Netflix belgeseli Athlete A'den fragman paylaşıldı. Çok uzak bir tarih değil bu yaşanmış hikaye öyle İsa’dan önce bir döneme dayanmıyor. 2005 ile 2017 tarihleri arasında yaşanmış. Amerikan Olimpiyatları sorumlu komitesi ergen yaştaki kız çocuklarına yapılan cinsel tacizleri madalya ve zaferler uğruna organize olup örtbas etmişler.

Belgeselin adı “Athlete A; Jimnastikte Taciz Skandalı”.

Çocuklara isimleriyle değil atlet a, b gibi kodlar verdikleri için bu isim kullanılmış.

Mahkemede şikayetçi olan kadın kurula dönüp ben atlet A değilim benim adım Marie ve ilk defa kendimi bir birey gibi hissediyorum diyor.

Şimdi birer yetişkin olan o zamanların küçük kızları yaşadıklarını anlatırken düşündüm de insanlar galiba en sıkı bağlarla cinsel organlarından birbirlerine bağlılar. O konu gündeme gelince ortak bir sürü yan gördüklerinden herhalde derhal işbirliği yapıyorlar. Bu konuda çok iyi anlaşıyorlar.

Daha önce de Dünyanın En Kötü Zengini adında bir belgesel seyretmiştim orada adam elliden fazla ergen kızı satmış, taciz etmişti. ABD başkanı bile yakın arkadaşı olduğu için adamı yakalamak çok zor oldu. Polisin içinde bile adamı olduğu için, evine baskın yapıldığında önceden haber alıyor tüm delilleri ortadan kaldırıyordu.

10 sene süren davanın sonunda adam hapse atıldı orada intihar etti. Büyük ihtimal artık kimsenin işine yaramayacaktı. Hapiste olduğu süre boyunca kendisine açılan davalar yüzünden ortalıkta adamım diye dolaşan bir sürü insan müsvettesine pedofili yüzünden dava açılabilirdi. O yüzden adamı öldürüp intihar süsü verdiler.

Burada belgeselde anlatıldığına göre ilk şikayet 1994 yılında yapılmış ancak kurul bunu örtbas etmiş. Şikayetler karşısında kurul çocuklara olimpiyat doktorunun vajinalarına parmaklarını sokarak muayene etmesinin bir tedavi şekli olduğu söylenmiş. Bu bir sağlık prosedürü denmiş.

Kızların kendilerini hep suçlu hissetmeleri sağlanmış. Fazla ileri gittiklerinde madalyadan mahrum kalacakları, o gruptan atılacakları söylenmiş.

Nitekim böyle duruma düşürülen kızlar olmuş.

Aradan on yıl geçtikten sonra kızlardan biri bu olimpiyat doktoruna dava açmış. Adam ve kurul hala prosedür olduğunda ısrarcı imiş. Ancak kızların elinde mail gibi delillerde varmış.

Araştırma süresince elliden fazla kız taciz edildiğini bildirmiş. 500’e yakın taciz ettiği kız varmış doktorun.

Adam o kadar pervasız ki kızları annelerinin yanında bile taciz ediyormuş.

Doktor kendini savunurken diyor ki neden o zaman bu çocuklar bir tepki vermemiş.

Tam bir tecavüzcü refleksi.

Oysa onlar kendilerine yapılanın normal bir şey mi yoksa bir taciz mi olduğunu bilmeyecek kadar cinsel yönden tecrübesiz çocuklar. Onlar ilk cinsel deneyimlerini bu doktor yüzünden çok kötü bir şekilde yaşamak zorunda kalmışlar.

On yıl sonra jimlastikçilerden biri bu adam beni taciz etti dediği zaman halk onu linç etmeye kalkmış. On sene neden bekledin demişler. Kaltak demişler, ilgi manyağı demişler.

Kadının hayatını kabusa çevirmişler. Zaten çocukken de kendilerini suçlayacaklarından korktukları için geri duran, bildirmeyen bir sürü çocuk olmuş.

Ailesi cinsel tacizde ısrar ettiği için madalya verilmeyip başarısı göz ardı edilen bir çocuk dahi var.

Burada benim ilgimi çeken başka bir konu da bir velinin sözleri oldu.

Anne kızının başına gelenleri anlatırken, ABD Olimpiyat kurulunun onları çok sıkıştırdığını, olimpiyatların yaklaştığını, çocuklarının müsabakalara çok çalıştığını emeklerinin ziyan olmasından korktukları için durumu sineye çektiklerini söyledi. Kızlarının başarısı için tacizi bir süre sessiz karşılamak zorunda kalmışlar.

Bu beni çok öfkelendirdi. Benim çocuğumun duygularından daha önemli ne olabilir ki. Kendinden büyük birisi onu karanlık dünyasına çekip kirli emellerine alet edecek ben “sık dişini kızım bir madalya al bakalım hele, sonra onun canına okuruz” mu diyeceğim.

Yemişim olimpiyatları, madalyasını.

Eskiden pazar günleri bu müsabakalar televizyonda gösterilirdi. Biz de bilirdik yarışmacıların isimlerini. Alakalı alakasız herkes seyrederdi. Nedeni kanal azlığıydı.

O zamanlar bizim bile kulağımıza bu kızların eğitilirken sert yöntemlerden geçtiği anlatılırdı.

Bu konuda özellikle Romenler çok ünlüydü. Belgeselde bundan da bahsediliyor. Bir ikili varmış antrenör, kızların ödü koparmış onlardan. Sürekli suratlarına tokat atarmış kadın olan. Yüzüklerinin izi çıkarmış kızların yanaklarında.

Çok küçük yaşlarda eğitilmeleri için teslim edilen bu çocuklara verilen eğitimi aileler sorgulamaz, uygulanan şiddeti normal karşılarmış.

Ben çocuğuma böyle şeyler yapmalarına izin vermem. Gökyüzündeki bütün yıldızları madalya diye boynuna takacaklarını bilsem, çocuğumun saçının teline kimsenin dokunmasına izin vermem.

İnsanlar sonunda ceza almışlar. Doktor dava boyunca bir okulun yönetiminde başkan olmaya adaymış hapse girmese seçilecekmiş de az kalsın.

Yani diyeceğim kötülük yaptığınızda kendinize yandaş bulmanız çok kolay. Hele bu sapıklıksa bunu normalleştirmek için kıçını yırtacak çok normal çıkar toplumun içinden.

Ama bir iyilikse yapılan, ya aptalsınızdır ya da bir art niyet aranır öncesinde altında. Hiç samimi gelmez.

Bir enayi bakkal borçlarınızı öder. İyi insan değildir o, bir kahramandır. Filmlerden çıkma bir kahraman. Kendi içinden çıktığına inanmaz toplum ona Robin Hood demeyi tercih eder.

Siz yine de oğlum sana biri vurunca sen de onun ağzını burnunu kır diyen gerzek ebeveynlerden olmayın.

Zaten çocuğunuza akıl vermeyin, onlar sizden kesin akıllı doğmuştur. Çocuğun aklını başından almayın yeter.

Güzel günlerde görüşelim ve görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun…