Euroleague 2. haftası, ismi büyük maçların yer aldığı bir programa ev sahipliği yaptı. Ve ligin başı olmasına rağmen o ismi büyük maçlarda favori olan; Anadolu Efes, Fenerbahçe ve Real Madrid değil, onların rakipleri; CSKA, Panathinaikos ve Olympiakos kazandı. Euroleague’in rekabet kalitesi yönünden basketbolseverler için güzel bir durum. Zorlu Bayern deplasmanında kazanan Barcelona’nın işi ne denli ciddiye aldığını, Baskonia deplasmanında dominasyonunu sürdüren Milano’nun gücünü, iki Fransız; ASVEL ve Monaco ile iki Rus; Zenit ve Kazan’ın da hiç şakasının olmadığını bir kez daha gördüğümüz haftanın sürprizini ise Maccabi’yi Tel Aviv’de deviren Kızılyıldız yaptı. Bu genel görünüm özetinden sonra memleket topraklarına bir detay girelim.

Ben biraz yine sezon başı pembe gözlüklerimi takacağım. Efes’in CSKA önünde evinde, ligin ikinci maçında kaybetmesi değil, böyle bir maçta geriden gelip maçı son saniyeye taşıması önemli bana göre. Keza, Milutinov’un yokluğuna rağmen; başta Shengelia olmak üzere Lundberg, Voigtmann ve Clyburn gibi parçaları çok iyi çalışan bir gününde CSKA’yı ezip geçmeleri zaten beklenemezdi. Bunu, özellikle Efes’in alışkın olduğumuz sezon başı düşük form durumu üzerinden de söylüyorum. Kafa kafaya giden bir maçta Doğuş Balbay ve Moerman gibi ilk opsiyon olmayan isimlerin de katıldığı bir mücadeleyi aslında gayet iyi durumda olan Micic ve Larkin’in dahlinde son ana taşıdılar. Ergin Ataman’ın geçen hafta dikkat çektiğim; geçen yılın şampiyonluğu etkisinde kalma riskini de (sanki beni okumuş gibi) bu hafta arka arkaya birçok yerde “Geçen sezon geride kaldı” açıklamaları yaparak tekzip ettirmesiyle esasen şu anda Efes’te yakın vadede bir sorun görünmüyor. Diğer yandan da Real Madrid ve CSKA’ya karşı alınan mağlubiyetler, tam da kurtulunması gerektiğini düşündüğüm “şampiyon takım” imajı üzerinden negatif bir psikolojik etki yapar mı bilemem. Lakin sezon içinde ben yine de Efes’ten en az 1 yeni transfer bekliyorum.


Shengelia, Efes önündeki performansıyla haftanın MVP’si oldu

Gelelim Fenerbahçe’ye. Aslında yazının başlığı daha çok onları ilgilendiriyor. 2,9 saniye kala hakemlerin art arda verdiği faullerle Panathinaikos maçını kaybeden sarı lacivertlilerde camianın ilk hedefi tabi ki hakemler oldu. Sonraki hedefler ise; Barthel ve Melih, ondan sonra da oyun kurucu eksikliği ve oradan da Sasha Djordjevic. Bu eleştirilerin hepsinin haklılık payı var ama hiçbiri de ne tek başına mağlubiyeti açıklıyor ne de o kadar kritik sorunlar. Anlayabildiğim kadarıyla Sasha hoca, takımın kadro potansiyelini maksimize edecek varyasyonlu tercihleri oturtmaya çalışıyor. Henry – De Colo – Guduric/Shayok – Pierre/Polonara – Vesely/Booker ekseninde ikili – üçlü – dörtlü oyun ve varyasyonlar bunlar. Öyle ki aslında Fenerbahçe, kendisinden güçsüz olan Panathinaikos önünde maçı sürekli önde götürürken tam da oturmayan bu düzenin savunma problemleri yüzünden Pana’yı, maça hep ortak etti. Yoksa her şeyi bir kenara bırakıp salt bu Pana’dan 91 sayı yemiş olmak gerçeği bile ahlanıp vahlanmaya yeter. Yani Sasha Djordjevic, sanırım hepimize Sezen Aksu’nun bir şarkısındaki gibi “Zaman sadece, birazcık zaman” diyor. Elbette soru işareti çok ama yakın vadeli bir kriz de bu kadro için kapıyı çalmaz. Ama bu fikstürde sırası gelen 2 maçı da kazanmak önemli ve Pana maçı da kazanılmadığı için bir kayıptır.

Fenerbahçe’ye biraz daha zaman lazım. Ama biraz daha, çünkü çok vakit yok

İlk Çifte Maçlar Bu Hafta

Ve geldik Euroleague’in meşhur çift maç haftasına. Ligin 3. ve 4. Maçlarının oynanacağı bu haftada yukarıda da belirttiğim gibi Fenerbahçe’nin kazanmaya yakın olduğu Alba Berlin deplasmanı ve evinde oynayacağı Unics Kazan maçları var. Real – Barcelona – Olympiakos – CSKA fikstürü öncesinde mutlak galibiyet gerektiren maçlar. Ben olsam, bu 2 maça Final-Four ciddiyetinde hazırlanırdım. Efes ise önce ASVEL ile oynamaya Fransa’ya oradan da Milano için İtalya’ya geçecek. Geride kalan 2 maça baktığımızda oldukça zor deplasmanlar ve ne olursa olsun 4’te 0 gibi bir başlangıç, şu anki Efes’i bile bozar. Dolayısıyla onlar için de kritik ve zor maçlar. Haftanın adı büyük maçları ise; Çarşamba Barcelona - Olympiakos, Cuma günü de Real Madrid – Panathinaikos. Adı büyük diye bu maçları öne çıkardım yoksa Euroleague’de her maç artık çok özel. Yeni haftada görüşmek üzere.