İnsanları, insanlığı yokluk, yoksulluk, açlıkla yönetme, çok eski, en etkili yönetme yöntemlerinden biri. Yaşama, geçinme peşinde tüm yaşamını eskiten insanlar, başlarını kaldırarak yönetenlere haksızlık yaptıklarını söyleyemezler. Yoksullaşan olan aynı zamanda dilsizleşir. Hakkını arayamaz, kendisine uygulanan baskıların altında ezilmek zorunda bırakılır.

“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları'nı açıkladı. Buna göre, Türkiye'de yaşayan nüfus, 31 Aralık 2021 tarihine göre bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı”.(1)

Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan insan sayısı artıyor. Bununla birlikte gelir eşitsizliği, işsizlik, geniş halk yığınlarının yoksulluğu, mutsuzluklar da artıyor.

“Tüketici Hakları Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar, Türkiye'de 25.5 milyon kişinin açlık sınırının, 51 milyon vatandaşın da yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi verdiğini bildirdi. THD'nin yaptığı araştırma sonuçlarına göre, ülke nüfusunun yüzde 90'ına karşılık gelen 76.5 milyondan fazla tüketici aç ve yoksul olarak yaşamını sürdürüyor.(2)

Bu araştırmanın somut gerçeği ne ölçüde yansıttığı tartışılabilir. Gerçeğe yakın bir veri olduğu düşünülebilir.

Tüm Dünya’da eşitsizlikler insanlığın en önemli sorunları arasında. Ülkemizde de bu sorun çok can yakıcı boyutlarda.

Eşitsizlikler, yoksulluğun ileri boyutlarda “açlık”  düzeyine gelmesinin nedeni.

“Londra merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın "Açlık Virüsü Çoğalıyor" adlı raporunda, küresel açlık durumuna ilişkin veriler açıklandı.

Raporda, dünya genelinde her 1 dakikada 11 insanın açlıktan öldüğü ve açlığın, dakikada ortalama 7 kişinin ölümüne neden olan Covid-19'u geride bıraktığı belirtildi. Raporda, çatışma bölgelerinde yaşayan yaklaşık 100 milyon kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu da aktarıldı.(3)

Açlığın, yoksulluğun egemen olduğu toplumlarda, ülkelerde, Dünya’da, insana özgü yeteneklerin gelişmesi, insan yaşamının mutluklarla tanışması güç. Bu sağlanmadan insan, insanca yaşayamaz. İnsanın değersizleştirildiği, yoksullaştırıldığı, mutsuzluklara itilmesinin söz konusu olduğu yerlerde, barış, eşitlik sağlanamaz.

Bu dengesizliği yürütmek isteyen egemenler savaşlardan başka bir araç bulamazlar.

Adı geçen raporda şu saptama da var:

“Açlık verilerinin yüksek olmasına ilişkin Oxfam Amerika'nın Başkanı ve CEO'su Abby Maxman, "İstatistikler sarsıcı ama bu istatistikleri akılalmaz acılarla karşı karşıya kalan insanların oluşturduğunu hatırlamalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Etiyopya, Günay Sudan, Suriye ve Yemen gibi çatışmaların yaşandığı ülkelerde insani yardımların sivillere ulaşmasının engellenerek, açlığın "bir savaş silahı" gibi kullanıldığına işaret eden Maxman, pazarları bombalanan, ekinleri ve hayvanları yok edilen insanların güvenli bir şekilde yaşamasının mümkün olmadığını belirtti”.(3)

İnsanın soyuna, kendisi gibi bir canlı olan başka insanlara yaptıklarını görünce, utanma duygusu yaşamamak elden gelmiyor.

Dünya’nın yaşanmaz bir yer durumuna gelmesine neden olan kötü yönetimler, bu yönetimleri sürdüren insanlar. Dünya’yı paylaşma, kendileri daha iyi yaşama uğruna milyarlarca insanın yaşamını karartan insanlar, sistemler olduğu sürece insanlığın insanca yaşanılacak bir Dünya kurması oldukça güç, dahası olanaksız.

Dünya eşitsizlik raporu, şu acı gerçeği gözler önüne sermekte:

“Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre küresel milyarder sayısı, 2021'de rekor kırdı. Milyarderlerin toplam serveti bir yıl öncesine göre yüzde 75 arttı. Rapora göre Avrupa en eşit bölge, eşitsizliğin en derin olduğu bölge ise Orta Doğu ve Kuzey Afrika.

Ekonomist Thomas Piketty'nin kurduğu Paris merkezli Inequality Lab tarafından paylaşılan Dünya Eşitsizlik Raporu'nun 2021 sonuçlarına göre en tepedeki yüzde 1, 1990'ların ortasından bu yana biriken tüm ek servetin yüzde 38'ini; en alttaki yüzde 50 ise bu birikimin sadece yüzde 2'sini aldı. Bugün küresel eşitsizlik, batı emperyalizminin zirvede olduğu dönemle aynı seviyede.

Rapora göre Türkiye'de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ekonomik yavaşlama tüm nüfus gruplarının gelirlerini azalttı.

Türkiye'de bir yetişkinin yıllık ortalama kazancı 85 bin TL.

Buna karşılık en yoksul yüzde 50'nin ortalama geliri yıllık 20.260 TL iken en zengin yüzde 10 bunun 23 katı kadar yani 463.020 TL kazanıyor. En zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54,5'ini alırken, en yoksul yüzde 50'nin payı sadece yüzde 12”.(4)

Bu rapora göre, Türkiye Cumhuriyeti’nde, 10 kişiden birinin gelirin  %54.5’ini, 10 kişiden 9’unun %45.5’ini aldığı anlaşılıyor. “Müslümanlar bir tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittir” denilen, bu sisteme doğru doludizgin gidilmeye çalışılan bir inanç sisteminin yaşandığı ülkede gerçekleşiyor bu eşitsizlik.

“Dünyanın en zengin yüzde 10'u küresel toplam gelirin yüzde 52'sini kazanıyorken, en yoksul yüzde 50 bu gelirin sadece yüzde 8'ini kazanıyor”.

“Yaklaşık olarak dünya nüfusunun yarısı 3.4 milyar insan, günlük 5.5 doların daha azı ile geçinmek zorunda”.(5)

Gelir dağılımının bu denli bozuk olması, insanlığın mutsuzluk içinde yaşamasının, barış içinde yaşanacak bir Dünya kurulamamasının temel nedenlerinden biri. İnsanlar arasında gelir dağılımını azaltmadan, insanlığı kötülüklerden koruma, kurtarma olanağı yok.

--------------------------------

(1) Nüfus ve Demografi - TÜİK - Veri Portalı https://data.tuik.gov.tr › Kategori › GetKategori

(2) Süzer, Erdoğan, 51 milyon yoksulluk sınırının altında yaşıyor, Sözcü Gazetesi, 15.03.2022

(3) Oxfam: Dünya genelinde her 1 dakikada 11 insan açlıktan ... https://www.aa.com.tr › dunya › oxfam-dunya-genelinde-..

(4) BBC News Türkçe, Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre Türkiye'de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54'ünü alıyor, 07.12.2021

Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre Türkiye'de en zengin yüzde ... https://www.bbc.com › haberler-dunya-59564178

(5) Küresel Servet Eşitsizliği https://www.seffaflik.org › uploads › 2020/01 › Kü...