Kendi bayrağını birbirine karşı bir silah gibi sallayan ve ötekilerine "Bunun altında sana yer yok" mesajını gönderen bir toplum nasıl olduk?

Aynı topraklar için birbirini öldüren, giysileri, inançları ve soyu itibarıyla sadece farklı değil düşman topluluklar haline nasıl geldik? Bu soruları soruyorsak biz bir ulus muyuz? Ulus, hukuki ve siyasi bir birliktir.

Birliğin harcı dayanışma ve saygıdır. Yurttaşlık bir ortaklıktır. İnsan ortağına güvenir ve sever. Ama bizim yurttaşlığımız, bizden olmayanlara yurdu zindan etmek biçiminde tezahür etmiş çoğunlukla.

Biz bir ulusa benzemiyorsak neyiz? "Biz" ve "öteki"lerden oluşan cemaatler topluluğu... Enerjimizin (devletin işlevlerinden çoğunu) ve kaynaklarımızı cemaatler-arası kavgayı bastırmaya ayırdık.

Genellikle "olağanüstü hal" konumunda yaşadık. Hukukumuzun bu kadar otoriter ve devlet merkezli olması bir tesadüf değil. Sürekli "millet" vurgusu yaparken aslında biz cemaatimizin (soy, inanç veya siyasal grubumuzun) niteliklerine atıf yapıyorduk.

Şu cümleyi ne yazık ki kullanmadık: "Ben, biz olduğumuz için benim! Biz hepimiziz; tüm yurttaşlar, kim olursa olsun benim eşitim ve kardeşimdir!"

İşte biz bunu demedik, diyemedik. Herkes bize benzesin istedik. Benzemeyince onlarla kavga ettik. Kavgalı ve güvensiz bir toplum olduk. Bazen işi o kadar abarttık ki, "Onlar aslında yok" dedik. Var olmak için gösterdikleri çabaya da "hıyanet" dedik.

Pekiyi bu ikilemi; bu asırlık gerilimi nasıl sonlandıracağız? Irk ayırımcılığı gibi gayriinsanî bir geçmişi arkada bırakan Güney Afrika, yerel (siyahî) kültürde bulunan bir ahlaki-felsefi kavrama yaslanmış: UBUNTU.

Dinimizden olmayanlara ne kadar duyarlıyız

Özetle, "Hepimiz neysek, ben oyum" demek ubuntu.

Ubuntu sahibi kişi, diğerlerine açık, onları onaylayan, onlarca tehdit edildiğine inanmayan, varlığının onların varlığına, başarısının onların başarısına, iyiliğinin onların iyiliğine bağlı olduğuna inanan kişidir.

O,içinde yer aldığı toplum aşağılanıyorsa aşağılandığını, yoksulsa yoksul, işkence görüyorsa acı çeken kişidir. Toplumun her ferdi için sorumludur.

Hani deriz ya, "komşusu açsa kendisini tok;acı çekiyorsa mutlu hissetmeyen" kişi... Bunu deriz ama kadınlarımızın öldürülmesine, dinimizden olmayanların huzuruna, soyumuzdan olmayanların isyanına karşı ne kadar duyarlıyız?

Ubuntu anlayışı, kişinin kendisini başkalarından soyutlayarak insan olamayacağını telkin eder. Diğerleriyle bir iç bağı olduğunu, ancak onlar kadar insan olabileceğini savunur.

Aslında kendimiz için istediklerimizi başkaları için de istesek, ülkemiz de dünya da değişir. İyilik de, kötülük gibi bulaşıcıdır.

Ubuntu, kişinin zenginleşmesine ve güçlenmesine karşı değildir. Ancak bir kişinin zenginliğinin başkalarının da zenginleşmesine, gücünün başkalarının da güçlenmesine katkıda bulunup bulunmadığına bakar.

Yeni anayasamınızn felsefesi

Yeni anayasa yapılırken güçlü devlet mi güçlü birey (yurttaş) mi öngörülecek? İşte önümüzdeki sınav! İnsanımıza ne kadar saygı duyarsak o kadar saygın bir ülke olacağız.

Fertler ve topluluklar arasında üstünlük ve egemenlik değil eşitlik ve uyum aradığımızda huzurlu ve uyumlu bir toplum olacağız.

Yeni anayasamızın felsefesi şu ilkelere yaslanmalı:

1- Saygı duy ki saygın olasın.

2- Yurttaşlarını güçlendir ki güçlü toplum olasın.

3- Yeteneği, emeği ve yaratıcılığı ödüllendir ki başarılı olasın.

4- Sertliği, hoyratlığı baş eğdirmeyi değil yumuşak ve ikna edici olmayı seç ki uyumlu bir toplum olasın.

5- Adil ol ki toplum adaletle yönetilsin.

Bir de Güney Afrika'ya ait hikâye anlatılır:

Batılı bir antropolog siyahi bir kabilenin çocuklarının Batı'da çok önemsenen yarışmacı değerlere ne kadar sahip olduklarını öğrenmek için onlara bir oyun oynatır.

Bir ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın o meyveleri yiyeceğini söyler. Hepsini bir çizginin gerisine çeker ve "başla" komutu verir.

Müthiş bir yarış başlayacak sanır. Oysa tüm çocuklar el ele tutuşurlar ve aynı hizada ağaca koşarlar. Hepsi kazanmıştır. Oturur meyveleri iştahla yerler. Hepsi kazanmış, kimse kaybetmemiştir.

Neden böyle yaptıkları sorulduğunda, "Biz UBUNTU yaptık" derler.

Bizim ubuntumuz hangi kavramla ifade edilecek? Hangi öğretiyle ulusal bir haslet haline dönüşecek?

Biliyorum hem milli hem dini söylemlerimizde benzer ifadeler var. Ama eylem? Onu nasıl sağlayacağız?

Biz ne zaman UBUNTU yapacağız?