Nokta dergisinde eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen “günlükleri” yayımlanan derginin eski Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, Ergenekon davasında tanık olarak dinlendi.
Alper Görmüş’ün anlattıkları kadar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın söyledikleri de çarpıcıydı.
Taraf’ın verdiği habere göre Mahkeme Başkanı Hüsnü Çalmuk, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’dan ele geçirilen belgeler arasında bulunan “Özden Örnek’e ait” başlıklı dokümanları Alper Görmüş’e gösteriyor. Görmüş, belgedeki günlük notlarıyla kendisinin yayımladığı “Darbe Günlükleri”nin bire bir aynı olduğunu söylüyor. Çalmuk, dosyanın şifreli olduğunu ve uzun süre açılamadığını belirterek, daha sonra şifrenin “Kedi” olduğunun tespit edildiğini belirtiyor.
Mahkemenin seyri açısından bu bilgiler önemli.
Alper Görmüş de Günlükler’de geçen 3 Aralık 2003 tarihli toplantının önemini anlatıyor:
“O toplantıda Özkök, ‘Ne yapalım’ diye herkesten görüş alıyor. Hepsi de müdahale yönünde görüş bildiriyor. Ama Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ‘hükümeti demokratik yollardan uyarmaya devam edeceğiz’ diyor. Eğer 3 Aralık 2003’te yapılan toplantıda Hilmi Özkök de müdahale yönünde bir görüşe sahip olsaydı, darbe gerçekleşirdi.”
2003-2004’teki “darbe planlamaları”nda dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün tutumu kuşkusuz “önleyici” olmuştur.
Gerçek şudur ki; Özkök isteseydi de darbe olmazdı.
Olamazdı!
Çünkü “darbe teşebbüsleri”nin atıl kalmasında iç siyasi etkenlerin yanı sıra, dış gelişmeler de rol oynamıştır.
AKP tek başına iktidardı.
28 Şubat “postmodern” darbe sürecindeki gibi hükümeti, koalisyon ortağı üzerinden çözmek olası değildi.
Doğrudan müdahalenin şartları ise yoktu.
Özkök’ün, komutanların “darbe” düşüncesini tartışmaya açtığı 3 Aralık 2003, ABD’nin Irak işgalini “kuzey cephesi”yle Türkiye üzerinden gerçekleştirme planının TBMM tarafından önlendiği tarihten altı ay sonradır. Dönemin askeri kadroları 1 Mart tezkeresinin reddiyle gözden düşmüşlerdir.
AKP iktidarı da Beyaz Saray nezdinde sarsıntı geçirmiştir ancak Pentagon’un tepkisi Genelkurmay’a yönelmiştir.
12 Eylül’de olduğu gibi açık bir darbeye ABD desteği gündemden kalkmıştır.
“Çuval hadisesi” tezkerenin rövanşıdır.
Buna karşılık Türkiye’nin Batı’daki imajı değişmiş, “ABD’nin Truva atı” olarak görülen ülke gitmiş, AB ile tam üyelik müzakerelerinin önü açılmıştır.
Küresel rüzgarların ekonomiye olumlu yansımasıyla darbe koşulları tümüyle kalkmıştır.
İstanbul Birinci Ordu’daki “Balyoz” hazırlığının işlemez hale gelmesi de aynı tarihlere rastlıyor.
“Kedi” şifresiyle çözülen dosyanın Nokta’nın Özden Örnek’e ait olduğunu öne sürdüğü “Darbe Günlükleri”yle bire bir aynı olması dava sonucu hakkında şimdiden bir fikir vermektedir.