Yapay Zeka (YZ), görevleri otomatikleştirme, verimliliği artırma ve yeni iş fırsatlar sağlama becerisiyle teknoloji dünyasında büyük bir değişimin taşıyıcısı haline geldi. Tüm büyük devletler ve şirketlerin odak noktası son 6 aydır gündemden düşmeyen ChatGPT ve benzeri Üretken Yapay Zeka uygulamaları oldu. YZ’nin yükselişiyle birlikte, propaganda ve dezenformasyon için kullanılma potansiyeli konusunda da artan bir endişe var. 2016 ABD başkanlık seçimlerine Rusya'nın dezenformasyon yoluyla müdahalesinden bu yana YZ, propagandanın yayılmasını artırma potansiyeline sahip güçlü bir araç haline geldi.
Yapay zekanın bir alt kümesi olan Üretken YZ (Generative AI), içeriği özerk bir şekilde oluşturmak için makine öğrenimi algoritmalarından yararlanıyor. ChatGPT gibi bu algoritmalar, insan ifadesinin nüanslarını olağanüstü bir hassasiyetle kopyalayarak metin, resim ve hatta ses üretebiliyor. Üretken YZ uygulamaları dezenformasyon üretmek ve dağıtmak için çok güçlü bir araç. Bu teknoloji, kötü niyetli aktörlerin gerçek haber veya görüşlerden ayırt edilmesi zor olan ikna edici ve duygu yüklü içerikler oluşturmasına olanak tanıyor. Üretken YZ uygulamalarının en önemli özelliklerinden biri, dil modelleri olarak bilinen dil üretme yeteneği. Bu modeller, inançları etkilemek, çevrimiçi bilgi ortamlarını alt etmek ve kimlik avı e-postalarını kişiselleştirmek için minimum insan çabasıyla kullanılabiliyor. ChatGPT ve benzeri Üretken YZ araçları, saniyeler içinde istenilen amaca uygun orijinal metinler oluşturabiliyor.
Üretken AI destekli propaganda, demokratik süreç ve kamusal söylem için önemli bir tehdit. Propagandacılar duyguları manipüle etmek ve korku ya da öfke uyandırmak için tasarlanmış içerikler oluşturarak kişilere ve kurumlara olan güveni baltalayabilir, toplulukları kutuplaştırabilir ve kamuoyunu manipüle edebilir. Bu taktikler hem devlet destekli aktörler hem de aşırılık yanlısı gruplar tarafından kullanılıyor ve gerçek bilgilerin yanlışlardan ayırt edilmesini zorlaştırıyor. Ayrıca, yapay zeka algoritmaları tarafından üretilen içeriğin büyük hacmi, geleneksel doğrulama yöntemlerini alt ederek propagandanın hızla yayılmasını sağlayabiliyor. Bu yanlış bilgiseli, siyasi alanın çok ötesine ulaşan sonuçlar üretebilir; halkın nesnel gerçeğe olan inancını aşındırabilir. Üstelik YZ tarafından üretilen propaganda tehlikesi sadece sosyal medyayla sınırlı değil. YZ ayrıca, vatandaşlardan bilgi ve görüş toplayan e-devlet uygulamaları gibi, halktan veri toplayan sistemleri kötüye kullanmak için de kullanılabilir. Devlet kurumlarının YZ tarafından üretilen metinlere karşı duyarlılıklarını test etmeleri ve gerekirse savunmalarını güçlendirmek için adımlar atmaları bir zorunluluk.
