Başka insanlardan bizi farklı kılan acılarımız ve onları nasıl karşıladığımızdır. Kimi insan, içini yakan çaresizlikle hücrelerini değiştiren duyguların haritasını sanatına yansıtır. Kimi karakterine yansıtıp içinin karanlık yanında yaşamaya başlar. Kimi içinde ilahi bir denge kurup, kendi yolunda bilgeliğe doğru ilerler.

Acılarımız, sürüden bağımsız, kendine has hayatı karşılama şeklimizdir.

Quicksand adlı Netflix dizisinde, Sebastian henüz 18 yaşında lise sona giden bir genç. Annesi onları çok erken yaşta terk etmiş. Sevgilisi Maja’ya annesini anlatırken diyor ki, babama 10 yaşımdayken sormuştum, annemi nasıl bıraktın.

Babam dedi ki, ‘Biz çöplerimizi kendimiz atmayız. Bizim yerimize çöplerimizi başkaları atar’. Sözünü tamamladıktan aynı rahatlıkta sevgilisine dönüp, hiç etkilenmemiş gibi, aynen bana böyle dedi, demişti.

Sebastian’ın babası, görkemli yatlarında oğlunun kız arkadaşı ve ailesini yemeğe davet ettiğinde, onlara böbürlenerek içtikleri şampanyayı nasıl satın aldığının hikayesini anlatmış, oğlunun sevgilisini övdükten sonra kendi oğluna dönüp, onu küçümseyerek onun başarısızlıklarından bahsetmişti. Annen burada olsaydı düşünsene neler olurdu diye de, oğlunu iğneleyip oğlunun acısına fiyonk atmıştı.

Büyük oğlu ise Harward’ta okuyan gurur duyduğu diğer oğluydu.

Dizinin ilerleyen zamanlarında, Sebastian’nın hayatına katlanmak için aldığı uyuşturucular, yaptığı taşkınlıklar yüzünden ondan ayrılmak isteyen Maja, bunun bedelini, oğlanın intihar girişimiyle ödemişti.

Tatilini yarıda kesip koşarak hastaneye gelen Maja’yı oğlanın ailesinin yakın dostu bir süre sonra gelip ziyaret etmişti.

Kız ile konuşmuş, ona Sebastian’a iyi bakmasını söylemiş, hastaneye hiç uğramayan babası ve abisinin mazeretini iletmişti.

Baba oğul, Sebastian’ın durumunu öğrenmelerine rağmen seyahatlerini iptal etmemiş, birlikte ava gitmişlerdi.

Sorumluluk hissi fazla olan Maja artık sevgilisi olmayan ama duygularını iyi anladığı arkadaşını yalnız bırakmak istemediği için, onunla kalmayı kabul etmişti.

Bu dönemde daha çok hırçınlaşan Sebastian, kıza da kötü davranmaya başlamıştı.

Maja okulda çok başarılı bir öğrenci olmasına rağmen arkadaşını yalnız bırakmamak uğruna, onunla birlikte kalmaya başladı.

Çünkü oğlanın kendine zarar vermesinden, intihar etmesinden korkuyordu.

Kıza bu ilişkinin zarar verdiğini fark eden bir tek öğretmeni olmuş, ona “Sorumluluk sahibi olmanı taktir ediyorum ama bir yerde durman gerekiyor. Her şeyi sen çözemezsin” demişti.

Maja ve Sebastian zengin bir muhitte, ekonomik düzeyi toplumun normal standartlarının üzerinde olan ailelerin çocuklarıydı.

İlişkileri boyunca Maja’nın en yakın arkadaşı, anne ve babası, büyükbabası sevgilisini onayladıkları gibi, onunla birlikte yaptığı hiçbir şeyi sorgulamıyorlardı.

Maja annesinin kendisine doğru soruları sormamasından şikayetçiydi. Annesine durumu ifade ettiğinde kadın, kızının ne söylemek istediğini bile anlamamıştı.

Maja vicdanı ile aşkı arasında sıkışıp kalmıştı bu ilişki boyunca. Bir de etrafındaki insanların ona yaptıkları görünmez baskı vardı.

Anaokulundan beri arkadaşı olan Amanda sevgilisine iyi davranmasını, kızın onun da yanında olmasının oğlana iyi geldiğini söylüyordu.

Sebastian ona kızdığı için öfkesinden tecavüz ettiğinde hiç arkasına bakmadan yataktan kalkıp eşyalarını toplamıştı Maja.

Evine gitmek için kapının önüne geldiğinde, erkek arkadaşının babasıyla karşılaştı genç kız. Adam ona artık oğlundan umudu kestiğini ona yardım etmeyeceğini, birlikteliklerinin oğluna iyi geleceğini düşündüğünü ama yanıldığını, isterse onu eve bırakabileceğini, aklı varsa vakit kaybetmeden oğlunu terk etmesini söyledi.

İyi günler dedi adama Maja ve evine gitmekten vazgeçti.

Olayı çok sonra anlattığında ona neden bu cinsel şiddeti kimseye anlatmadığını ve onu terk etmediğini sorduklarında, çünkü o çok yalnızdı, dedi.

Maja ve Sebastian, babanın arkadaşlarıyla; oğlunun intihar teşebbüsünden sonra onun yanına bile uğramadan, evin bir köşesinde yaptıkları sohbete, şahitlik etmişlerdi yanlışlıkla.

Babası oğluyla alay ediyordu. Onu evden atacağım diyordu. Tıpkı annesi gibi işe yaramazın teki. Cinsel iştahı da annesine çekmiş.

Sebastian bu konuşmanın ve arkadaşlarının kahkahasının ardından merdivenlere oturmuş, donmuş yüzü acı kesmişken, Maja öfkeden kudurup, adama hakaretler yağdırmıştı.

Sebatian’ın öfkesi, okula götürdüğü silahla sınıf arkadaşlarını vurunca dinmişti.

İki silahla gitti okula ve arkadaşlarını kurşun yağmuruna tutarken sevgilisine bağırıyordu, hadi Maja vur beni, hadi ne duruyorsun.

Güzel günlerde görüşelim ve görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.