkili mahkemeler için öngörülen değişiklikler", "okullarda Kürtçe'nin öğretilmesi", "cezaevi yangını", "cumhurbaşkanı seçimleri", "Fethullah Gülen'in dönüşü ve Türkçe Olimpiyatları" ve MİT ile ilgili tartışmalar"ın halk arasında uyandırdığı ilgi yüzde 1'in altında.

İlk bakışta olayların akışı karşısında seyirci kalmayı tercih eden, karar ve uygulamaları hükümete bırakmış, başka bir deyişle "otomatiğe bağlamış" bir toplumumuz var! Ama ilerleyen sorulara verilen yanıtlarda daha ince hesaplar yapıldığı, hiçbir şeyin oluruna bırakılmadığı anlaşılıyor. Ama bunlar sessiz ve derinde cereyan ediyor.

"Şu olaylarla ilgili hükümetin tavrını nasıl karşılıyorsunuz" diye sorulduğunda "futbolda şike" konusunda halkın %37'si hükümetin tavrını olumlu, %47,5'i olumsuz bulmaktadır.

Uludere konusunda %34,6'sı olumlu, %49,3'ü olumsuz bulmaktadır. AK Parti-Cemaat tartışması konusunda hükümetin tavrı %32,6 olumlu, %50,1 oranında olumsuz bulunmaktadır.

Kürtaj tartışmalarında hükümetin tavrı %35,6 oranında olumlu, %57,3 oranında olumsuz bulunmaktadır.

Hükümetin Suriye politikasını olumlu bulanların oranı olumsuz bulanlardan fazladır: %43,3'e karşı %37,6.

Hükümet politikalarının olumlandığı iki ayrı konu daha vardır:
Özel yetkili mahkemelerde yapılan değişiklik (%45,2'ye karşı %33,9) ve Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan'ın Kürt konusunun çözümü için görüşmesi %58,6 oranında olumlanmıştır. (Olumlamayanların oranı %29,2'dir.)

Hükümet politikalarının en fazla (%53,6) olumsuzlandığı konu okullarda Kürtçe öğretilmesidir. Halkın %39,9'unun olumladığı bu girişim anlaşılıyor ki milliyetçi bir tepkiye neden olmaktadır. Kürt sorununun çözümünde Kürtçe dil yasaklarının kaldırılması ve kimlik talebinin karşılanmasına karşı gösterilen tepkinin iki sonucu olabilir:

1- Hükümet bu konudan cayabilir veya zaman kazanmaya çalışabilir.

2- Kürtler biraz daha kendilerini eşit saymayan düzene yabancılaşabilirler. Bu nedenle hükümetin konuyu bir eşit yurttaşlık ve insan hakları meselesi olarak halka (Türk çoğunluğa) anlatması ve ikna etmesi önem kazanmaktadır.

Çıkarılacak dersler

Bu verilerden çıkarılacak iki sonuç vardır: Hükümet, bir sağlık sorunu olmaktan çok kendi kültürel değerleri nedeniyle kürtaj konusunu gündeme getirmiştir ama umduğundan daha yaygın (çeşitli kesimlerden) bir tepki görmüştür. Bu tür konuların siyasete malzeme yapılmamasının daha sağduyulu bir tutum olacağı anlaşılmaktadır.

Güncel gelişmelerin en olumlu bulunanı, tüm ulusu ilgilendiren kangrenleşmiş bir sorunda siyasal partilerin işbirliği yapmasıdır. Başbakan ile ana muhalefet partisi liderinin ortak çaba gösterme niyeti bile umut uyandırmıştır. O halde siyasetin çatışma ve atışma üzerinden değil, uzlaşma ve işbirliği üzerinden yapılması özlenen bir tavır olarak ortaya çıkmaktadır.

Gelişmeler ve girişimler bağlamında halkın hükümete güveninin artıp artmadığı sorulduğunda araştırmaya katılan yurttaşların %28'8'i "değişmedi", %32,9'u "arttı", %34,8'i "azaldı" yanıtını vermişlerdir. Bu tablo hükümet ve partisi açısından ciddiye alınması gereken bir sonuçtur. İktidar partisinin fazla eleştirilmemesi, son dönem başarılarından çok muhalefet eksikliğinden gibi görünmektedir.