Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES), Şişli Belediyesi’nin desteğiyle, “Bir Arada Yaşamanın ve Barışın imkanlarını Aramak: ORTODOĞU KONFERANSI” adıyla bir etkinlik düzenledi.

15-17 Aralık 2017 tarihlerin, yabancı ve yerli konuşmacıların sundukları bildirilerle gerçekleştirildi. Açılışta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, İyi Parti temsilcisi Nuri Okuyan birer konuşma yaptılar.

Bir arada yaşamanın ve barışın olanaklarını aramak, Orta Doğu’nun ekmek, su ölçüsünde gereksinimi olan bir konu. Bu etkinliğin, bu konuda çok önemli bir adım olduğu açık. Gelecekte yapılacak çalışmaların önemli adımlarından biri olduğunu düşünüyoruz.

Orta Doğu ülkelerinin işbirliği yaparak, bölgenin sorunlarını çözme konusunda çok önemli bir çalışmaydı.

Orta Doğu etnik ve mezhep ayrımı ateşinin hiç sönmediği yeryüzü parçası. Bölge dünyanın en sancılı bölgesi. Uygarlığın beşiği olarak gösterilen bu bölgenin, dünyanın en sancılı, çalkantılı bölgesi olması düşündürücü, üzüntü verici.

Orta Doğu en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor. Kendi sorunlarını aşamıyor. Küreselleşmeyi kapısına gelinceye dek anlayamadı. Henüz gerçek boyutlarıyla algılamış değil. Çağdaşlaşmayı, yenileşmeyi kapsama alanına alamadı. Bölgede yaşanan Sosyalist deneyler, devletin nasıl daha güçlü, etkili olacağı düşüncesinden ileriye geçemedi. Devlet ekonomileri bölge halkının kalkınmasını sağlayamadı. Uygulanan baskıcı yönetim, demokratikleşmenin önünü tıkadı.

Eğitim eksikliği bölgenin ortak paydası. Bu eksiklik giderilmeden, dinsel bilgilerin yerini bilimsel bilgiler almadan Orta Doğu karanlığından kurtulma olanağı yok.

Orta Doğu’da sorunların çözümlenebilmesi, burada yaşayan halkların, ülkelerin el ele vererek çözüm üretmelerine bağlı. Oluşturulacak ortak akılla çözüm yolu bulmaktan başka seçenek yok. Dışarıdan hiçbir ülke, hiçbir güç bu sorunu çözemez. Çözmek de istemez. Yapılan 3 günlük konferans, Orta Doğu’da yapılacak işbirliği için önemli bir basamak niteliğinde. Atılan bu adımla, akılcı çözümler üretilerek ilerlenmesi gerekmekte.

Orta Doğu sorununu, din ve bayrak yüklerini arkada bırakan gençler çözecek.

Orta Doğu’da kutuplaşma en büyük sorun. Mezhepçilik, demokratik yönetim sistemlerinin kurulamamış olması tüm gelişmeleri gölgelemekte.

Etnik, mezhepsel fay hatlarında siyaset yapma, bu hatlar üzerinden yönetme çabaları, bölge ülkelerini gerçekte “yönetememe” olgusuyla karşı karşıya getirmekte. Özellikle şiddet içeren dinci algıların gözden geçirilmesi kaçınılmaz.

Bu olumsuzluk bölgede, “olağan olmayan” olguları “olağan” duruma getirmekte. Böylece yapılması gerekenler yapılamamakta, yapılmaması gerekenler tavan yapmaktadır.

Bir arada yaşamak için farklılıklar arasında güçler dengesi kurulmalı. Dinsel, mezhepsel, ırksal farklılıkları, “insan ortak noktası”nda buluşturmak en akılcı çözüm yolu. Nefret üzerinden üretilen söylemlerle, yaratılan kutuplaşmalarla olumlu sonuca ulaşılamaz. Binlerce yıldır yapıldığı gibi farklılıkları kaşıyıp tırmandırmanın hiçbir yararı yok. Bu tür çabaların barış, iyilik, insan hak ve özgürlükleri getirmediğini Orta Doğu ülkelerinin halkları yaşayarak görmüştür.

Dünya ülkeleri arasında yer edinebilmek için “tüketen toplum” olmaktan çıkıp, “üreten toplum” konumuna gelinmesi gerekmekte. Bunun yolu, bilim ve teknolojiyi geliştirmekten geçmekte. Orta Doğu ülkelerinin en önemli sorunlarında biri de bu. Bu kısır döngüden kurtulmak için sık sık bir araya gelerek, ufuk açıcı, birleştirici, geliştirici çalışmalar yapılması gerektiği ortada.