Avrupa basketbolunun vitrin ligi Euroleage’de ilk çift maç haftası öyle sert geçti ki, geride yazının başlığındaki karışık duygu durumunu bıraktı. Memleket ekipleri; Efes ve Fenerbahçe’nin başına gelenler ve ortaya koyduklarını, hemen tüm takımlar için de; fikstür ve sezon başı koşullarına göre mi, sahada izlediğimize göre mi yoksa skorlara göre mi değerlendirelim şaşırdık. Benim yaklaşımım, değerlendirmeyi yaparken tüm bu faktörleri de aynı anda düşünmenin gerekliliği üzerine. Keza, zaman geçtikçe sezon başıymış, fikstürmüş, sahadaki oyunmuş konularının sırayla önemi yitecek ve kazanmaktan başka bir değer kalmayacak. O halde kutumuzu açalım bakalım; bizimkilere neler olmuş, hangi takımlar öne çıkmış, kimler alarm vermiş?

Efes’ten 4’te 0’lık Başlangıç, Kriz Kapıda mı?

Geçen yazımda 4’te 0 ile yapılacak bir başlangıcın Efes’te dahi olsa sıkıntı yaratabileceğini söylemiştim ve korktuğum başıma geldi. Önce önde götürdükleri ASVEL maçını son bölümde kaybettiler, sonra da yine iyi başladıkları Milano maçında da yine son bölümde tutunamadılar. Efes’te Simon’un yokluğunun hücum opsiyonlarında büyük bir sorun yarattığını 2 hafta evvel Ergin Ataman söylemişti ama her ne kadar Efes oyununun “üst aklı” olsa da “Simon’suzluğun” bu denli bu takımı paralize etmesini kabullenmek zor. Savunmada Sertaç’ın yerine gelen Petrusev’in henüz o boşluğu (Efes oyunu için) yeteri derecede kapatamayışı ve hücumda Simon’un yokluğunda tamamen Larkin ve Micic’in bireysel becerisine kalmış olmak, ana meseleler gibi duruyor. Ataman’ın Milano maçı sonrası savruk şutlarını eleştirdiği Micic ve yine ona benzer performans sergileyen Larkin’e çok bağımlı hale gelen takımın bu durumunun taktiksel çözümleri, kadroyu koruma psikolojisiyle yeni sezona hazırlanan Ergin Ataman’ın sorumluluğunda. Geride kalan 4 maçın tamamı zor maçlardı ve Real Madrid maçı hariç Efes, hepsinde de kazanabilirdi. Bu nedenle hala çok büyük sorun var demek zor ancak kazanmak, takımın hücum opsiyonlarını paylaşmak ve çember savunması sürekliliği de çözülmesi gereken problemler. Geride kalan 4 mağlubiyetin Efes’e verdiği bir başka mesaj da geçen sezon şampiyon olan ve ondan önceki sezon fırtına gibi esen bu takımın işinin bu sezon daha da zor, rakiplerinin daha da çetin olduğu. Yoksa her ne olursa olsun Efes, Play-Off iddiasını sürdürür ama soru, hedefin bu kadar mı olduğu.
Ergin Hoca’nın çözmesi gereken problemler var

Fenerbahçe Bir Kara Bir Aydınlık mı Yoksa Konu Bu Değil mi?

Birçokları tarafından ligin en zayıf takımı olarak kabul edilen Alba Berlin’i bir de üstüne pivotlarının tamamı sakatken yakalayan Fenerbahçe Beko, rotasyon ve konsantrasyon dağınıklığıyla sahadan mağlup ayrıldı. Maç sonrası Alba koçu Israel Gonzalez, “Maçı oyuncularımın yüreğiyle kazandık.” dedi. Alba Berlin, geride kalan 2 sezonda da hep böyleydi. Ancak Fenerbahçe’nin de kafa karışıklığı süreci için artık fazla zamanı kalmadı. Her halükarda kazanılması gereken bir maçta koç Djordjevic’in “İkinci yarıyı açıklayamıyorum.” demesi de tam da Gonzalez’in açıklamasının tersiydi. Devamında İstanbul’da Unics Kazan maçında 80-41’lik bir skorla tarihi farka imza atmaları, elbette çok olumlu ve bir reaksiyon olarak düşünülebilir. Ama ne Alba mağlubiyetinde karalar bağlamak ne de Kazan galibiyetinde havalara uçmak gerek. Bu takımın koşması, nasıl ritim yakaladığını bilmesi ve herkesin sorumluluk alması şart. Bu söylediğim oyuncu tarafı. Koç tarafında ise artık Polonara’nın bu yeni takımdaki rolü ile De Colo-Henry ekseninde oyun kurucu yönetimi ve kadro çeşitliliğinden maçın sekanslarında nasıl oyunlar oynanacağı netleşmeli. Tabi buna bir de Guduric’in forma gireceği zamanın gelmesini de ekleyebiliriz. Sonuç olarak Fenerbahçe şu anda Euroleague’in en geniş ve kalburüstü kadrolarından biri ve önümüzdeki zorlu 4 maçlık periyotta en az 2 galibiyet alınması beklentisi olmalı. Zaman ilerledikçe bahanelerin de gücü azalıyor.


