ANKARA
CHP, 2014’teki “büyük patlama”da partiyi iktidar yapacak “Tanrı parçacığını” arıyor!
Türkiye’nin gelecek on yılını tayin edecek 3 önemli seçim var:
Cumhurbaşkanı ilk kez halk tarafından seçilecek; 2014 bu anlamda “büyük patlama” yılı olacak. AKP Tayyip Erdoğan’la yüzde 50’yi aşmaya çalışırken, İstanbul başta yerel yönetimleri de elinde tutmaya çalışacak.
CHP ve Kılıçdaroğlu açısından da 2014 kader yılı.
2014’teki iki seçimde AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı durduramazlarsa 2015’teki genel seçimleri de peşinen kaybetmiş olacaklar.
Kemal Bey bu gerçeğin farkında.
CHP’nin 2014’te yapacağı patlama, “Tanrı parçacığını” bulmakla eşanlamlı.
Ankara Arena’da dün Kılıçdaroğlu’nu dinlerken CHP liderinin çok da uzun olmayan bir zaman diliminde bu “ateşlemeyi” nasıl yapacağını ölçmeye çalıştık. Kemal Bey’in hitabeti her kurultayda biraz daha gelişiyor. Konuşma metni de iyi hazırlanmıştı. “Demokrasi ve Değişim” adı altında “zamanın ruhunu” okumaktan söz etti.
Avcılıktan tarıma, sanayiden bilgi toplumuna geçişte insanın önemini, sosyal demokrasinin ilerlemeye, değişim ve gelişmeye verdiği değeri anlattı. “Sistemden beslenenlerin değişimden korktuklarını” söyledi.
Eğitime, entelektüel birikime, Çin ve Hindistan’ı örnek gösterdiği küreselleşmeye, bilim ve teknolojiye dayalı inovasyon ekonomisine değindi; “üretmeden tüketen” Türkiye’nin temel sorunu olarak işsizliği gösterdi.
CHP lideri rakamlar vererek hem ekonominin iyiye gitmediğini, sosyal barışın bozulduğunu, Kürt sorununun “terör” çıkmazında çözülemediğini anlatmaya çalıştı, hem de “Projesi yok” eleştirileri karşısında CHP’nin Türkiye’yi yönetmeye aday bir parti olduğunu ekran başındaki kitlelere yansıtmaya çalıştı.
Ecevit’in 1970’lerdeki, “Üreteceğiz ve hakça paylaşacağız” sloganını kullandı.
Geçmiş kurultaylardan farklı olarak bu kez “dışa dönük” mesajlar ağırlıklıydı.
Dış politika ve yargıya ise AKP’nin “yumuşak karnı” olarak hayli sert sözlerle yüklendi.
Silivri’yi “Toplama Kampı” olarak nitelendirdi ve orada adalet olmadığını söyledi.
Aydınları, gazetecileri “yürekli ve cesaretli” olmaya çağırdı.
Deniz Feneri davasında savcıların başına gelenlere tepki gösterdi.
Hükümetin Suriye ve Ortadoğu politikasında “egemen güçlerin taşeronu” olduğunu savundu.
Kürecik radarı nedeniyle Türkiye’nin İran ve Rusya’nın hedefi haline geldiğini söyledi.
CHP lideri Uludere’ye, “Başbakan’a yaptığı birlikte gitme çağrısı” bağlamında değindi. Salondan “Gidemez” sesleri yükseldi. Konuşmasında o bölümü daha uzun tutabilirdi. Yargı paketiyle serbest kalan “solcu gençlerin katilleri”nden ise söz etmedi.
Oysa kürsü önünde Denizler’in, Che’nin posterleri dolaştırılıyordu.
Kemal Bey de kurultaya “yoldaşlarım” diye sesleniyordu.
Sözlerini de Nazım’ın “Biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” dizeleriyle bitirdi.
CHP, Kemal Bey’le 2014’teki “büyük patlamayı” gerçekleştireceği umuduyla partiyi iktidara taşıyacak “Tanrı parçacığını” bulmanın peşinde. Bu sinerjiyi yaratacak kadro ve program için Kılıçdaroğlu’nun kurultaya sunacağı listeyi bekliyoruz.