Çekimleri Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Bozüyük Mahallesi’nde yapılan Güzel Köylü dizisinde Sude karakterini canlandıran 24 yaşındaki Su Kutlu, bir barda olay çıkardığı iddiasıyla dizi kadrosundan çıkartılmış.

Sayın Mustafa Şevki Doğan, siz hangi sıfatla “Bu bize kan kaybettirse bile, reytinglere etkili olsa bile, yüz kişinin ve buna bağlı olarak bir köyün etrafında bu işten para kazanan insanların gırtlağından geçen helal parayı bile kaybetmek adına bu riski göze alarak, BU KIZI diziden çıkartıyorum. Benim için Muğla’nın huzuru bir kişiden daha önemli “ diyorsunuz diye sorayım dedim, sonra yönetmen olduğunuz aklıma geldi, dur dedim, adını ilk defa duyduğum yönetmen hangi işlere imza atmış. Kara cahil olduğum ortaya çıkmasın, bir bakayım ne işler yapmış pot kırmayayım, sonra rezil olmayayım.

Google hazretlerine sordum. Söke/Aydın doğumlu diyor. İstanbul Üniversitesinde Orman Mühendisliği ve Peyzaj Fakültesine girmişsiniz. Aynı koridorlarda gezinmiş bile olabiliriz, ben de Edebiyat Fakültesindeydim o zamanlar.

Osman Sınav’ın yanında başlamış sinema maceranız. Yüksek sesle düşünüp yazıyorum, çünkü ben sözün kimden geldiğine göre o söze değer biçerim.

Yönettiğiniz Dönme Dolap (2005), Son Osmanlı Yandım Ali (2006), Ustura Kemal (2012), Kedi Özledi (2013) filmlerini seyretmiştim, bir de insanların unutmadığı Yasemince, Kurtlar Vadisi, Dürüye’nin Güğümleri gibi diziler de yönetmenlik yapmışsınız bunlar da benim seçip, bilip aldıklarım, daha bir sürü dizi çekmişsiniz. Allah yolunuzu açık etsin.

Yine de sormadan edemiyorum, bu kadar profesyonel biri, 24 yaşındaki (artık üşenip daha önce hangi dizilerde rol aldığına bakmadığım) kadın oyuncuyu neden infaz eder gibi bir beyanat verip işten atar. Hadi Milliyet.com.tr abarttı fake haber yaptı. Doğruluk payı olmasa yalanlardınız herhalde ya da yapım şirketiniz buna engel olurdu. Belki de yapım şirketinin sahibi de sizsiniz, bakın ona bakmadım.

Aynı kareler magazin programında da “az sonra“ diye seyirciyi ekrana yapıştırma, merakını körükleme taktiği ile magazin programında vardı bu sabah.

Köylü Güzeli dizisinin ratinglerine baktım. TOTAL’de çarşambaları birinci çıkıyorsunuz. Muğla’da belli ki çok çalışıyorsunuz. Bu yoğun çalışmada aranızdan genç birinin, ki gazetedeki haberi görmeden önce 16 yaşlarında sandığım Su Kutlu, yaşdaşları eğlenip gece evlerine dönerken o otel odasına dönüyor her gece. Set ortamınızı bilmiyorum elbet ama merkezden taşraya giden insanların ruh hallerini azıcık tahmin edebiliyorum.

Küçük yerlerde, dışarıdan gelen özelikle yabancı olduklarını düşündükleri insanlara kuşkuyla yaklaşır yörenin halkı, hele bir de dizi çekmeye gelmiş oyuncular, set çalışanlarıysa bunlar düzen bozucudurlar onların gözünde. Caziplerdir de aynı zamanda ekranda gördükleri insanlar sokaklarında salınıyor, kafeteryalarında sohbet ediyordur.

Uzun soluklu çalışmalarda, sürekli bir arada olan, gecesi gündüzü belli olmadan hava şartlarına aldırmadan çalışmak da oyuncu bünyesini, set çalışanlarını zorluyordur. Sonuçta hepimizin edindiğimiz köklü alışkanlıklarımız var. Arada bunları yerine getirmek insanı özüne döndürür.

Merkezden taşraya gitmek zamanla bir sıkışmışlık hissi yaratır inanda. En kalabalığı özler insan, ait olduğunu düşündüğü kalabalığın bir parçası olmak ister.

Psikolog değilim ama ben de İstanbul’a yakın bir ilde, sette üç gün zaman geçirmiştim. Dizinin yapımcısından torpilli çalışanların deyimiyle jokerlik yapıyordum. Bir film setinin arkasında neler oluyor bilmiyordum sadece görmek istemiştim. Orada kendime yakın gördüğüm bir arkadaşım bu akşam bara gidelim demişti. Kabul etmiştim. Set çalışanlarının geceleri dışarı çıkma yasağı olup olmadığını bilmiyordum, zaten o benim arkadaşımdı ben çalışan değildim, ikimiz gidecektik. Gece barda tüm set vardı. Eğlendik, dans ettik. Bunlar nereden çıktı diye sorgulamadım, herhalde bir bildikleri vardır dedim içimden. Gecenin sonuna doğru bir itiş kakış başladı, kavga dışarı taştı, bizim prodüksiyon amirimiz havalarda uçuyordu, dışarıdaki kafeteryanın cam masalarını kırdı. Tabi sonra gecenin tüm hesabı prodüksiyondan çıktı. Herkes sarhoştu sonuçta. Arabalara bindik, otele geldik. Hararetle neler olduğunu tartışıyor insanlar, ben salağa dönmüş, neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Birden ensemizde bir grup karaltı belirdi, bardaki kavgayı çıkaran grup, kapıdaki güvenliği aşıp lobiye kadar girdiler. Sabaha kadar otelin kapısında sarhoş naraları attılar. Ertesi sabah set basıldı, çekimler iptal edildi.

Şirketten ilk ben arandım. Gece telefon gitmiş İstanbul’a, ben insanları bara götürmüşüm kavga çıkmış, çok üzülmüş yönetmen, teselli etmiş şirket sahibini. İstanbul’a döndüm derhal, aforoz edildim şirketten, evimin kadını oldum.

Ortalık durulduktan sonra anlaşıldı ki yönetmen yardımcısı olan kadın hem sette çalışan bir adamla hem de o yörenin gençlerini ayağa kaldıracak biriyle raks edermiş. Barda o yüzden kavga çıkmış, olan bendenize olmuş.

Nasrettin Hoca, damdan düştüğünde onu doktora götürmek istediklerinde, çabuk bana damdan düşen birini bulun demiş. İşte ben de damdan düşenim ve Su Kutlu’yu anlıyorum. Ne yapmış bilmiyorum, umurumda da değil. Yorulmuştur, canı dağıtmak istemiştir. Annesini özlemiştir. Sinirlidir.

Ben sizin üslubunuzu hiç sevmedim.

Çok yorulmuş olmalısınız, keşke diziler bu kadar uzun olmasa. Keşke yedi bölüm çekilse ve seyirci merakla, hasretle gelecek sezonu beklese, ne güzel olurdu değil mi?

Güzel günler dilerim.