Bu dünyada yalnızlığımız kadar iyiliğimizi, kötülüğümüzü, güzelliğimizi, merhametimizi yansıtan insanlar ve olaylarla bütünleniyor hikayemiz.

Bir sarmaşık gibi hayatımız, kesintisiz, yeşil ya da sararmış bir alan kaplıyor hayatı.

Tıpkı bir cümle içinde tekil şahıs olduğumuz gibi bazen çoğul oluyoruz hayatın içinde.

Bir çocuk normal şartlarda dünyaya geldiğinde onu ilk annesi kucağına alıyor.

Onu nasıl karşıladığı, hangi duygularla bağrına bastığı çocuğun dünya hakkında ilk intibaı oluyor herhalde.

İyi bir yer burası, güvenilir bir yer diye etrafına bakıyor.

Ya da Tanrım neden beni buraya fırlattın diyor geride bıraktıklarına.

Bilinmez.

Erkekler kadınlara şiddet uyguladığında düşünüyorum, neden diye?

Etrafınızdaki insan hikayelerini düşünün. Anne babalarının hatalarının kurbanı olanı olan çocukları.

Benim çocukluğumda bir gençten bahsederlerdi.

Babası ona çok eziyet edermiş.

Hatta hızını alamaz akrabası olan adamların da oğlunu dövmesine izin verirmiş.

Ortaokulda okuyan oğlunu okuldan kaçtığı için yatağa bağlar, kemerle dövermiş.

Babanın kuzenleri sokakta gördükleri oğlanı, ters bir hareketinden dolayı azarlama hakkına sahipmiş.

Ben liseye giderken o çocuğun anne babası ölmüştü.

Çocuk birkaç kez evden kaçmış sonunda izini tamamen kaybettirmişti.

Evine ikinci karsıyla döndüğünde karısı hamileydi.

Karısını öyle çok şiddetli dövmüştü ki onu hastaneye kaldırmak zorunda kalmıştı komşuları.

Merdivenlerden yuvarlandığı için çocuğunu düşürmüştü kadın.

Boşanmak istediğinde, kadının ailesi evine dönebilirsin, demişlerdi. Ama bir şartları vardı. Kocasından olan iki çocuğunu yanında getirmesini istemiyorlardı.

Sonunda kadın kocasından boşandı ama hikayesi nasıl bitti bilmiyorum.

Adam birkaç kez daha evlendi.

Ailesine hep şiddet uyguladığından bahsedilirdi.

Onun da hikayesinin sonunu bilmiyorum.

Benim çocukluğumun korkulu sahnesi onun yatağa bağlanıp kemerle dövülmesiydi.

Ben şapşal bir çocuktum. Geceleri uyumadan önce hep dua ederdim. Tanrıdan hep çocukları korumasını isterdim.

Korkak bir çocuktum. Belki önceki hayatımda ben de çok şiddet gördüm bilmiyorum.

Ne zaman o çocuğu düşünsem annesinin davranışları gelirdi aklıma.

Kibirli biri olduğunu düşünürdüm. İnsanlara mesafeliydi.

Belki utanıyor derdim. Kocasından utandığı için insanları yaklaştırmıyor kendine.

Belki kocasından nefret ediyor. O yüzden oğlunu da yaklaştırmıyor kendine.

Öyle düşünürdüm.

Ben çocukluğumda hep insanları izler, onların davranışları hakkında düşünürdüm.

Annesi ve ablalarının neden babaya karşı çıkmadıklarına kafa yorardım.

O adama baba dediklerini, hizmet ettiklerini hayal etmekte zorlanırdım.

Buna kafam basmazdı.

Bu hayatta iyi yanımız bir saniyeliğine bile olsa ortaya çıkabilir.

Bir insan çıkar karşımıza, içimizdeki iyi yanı ortaya çıkarır.

Ya da bir canavar oluruz aniden.

İnsan karısından intikam almak için öz çocuğunu öldürür mü?

Bunun sebebi iki insanın karışan kimyasından ortaya çıkan sonuç olmalı.

Bazen biri gelir yanımıza ve biz dünyaya başka türlü bakmaya başlarız.

Bunun nedeni onun kalbinden bize yansıyan enerjinin biz deki sonucudur.

Hiçbir şey tek başına bir sonuç ifade etmez.

Her hikayenin anlatılmamış başka bir yüzü vardır.

Güzel günlerde görüşelim. Ve görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.