Polonara, bu takımın öznesi haline gelmeli

Olympiakos Döndü, Barça ve Milan Çok Ciddi

Sezon öncesinde şüpheli yaklaştığım ama ilk maç sonrası dikkat çektiğim Olympiakos’a artık yeniden zirve hattına hoş geldin denilebilir. Barcelona deplasmanında uzatmalarda 1 sayı farkla kaybettikleri maç ve onun dönüşünde kendi sahalarında Zalgiris’i devirdikleri mücadele gösterdi ki taşlar yerine oturmuş ve karakter kazanılmış durumda. Eski tip point guardlardan olan Sloukas da Spanoulis sonrası enfes bir liderlik yapıyor. Sezona 4’te 4 ile başlayan Barcelona ve Milano’nun da kadro kalitesinin ötesinde coaching tarafında da geçen sezona göre ileride olduğu aşikar. Bir başka dikkat çeken takım ise Kızılyıldız. Fenerbahçe deplasmanında kök söktüren ve sonra Maccabi deplasmanında kazanan Sırbistan ekibi, Moskova’da CSKA önünde galibiyete çok yaklaştı. Aaron White’ın da katılımıyla bu sezonun play-off zorlayacak takımlarından biri olacakları çok belli. Sakat Napier’in dönüşü ile Zenit’in de yine geçen sezon gibi çok ciddi bir play-off takımı olacağını görebiliyoruz.

CSKA’nın KaraTalihi ve Direnenler

Haftanın öne çıkan bir başka konusu ise CSKA’nın Milutinov’dan sonra son 2 haftanın MVP’si Shengelia’yı da kaybetmesi oldu. Kenneth Faried ile Milutinov’a alternatif bulan CSKA, 3 ay oynamayacak olan Shengelia’nın yokluğuna da bir çözüm arayabilir. Ancak Itoudis’in öğrencileri, yine de ayakta kalmayı ve kazanmayı iyi biliyor. 4’te 0 çeken bir başka takım olan Bayern Münih, Schiller’ı gönderip eski koçlarından Zdovc’u almasına karşın yetersiz kadrosuyla soru işareti olan Zalgiris, şüpheli performansına karşın ASVEL deplasmanında Nunnaly’nin 25 sayısının da katkısıyla kazanarak 4’te 2 ile ben buradayım diyen Maccabi ve bir an evvel yeni guardı Yogi Ferrell’ın devreye girmesi beklenen bildik Panathinaikos. Euroleague bu sezon, geçen yıldan da heyecan verici hikayeler yazacak.


CSKA’da Milutinov’dan sonra Shengelia da sakatlandı

Gelecek Haftanın Öne Çıkanları

Bu hafta Fenerbahçe Beko, sezonun ilk “challenge” maçına Real Madrid deplasmanında çıkacak. Djordjevic, bu maç için “Hayatımızın en önemli maçı” demiş. Ben bunu geride kalan 2 maç için demiştim ama o da olur, yeter ki artık odaklanma sorunu olmasın. Efes ise evinde Uncis Kazan’ı konuk edecek. Fenerbahçe’den yedikleri 39 sayı fark yanıltmasın, gayet kaliteli bir takım Unics ama zorlu bir maç trafiğinden çıkan Efes için bir soluklanma ve moral maçı olmaya yakın. Haftanın kaçırılmaması gereken maçı da Cuma 20.00’de başlayacak CSKA - Olympiakos kapışması. Zalgiris – Bayern ve sezona benzer tarzda girişler yapan Maccabi ile Panathinaikos mücadeleleri de kavşak maçları olarak dikkat çekiyor. Cuma gecesinin sonunda oynanacak Baskonia – Monaco ve Barcelona – Zenit maçları da mücadele ve tempo dolu basketbol ziyafetleri vaat ediyor. Önümüzdeki hafta, duygu durumu daha net olabilmek dileğiyle, sevgiyle kalın.