28 Mayıs 2023 günü önümüze Başkan seçimi için sandık konulacak. Bu sandıkta, ülkemizin yönetim rejimini belirleyeceğiz. 1920 yılından buyana 7 kez değişen yönetim biçimimizin 8.sini yaşama geçireceğiz. Ya da 2018 yılından buyana uygulanmakta olan 7.ci değişiklikle getirilen tek adam yönetiminin sürmesini onaylayacağız. Bu sandık, bizlerin de çocuklarımız, torunlarımızın da önüne konulan son sandık olabilir. Bir kez daha yönetenlerimizi seçebileceğimiz bir sandık bulamayacağımız günlerin bataklığına saplanabiliriz.

Bu seçimde geleceğimizi, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini ya Afganistan İslam Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti gibi ilkelliklerin kucağına iteceğiz ya da uygar bir ülke olma yolunda yeni adımlar atmaya başlayacağız.

Önümüze konulacak sandıkta, kişiler, siyasal partiler değil, ülkenin geleceği oylanacak. Yönetme, yönetilme rejimimiz belirlenecek.

Küresel hukuk uygulamalarının yaşama geçemediği ülkelerde, seçimler yönetenlerin, yönetimlerine meşruluk kazandırmaları için uyguladıkları bir aldatmacadan öteye geçemez. İnsan topluluklarının, yönetime katılma, kendileriyle ilgili kararların alınmasında söz söyleme, oy kullanma haklarının olamadığı ülkelerde, seçimler göstermelik seçimlere dönüşürler. Ülkemizde tek adam yönetimi sürerse, bu göstermelik seçimleri bile arar duruma gelmemiz kaçınılmazdır.

Seçimler, yönetenleri denetleme aracıdır

Seçimler, yönetenleri seçmenin yanında “denetleme”nin de bir aracıdırlar. 4, 5 yılda bir yapılan seçimler, seçilmişlerin görev süreleri içinde yaptıkları yanlışlıkların, sorumsuz uygulamaların bedelleri, kendilerine oy vermeyerek ödetilmeye çalışılır. İyi, doğru uygulamalar varsa, bunları onaylayarak seçilenler ödüllendirilir. Seçmenlerin seçimler dışında, kullanabilecekleri etkili bir denetleme aracı, yolu yoktur.

28 Mayıs 2023 günü, elimizden bu denetim aracını kaçırırsak, bir daha bizi yönetenlerin, istedikleri gibi bizi yönetmelerinin önüne geçemeyiz. Bu sandığı ya açık tutacağız ya da kapatacağız. Bir daha hiç kimse, gerçek anlamda seçme, seçilme hakkını kullanamayacak.

Son 21 yıldır ülkemiz yaşamın her alanında, uluslararası alanda gerilikler, çöküşler yaşamakta. İnsanlık ailesi içinde, Azerbaycan, Katar gibi birkaç ülke dışında, hiç dostumuz kalmadı. Hiç bir ülke, ülkelerin ekonomik kurumları ülkemize, yönetenlerimize güvenmemekte. Bu yalnızlık, bizi yaşamın her alanında geriliklerin bataklığına itmekte.

Tepetaklak yuvarlanan bir ülkenin, daha da kötüye gitmesine oy verenler, 3-5 yıl geçmeden bu ülkede kafalarını sokacak delik arayacaklar ama bulamayacaklar. İş işten geçmiş olacak. Onlarla birlikte oy vermeyenler de sürünecekler.

Seçimlerden bir iki ay sonra, seçim öncesinde oy almak için verilen sözlerin tutulmadığını görünce gözleri açılacak olanlar, kafalarını taşlara vuracaklar. Bu çırpınışların bir yararı olmayacak.

İnsanımızın aklını başına toplamasında köprüden önceki son çıkıştayız. Gideceğimiz başka ülkeler yok. İçine düşeceğimiz karanlıkta herkes acı çekecek. İş işten geçmeden sandığımıza gidip ülkemizin, insanımızın, yavrularımızın geleceklerini kurtaralım.

Birkaç yıl sonra, çocuklarımızın, “Bu rejimin gelmesine nasıl oy verdiniz?” diyerek yüzümüze tükürmelerini istemiyorsak, önümüze konulan sandığı akıllıca kullanalım.