Köyceğiz-Ortaca karayolunda yolculuk edenler bilir. Beyobası yol ayrımında inmek isteyenlerin belirlediği bir noktadır Sabri Kahvesi. Dağ köylerinden gelen, ya da dağ köylerine gitmek isteyenlerin buluştuğu bir yol ayrımıdır burası. İşte burası eski günlerin, yaşanmışlıkların hatırasını canlı tutan, geçmişe hüzünle açılan bir penceredir aynı zamanda.

Eskiden, ulaşımın güç olduğu zamanlarda, yolcuların bekleme süresini kestiremedikleri, bir araba sesiyle yüreklerin hop ettiği, uzak dağ köylülerinin soluklanma yeriydi Sabri Kahvesi. Demli çayların, tatlı sohbetlerin eşliğinde zaman akar, giderdi portakal bahçelerinin yanı başından çit evlere.

 Sabri Kahvesi ilk kez Sabri Pirci tarafından açılmış, onun adıyla da anıla gelmiştir. Bundan yaklaşık 50 yıl önce de kahveyi Himmet dedem devralmış, ta ki burada öldürülene kadar işletmeciliğini üstlenmiştir. Bir kış günü dağ köylerinden gelip yanına sığınan bir genç tarafından parası için öldürülmüştür. Katil, dedemi uykudayken yakalamış, sinsice yaklaşıp başına çivili tahtayla vurup, yaralı bir şekilde bırakıp kaçmıştı. Sabaha karşı bulunduğunda çok kaybetmiş, zamanın ulaşım aracı jeep ile Muğla’ya götürülürken yolda ölmüştü.

Bunlar bana anlatılan acıklı öykünün önemli anekdotları.

Sabri Kahvesi’ne ilişkin ilk izlenimim 4 yaşında diğer dedem Bal Mehmet’in siyah atının terkisinde buraya geldiğim güne aittir. O gün dedem atını dut ağacının kumrulu dallarının altına bağlamış, ben ilk defa gazoz denilen içecekle karşılamıştım. Yuvarlak Çay’ından gelen suyun içine yatırılan gazozlar buz gibiydi. Sonra ki günlerde Ömür ağabeyimle ikimiz gazoz yapmak için evde çok uğraşmıştık. Limon tuzu, şeker ve sodayla imal ettiğimiz gazozu şişelere doldurup doldurup içiyorduk. Sabri Kahvesi’ndeki gazozun tadını yakalayamasak da sırrımızı kimseye kaptırmamak bizi mutlu ediyordu.

O yıllarda Sabri Kahvesi günlük yaşamın sahnesi gibiydi. Kavgalar, dövüşler hep burada gerçekleşiyordu. Küsmeler, barışmalar, borç alıp vermeler… Ardı arkası kesilmeyen dedikodular. Tarihin en büyük su kavgaları burada yaşanmıştır. Topraklarımızın hızla tarıma açılması, pamuk ekili alanların çoğalması yüzünden yaz aylarında su kıtlığı yaşanır olmuştu. Su sırası yüzünden kavgalar, efelenmeler, bent yıkmak için yapılan planların hepsi burada kurgulanmıştır.

Ne zaman Köyceğiz–Ortaca yolundan geçsem hüzünle bakarım Sabri Kahvesi’nin olduğu yere. Sonsuz bir hayal bahçesi gibi gelir gözümün önünde uzayan boşluk.

Sanki bir at bağlıdır dut ağacının derin gölgesinde. Tahta masaların birinde sıfır tıraşlı halimle önümdeki gazozu yudumlarım. Yuvarlak Çay’ının küçük bir kolu akar parmak uçlarımdan Köyceğiz Gölü’ne. Uzar gider deve kervanları ağır aksak yüküyle eski madenci iskelesine doğru, yıkar yükünü. Yıkılırım anılarda epriyen günün ortasına.