Kocam ve oğlum bu sabah Cannes’a gittiler, orada bir fuara katılacaklar. İkisi ayrı saatlerde çıktı evden ikisini de kapıda uğurlamadım, oğlum bu durumu pek iplemedi ama kocamı üzgün gönderdim ancak neye kızgın olduğumu bilemeden gitti. Kızgınlığımı anlattım elbet ama anlamadı çünkü kelimelerimin karşılığı olan duygular onda henüz yok. Oğlumu kıskandığımı düşünüyor, onlarla gitmediğim için kızgın olduğumu. Zırvalık.

Her neyse böyle bir giriş yapmamın sebebi aynı gökyüzünün altında yaşarsınız hatta aynı rahimde döllenirsiniz, aynı çatının altında yaşar aşk çocuğumuz dediğiniz çocuğu büyütürsünüz ama aynı olaylar karşısında farklı şeyler algılarsınız.

Aynı gökyüzünün altında bir toprak parçasının üstünde normal bir insanın dayanamayacağı kanırtıcı olaylara şahitlik ediyoruz. Ama hepimiz farklı tepkiler veriyoruz.

Şu elektriklerin tüm ülkede kesildiği farklı zaman dilimlerinde geldiği hepimizin korkulu saatler yaşadığı farklı senaryolar ürettiği zamanda bir savcı öldürüldü. Önce dedikodusu yayıldı içimize elektrikler geldiğinde savcının kafasına silah dayanmış resimlerini gördük sosyal medyadan. Bu resmi yayımlayan internet hesaplarına derhal yargı kararıyla yasak getirildi. Oturup teker teker incelenmiş kişisel sosyal medya hesapları kapatıldı. Başbakan çıkıp bu kişisinin bir ailesi var çocuklar var dedi toplumdan hassasiyet istediğini açıkladı gayet hassas bir dille.

Dünden beri iki resim dolaşıyor medyada. Dün yaşlı bir adam evinin kapısının önünde kıvrılmış yatıyor. Bir genç kanlar içinde evin ortasında yatıyor görünüyor etrafında kadınlar ona yardım etmeye çalışıyor.

Bugün bir insan bedeni askeri aracın arkasına iple bağlanmış sokaklarda gezdiriliyor.

İlkokulda askerlerin, toprağın ülkenin vatandaşlarının dünyanın eşi benzeri olmayan bir türe ait olduğu öğretildi bize. Pek inanmazdık ama öğretmenler ve okuldan tırsardık itiraz etmez he derdik, dayak yememek için düzeni bozmamak için dersi geçmek için eyvallah dediğimiz bilgilerin arasına kattık.

Peki bugün hala başbakan çıkıp o askerin açığa alındığı hakkında bir açıklama yapmadı. Yapmayın vicdanınız kurusun paylaşmayın resmi demedi. Dünden beri şahit olduklarımızın yalan haber olduğu hakkında yalan da olsa bir açıklama duymadık.

Askerler delirdiyse bunu bilmek hakkımız.

Bir arkadaşımla senaryo yazıyordum, bana göre tuhaf biriydi. Alkolü seviyordu babasına kızgındı. Annesinin babası yüzünden psikolojik sorunları olduğunu düşünüyordu. Onu sevmiştim çünkü kendime yakın görmüştüm benim garip biriydi. Bana yarattığı karakterlerden birini anlatırken baba demişti devlettir, evin merkezindedir. Bu sözü sevmiştim o söylediği için herhalde kafama çakıldı.

Bizim evde parayı getiren evin tüm bok püsürüyle ilgilen kocam onu merkeze koyan önce toplumun yaptırım gücü bunu onaylayan ben. Kafası ne zaman bozulsa benim dediklerim olacak eve parayı getiren benim diyor. Bazen işime geldiğinden bazen kendimi ezik hissettiğimden tamam efendimiz diyorum öyle olsun.

Çok klasik ama toplumun içinden çıkan liderde toplumu temsil ediyor. Başımıza sardığımız belanın bir terminatör olacağını elbette hesap edemedik hepimiz. Şimdi tüm yaşadıklarımız karşısında herkes fikrini meşrebince söylüyor. Herkes psikolojik tarihinin kişiliğinin hastalıklarının yansımasını merkezine yansıtıyor.

Hata yaptım demek elbette erdemli işi. Çamura yatmak, gücün gölgesine sığınmak zavallık. Aynı göğün altında bu kadar zavallıyı barındırır mı bir toprak işte ona benim kafam basmıyor.

Güzel günlerde görüşelim efendim.