Dünyanın en zengin insanlarından biri olan Elon Musk’ın 2022 yılının Ekim ayında Twitter’ı satın almasıyla birlikte ABD ve Dünya gündeminde tartışmalar bitmiyor. Twitter sadece dünyanın en popüler sosyal medya platformlarından biri değil, aynı zamanda siyaset ve ekonomi gündemini en çok etkileyen medya olma özelliği taşıyor.
Musk Twitter’ı satın alır almaz vakit kaybetmeden bir takım radikal kararlar almaya başladı. Başta Trump olmak üzere 6 Ocak 2022 ABD Kongre Binası saldırısından sonra hesapları askıya alınan yüzlerce cumhuriyetçi kullanıcının yasaklı hesaplarını tekrar aktive etti. Twitter tarafından filtrelenen birçok içeriği, örneğin aşı karşıtı sahte haberleri “ifade özgürlüğü” adına serbest bıraktı.
Ancak Musk asıl bombayı Aralık ayında patlattı ve Twitter’ın bazı gizli yazışmalarını ve belgelerini “şeffaflık politikası” doğrultusunda, bir takım gazeteciler vasıtasıyla ifşa etmeye başladı. Şu ana kadar 10 farklı ifşa dosyası kamuoyu ile paylaşıldı. İlk dosya ABD Yerel Seçimleri yapılmadan hemen önce Başkan Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın laptopundan çıkan bilgiler ile ilgiliydi. Bu bilgiler, Hunter'ın Ukrayna'da gizli iş anlaşmaları yaptığını gösteriyordu. Seçimi etkileyeceği düşünülen skandal üzerine Twitter bu olay ile ilgili tweetleri kısıtladı. İfşa edilen Twitter Dosyaları, Biden'ın talebi üzerine kaldırılması için işaretlenen tweetlerin Twitter tarafından nasıl ele alındığına dair yazışmaları içeriyordu. Bu dosyalar Twitter’ın bir siyasi parti lehine sansür uyguladığını üstelik bunu yaparken de FBI ile koordineli çalıştığını ortaya koydu.
Ardı ardına yayınlanan belgelerde, Twitter'ın bazı hesapların görünürlüğünü azaltmak için yaptığı çalışmalar, Trump’ın ve önde gelen bazı muhafazakarların Twitter hesaplarının askıya alındığı dönemde yapılan yazışmalar, Twitter’ın Pentagon, CIA ve FBI’ın bazı taleplerini yerine getirmek için yaptığı çalışmalar yer alıyor. Dosyaların çoğu, e-postalar ve Slack sohbetlerinde Twitter’ın üst düzey yöneticileri arasında yapılan yazışmalardan oluşuyor.
Twitter Dosyaları ABD’de özellikle Cumhuriyetçi Parti taraftarları tarafından öfkeyle karşılandı. “Tarafsız” olması beklenen platformun açıkça bir siyasi partiyi desteklediği ve kendilerine sansür uyguladığını iddia ettiler. Ancak Elon Musk’ın “ifade özgürlüğü” ve “ şeffaflık politikası” adına yaptığı ifşalar ve sonrasında bu konuda attığı tweetler, ABD’de Demokrat Parti taraftarlarını da kızdırdı. Twitter’ın kısıtlamalarının ve filtrelerinin sadece cumhuriyetçilere ve/veya sağcılara karşı değil demokratlara ve/veya sol eğitimli kullanıcılara karşı da yapıldığını, ancak Musk’ın bilinçli olarak bu kısıtlamaların sadece belirli bir gruba karşı yapılmış algısı oluşturduğunu iddia ettiler. Birçok teknoloji muhabiri, sosyal medya uzmanı ve eski Twitter çalışanı, Musk'ın iddialarının abartılı olduğunu söyledi, çünkü şimdiye kadar paylaşılan belgeler, bir sosyal ağın sansür mekanizmalarının karmaşıklığı hakkında zaten bilinenleri büyük ölçüde destekliyordu.
