Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı; Fethullah Gülen’in 28 Şubat sürecindeki tutumuna ilişkin bir açıklama yaptı. Zaman gazetesinde tam metni yayımlanan açıklamada Gülen’in 12 Mart ve 12 Eylül’de darbelerin asıl mağduru olduğu, 28 Şubat sonrası 13 yıldır ABD’de yaşamak zorunda kaldığı savunuluyor.
Gülen, Kanal D’de Yalçın Doğan’a Refahyol Hükümeti’nin “çekilmesi” gerektiğini söyleyerek, sürece dolaylı destek vermekle eleştiriliyor.
Gülen o röportajda “elinde silahlı güç bulunan ordunun demokrasiye bağlı olduğunu” vurgulamakla birlikte Türkiye’de tırmanan gerilime dikkat çekerek, “İktidar işi daha fazla uzatmamalı, emaneti iade etmelidirler” diye konuşmuş.
Bu çağrı “erken seçim”e yöneliktir.
Nitekim Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nca yapılan açıklamada şöyle deniliyor:
“Sayın Gülen’in 28 Şubat kararlarının imzalanmasından bir buçuk ay sonra hükümete ‘çekilin’ çağrısı yapmasının değeri ancak AK Parti hükümetinin 27 Nisan 2007 muhtırasına meydan okuyup erken seçim kararı alması ve sonrasındaki gelişmelerle ancak anlaşılabilecektir.”
Gülen’in tutumunu yansıtan açıklamadaki çarpıcı bir değerlendirme de Milliyet’in 14 Nisan 1997 tarihli Albright manşetine ilişkindir:
“Bugünden geçmişe bakıp, ‘Asker darbe yapmayacaktı zaten, neden meydan okumadınız’ diye sormanın hiçbir rasyonel dayanağı yoktur. 28 Şubat 1997’deki MGK kararları uygulanmıyor diye bazı askerlerin 11-16 Haziran 1997 tarihleri arasında darbe yapacağı bilgisini ABD de ciddiye almış ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 14 Haziran 1997 tarihinde yaptığı açıklamada, ‘Anayasal düzenin dışına çıkılmaması gerektiğini Ankara’ya bildirdik’ ifadesini kullanmıştır. Bu açıklamayı manşetten duyuran Milliyet gazetesinin o günkü Yayın Yönetmeni Derya Sazak bir komutanın ‘oraya da iki general mi gönderelim’ dediğini açıklamıştır.”
Evet, ABD 28 Şubat’ın açık bir darbeye dönüşmesine karşı çıkmıştır.
Cengiz Çandar da daha önce Hasan Cemal’in “Türkiye’nin Asker Sorunu” kitabında yazdığı bir olayı Radikal’deki köşesinde yineledi.
12 Mart 1997’de Washington’da ABD Dışişleri Bakanlığı’nda, “Askeri darbe olmaksızın Erbakan Hükümeti gitmelidir” (Short of a coup, Erbakan goverment gotta go!) değerlendirmesi yapılmış.
Çandar bu kararın “askeri darbeyi Albright’ın telefonunun önlediği” spekülasyonuyla örtüştüğünü yazıyor.
Oysa Albright’ın “Orduya darbe yapmayın” uyarısı açık bir beyandır ve Milliyet bu demeci 14 Haziran’da manşetten yayımlamıştır.
Daha da çarpıcı olan 13 Haziran tarihli Genelkurmay brifinginde “ordunun kendini en kötü senaryoya göre hazırladığı” duyurularak gerektiğinde silah kullanacağı açıklanmıştır.
ABD’yi “darbe oluyor!” diye ürküten, “yapmayın” diye harekete geçiren o brifingdir.
O brifingi veren generallerden Fevzi Türkeri de dün gözaltına alındı.
28 Şubat soruşturması derinleşiyor.