Yapay zekanın, bilimsel araştırmaların daha hızlı yapılmasını sağlamak, strateji oyunlarında insan oyuncuları yenmek ve çevrimiçi asistanlar oluşturmak için kullanılmasıyla birlikte, dil modellerindeki YZ araştırmasının ilerlemesi çok hızlı oldu. Toplumların bu teknolojinin yıkıcı etkilerine karşı hazırlanmak için pek zamanı olmadı. ABD ve AB ülkeleri vakit kaybetmeden toplumda YZ’ye yönelik bir farkındalık oluşturmak, vatandaşlarını bu teknolojinin olumlu ve olumsuz yönleri konusunda bilgilendirmek için çevrimiçi eğitimler düzenlediler; ana sınıflarına kadar müfredatlarına YZ ile ilgili eğitimler koydular. Vatandaşlarını hem YZ ile birlikte çalışmalarını hem de YZ’nin potansiyel tehlikelerine karşı uyanık olmalarını sağlamak için büyük ölçekli farkındalık kampanyaları düzenlediler. Örneğin Finlandiya, çevrimiçi eğitimlerle vatandaşlarının %90’ını yapay zeka konusunda bilinçlendirmeyi başardı. Bununla birlikte ülkemizde bu konuda herhangi bir adım atıldığını sanmıyorum. En azından medyaya böyle bir bilgi yansımadı.
Üretken YZ araçları daha yaygınlaştıkça, propagandacıların onu dezenformasyon yaymak için kullanması kaçınılmaz bir süreç. Bunun önüne geçmenin tek yolu, hükümetlerin, işletmelerin ve sivil toplum kuruluşlarının YZ tarafından üretilen metnin kullanımına yönelik normlar ve politikalar oluşturması. Belirli bir metin parçasının kaynağını ve bunun YZ tarafından oluşturulup oluşturulmadığını belirlemeye yönelik teknikler geliştirmesi. Dil modelleri propagandayı kişiselleştirebilir, onu belirli gruplara uyarlayabilir ve hatta hedefleri bireysel olarak etkileyebilir. YZ destekli sohbet robotları ile propagandacılar, hedeflerinin endişelerini ve karşı argümanlarını doğrudan ele alarak ikna etme şanslarını artırabilir. Dil modelleri daha ikna edici ve daha ucuz hale geldikçe, bu tarz kampanyalar YZ yardımı ile daha sık ve yaygın uygulanabilir hale gelecektir.
YZ tarafından üretilen propagandanın olumsuz etkilerini önlemek için toplumun proaktif bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Hükümetler, şirketler ve sivil toplumun dil modellerine erişimi kontrol etmek için birlikte çalışması, kullanıcıların YZ tarafından oluşturulan içeriği tanımlayabilmesi ve sosyal medya ve internet kullanıcıları arasında dayanıklılık oluşturması gerekiyor. Ek olarak, YZ’nin kendisi de propagandaya karşı savunma yapmak için kullanılabilir, dil modelleri daha yetenekli hale gelir ve kullanıcıların bilgiyi bağlamsallaştırmasına ve anlamlandırmasına yardımcı olur. YZ. örtülü propaganda kampanyalarının erişimini sınırlamakta ve sahte sosyal medya hesaplarının ve sahte haber sitelerinin ortaya çıkarılmasında da olumlu rol oynayabilir.
YZ dil modellerinin yükselişi, bu modellere erişimi kimin kontrol etmesi gerektiği, kimi riske attığı ve YZ ile insan diyaloğunu taklit etmenin istenip istenmediği hakkında daha geniş bir tartışma gerektiriyor. YZ dijital ortamı yeniden şekillendirmeye devam ederken, bu güçlü teknolojinin olası kötüye kullanımına karşı tetikte olmak çok önemli. YZ tarafından üretilen propaganda, toplum için önemli bir tehdit oluştururken, teknolojik gelişmeler, yapay zeka politikalarının uygulaması ve halkın hızla eğitilerek, YZ’nin olumsuz etkisini hafifletmeye yardımcı olabilir. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve eleştirel düşünme kültürünü teşvik ederek, bilgi ekosisteminin bütünlüğünü korurken Üretken YZ’nin faydalarından yararlanabiliriz. Üretken YZ uygulamaları, hükümetler, işletmeler, sivil toplum ve kamuoyu, bu modellerin nasıl tasarlanıp kullanıldığı ve oluşturdukları potansiyel risklerin nasıl yönetileceği konusunda mutlaka söz sahibi olmalıdır. Bu sadece bir teknoloji, siyaset, ekonomi konusu değil, insan hakları konusudur.