Gerçekten de bir sosyal medya platformunun ABD’de ve Dünya’da tüm siyasi fikirlere karşı aynı mesafede durması, sahte bilgi ile gerçeği mükemmel bir şekilde ayırması (ki kimine göre yanlış olan bilgiler kimilerine göre doğru kabul ediliyor), platformun kurallarını herkes için aynı kararlılıkta uygulaması, kısaca bir “kamusal alan” gibi davranması mümkün değil. Twitter ve benzer sosyal medya platformlarının sahipleri kâr amacı güden, devletlerle iyi ilişkiler kurmayı hedefleyen özel şirketler ve bunlardan hakikat bakanlığı yapmalarını beklemek saflık olur. Dolayısıyla ortaya çıkan belgeler bir skandal değil, zaten tüm sosyal medya platformları tarafından her an uygulanan kurallar (ki kural bu bilgi yoğunluğu içinde çoğu zaman yanlış da uygulanabilir) ve zengin olduğu için her konuda her şeyi bildiğini sanan sığ görüşlü bir Amerikalının çıkardığı büyük şamata.
Ancak şu var ki; bu ifşalarla, aslında bu alanda çalışan birçok insanın bildiği bazı gerçekler, inkar edilemez bir şekilde su yüzüne çıktı.
Birincisi, evet her sosyal medya platformunun belirli kural ve ilkeleri var ancak bunlar şirketlerin üst düzey personeli tarafından her zaman konjonktüre göre değiştirilebilir, esnetilebilir ve farklı uygulanabilir. Sosyal medya platformları birer şirkettir. Yöneticiler şirketin çıkarına göre “yasalara uygun” biçimde hareket eder, etik kurallara, insan haklarına vs. göre değil. Örneğin ABD anayasası ve demokratik ülkelerdeki anayasalar, vatandaşları hükümetin ifade özgürlüğünü ihlal etmesinden koruyor, Twitter gibi özel şirketleri bağlamıyor.
İkincisi sosyal medya platformlarının tarafsızlığı bir yalandır. Her ülkede farklı siyasi pozisyonlar alabilirler. Örneğin ABD’de solcular lehine, Hindistan’da sağcılar lehine, Türkiye’de hükümet lehine, Rusya’da muhalefet lehine davranabilirler. Bu ilişkiler büyük oranda o ülkedeki ticari faaliyetleri ve ABD’nin o ülkeyle olan ilişkilerine göre şekillenir ve zaman içinde değişiklik gösterebilir. Örneğin Twitter, ABD’de Occupy Wall Street olaylarında birçok muhalif aktivistin hesaplarını kapatmıştı. O insanların hiçbiri muhafazakar değildi.
Üçüncüsü sosyal medya platformları özellikle güvenlik alanında hükümet kurumları ile işbirliği içinde çalışır. Örneğin Twitter Dosyaları, Twitter yetkililerinin hem Hunter Biden olayında hem de ABD’nin Suriye’deki askeri harekatı ile ilgili olarak FBI ile bir zorlama olmadan yakın çalıştığını; Twitter'ın Amerikan dış politikasını ve askeri çıkarlarını desteklemek için ABD destekli sahte hesaplara izin verdiğini ve Pentagon’un istediği hesapları yasakladığını ortaya çıkardı.
Dördüncüsü, bu platformlarla ilgili olarak her kim “ifade özgürlüğü” “şeffaflık” vb. kavramlarla “erdem sinyali” veriyorsa samimi değildir. Nitekim Musk’ın Twitter’ı Trump’a ve ABD’deki sağcılara özgürlük verirken, diğer ülkelerde birçok farklı fikirde kullanıcıyı, muhalif oluşumu, aktivisti, politikacıyı kısıtlamaya devam ediyor.
Musk da ifade özgürlüğü adına tüm yasaklı hesapları serbest bırakmayacağını zaten ifade ediyor. Hatta komplo teorisyeni Alex Jones’un hesabının asla açılmayacağını söyleyerek bir sınır çiziyor: "Çocukların ölümünü kazanç, siyaset veya şöhret için kullanan hiç kimseye merhamet etmem." Jones, Connecticut, Newtown'da 20 çocuk ve altı yetişkinin öldürüldüğü 2012 Sandy Hook ilkokulu saldırısının, silah sahipliğine verilen desteği aşındırmak için sahnelenen bir aldatmaca olduğu hakkında bir tweet atmış ardından yasaklanmıştı. Olayın ne olduğundan bağımsız olarak asıl dikkat çekici olan Musk’ın ifadeleri: İzin vermem, affetmen, serbest bırakmam, merhamet etmem…
Görülüyor ki, ABD’de ifade özgürlüğünün sınırlarını artık Elon Musk çiziyor.