Kaybedecek bir şeyi olmayanın cesur olduğu söylenir, oysa sahip olduğu her şeyini kaybedenin ise gözü kara olur.

Herakles, Zeus’un ölümlü bir kadından oğludur. Zeus hem meşru olmayan bu oğlunun sonsuz öne kavuşmasını ister hem de başka kadınlardan olan çocuklarından nefret eden karısı Hera’yı da memnun etmek ister. Hera daha sekiz aylıkken Herakles’in öldürmeleri için iki zehirli yılan gönderir, ancak Herakles bebek haliyle bile kolaylıkla bunların üstesinden gelir. Yetişkinliğe erişirken ünlü bir canavarı öldürüp ödül olarak bir prensesle evlenir, sonrasında üç çocuğu olur.

Hera Herakles’in peşini bırakmaz, bir çıldırma-delilik nöbeti geçirtir ve bu nöbet esnasında üç çocuğunu ve karısını katleder. Herakles’in sonsuz ıstırabı da bu vesileyle başlamış olur.

Kaybedecek bir şeyi olmayan, cesurdur; her şeyini kaybeden ise, gözü karadır. Sevdiği karısını katleden bir koca, gözü gibi korumaya çalıştığı yavrularını katleden bir baba.

Herakles deliliği geçene kadar toplumdan kaçar.

Kâhin’in öğüdüne başvurur.

Kâhin, Herakles’e Kral Eurystheus’un emrettiği görevleri (ünlü on iki görev) yaparak tanrıların isteğine boyun eğmesini, ancak o zaman ölümsüz olabileceğini söyler. Ve böylece Herakles’in ünlü kahramanlık öyküleri başlamış olur.

Ancak Herakles’in ünlü kahramanlıkları değil ıstırabı beni derinden etkiler.

Herakles ün peşinde değildir, ölümsüz olmak da değildir derdi. Oyalanmak ister belki ve belki de unutmak. Çektiği acı ne de olsa büyüktür, kimseninkine benzemez.

Hera bu görevleri ona yükleterek muhtemelen ölümünün düşünü kurmuştur. Ancak her şeyini kaybeden biri cesurdan da daha cesurdur, kalbinin derinliklerinde ölümsüzlüğü değil ölümü arzular. Ve önüne çıkan her düşmana gözü kara saldırır.

Sonuç olarak Kudretli Zeus’un ruhu yaralı oğlu, ona verilen tüm zorlu görevlerin üstesinden gelmeyi başarır.

Bu arada yeniden evlenmiştir. Ünü yeri ve göğü kaplamıştır. Son görevinin dönüşünde kıskanç karısı düşmanının öğüdüne uyar, zira bu verdiği gömleği giydikten sonra kocasının gözü ondan başkasını görmeyecektir. Oysa gömlek zehirlidir, Herakles’in fiziksel acısı dayanılamayacak kadar fazladır. Ölmek için odunlardan bir sunak hazırlar ve üstüne uzanır. İşte bu varılan son noktadır, Herakles ölümsüzlüğü değil ölmeyi seçer.

Ancak ilk kıvılcımda Baba Zeus şimşeklerini yollar, oğlunu Olympos’a, ölümsüzlerin arasına gönderir.

İnsanlar için Herakles bir kahraman olabilir, zira başardığı her görevde onlara bir ders vardır, fakat onun için trajedidir. Aslına bakarsanız ölümsüzler arasına katılan Herakles, karısını katleden koca, çocuklarını katleden baba olarak da acısını sonsuzlaştırır.

Herakles’in ünlü kahramanlık öykülerinde Antik Yunanlıların çıkaracağı birçok ders vardır ve mutlaka günümüz insanın da. Yine de burada soramadan duramadım: Herakles’in bu zorlu görevlerinde başarılı olmasının birincil nedeni Kudretli Zeus’tan ona geçen güç mü, yoksa buradaki itici kuvvet her şeyini kaybeden bir baba ve bir kocanın gözü karalığı mı?