Kaptan June, 1975 yılında ilk kez Dalyan’a gelişini, kumsaldaki baraka yaşamını, kaplumbağaları ve içinde yer aldığı doğa mücadelesini “Kaptan June ve Kaplumbağalar” adlı kitabında ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.

O yıllarda, Dalyan idari olarak Köyceğiz’e bağlı, balıkçılıkla geçinen küçük bir köydü. Turizm, yeni yeni bölgede yerel olanaklar çerçevesinde başlayan bir faaliyetti. Genellikle köylülere ait küçük çaplı pansiyonlar ve salaş restoranlar gelen konuklara hizmet veriyordu.

sigla-3

Köyde, ekonomik olarak balıkçılık ve yaz aylarındaki tekne taşımacılığı önemli bir gelir kaynağıydı. DALKO’nun (Balıkçı Kooperatifi) kuruluşu da 1971 yılında gerçekleşmiş olup sonradan kötü yönetimler yüzünden sıkıntılar içinde boğuşsa da bölge için önemli ekonomik girdiler sağlamıştı.

Dalyan 80’li yıllarda Kaptan June gibi gezginlerin bölgeyi ziyaret etmesiyle tanınmaya başlamış, zamanla turistik faaliyetlerin dışarıdan gelen girişimcilerin de katkılarıyla geliştiği bir yer olmuştur.

sigla-4

Köyceğiz ise bir iç göl olması nedeniyle yabancı turistlerin ilgisini pek çekmemiştir. Fakat geniş sığla ormanları, su kaynakları ve barındırdığı bitki ve hayvan çeşitliliği bakımından araştırmacıların ilgi odağı haline gelmişti.

Ben, lise yıllarındayken portakal ve mandalina bahçeleri arasına sıkışmış küçücük bir kasabaydı Köyceğiz. Nisan aylarında çiçek kokularının baygınlığında Fethiye yolunda otobüsten inip elimde bavulla ay aydınlık bir geceyi içime çeke çeke yürüdüğüm zamanlar çok olmuştur.

1983'te üniversiteye giderken tabelada Köyceğiz nüfusu 3900 yazıyordu. Gerçekten de o yıllarda yakın köylerden bir miktar göç almış, dışa kapalı bir yapısı vardı.

sigla-2

90’lı yıllarda az da olsa başlayan göç hareketi son yirmi yılda AKP hükümetinin inşaat ve rantiye odaklı politikalarıyla tam bir yıkıma dönüştü.

Dışarıdan gelen inşaat firmaları, özel koruma ( ÖÇK) alanı ilan edilerek imar planı oldukça katı kurallara bağlanan bölgede yapılaşmayı yavaş yavaş mevcut imar planlarının dışına çıkarmaya başladı.

Kâr amaçlı, çeşitli yollarla imar planlarını esneterek çirkin yapılarla Köyceğiz’in dokusunu bozmaya adeta kültürel geçmişi beton mikseri sesleri arasında yıkmaya yeminli bir güruhla karşı karşıyaydık.

Pandemiyle birlikte büyük kentlerden başlayan akın, arsa ve konut fiyatlarında gözle görülür bir artış sağlayarak köylere kadar yayılan bir göç ve yerleşim hamlesinin başlangıcı oldu.

sigla-1

Şehir merkezinde arsa stokunun azalması ve var olanın inşaatçılara yeterli gelmemesi tarım alanlarına kadar uzanan bir derinlikte kaçak yapılaşmayı tetikledi.

Amerika’nın keşfi yıllarını hatırlatan yağma ve talan fırtınasında yolun sonu görünmeye başlamıştı. İnşaat alanları daraldıkça daraldı, spekülatif bir şekilde fiyatlar uçuşa geçti.

Durum böyle olunca artan talebi karşılamak amacıyla inşaat alanı kazanmak için her yol denenmeye, siyasi bağlantılar, ilişkiler üzerinden yeni beton mezarlıklar inşasında yeni rant arayışına hız verildi.

Yakın zamanlarda Köyceğiz’de yandaş bir müteahhit firma tarafından satın alındıktan sonra orman sınırları dışına çıkarılan sığla ağaçlarının olduğu arazideki ağaçların, işaretlenerek kesilmek istenmesiyle yükselen itirazlar basına yansıdı.

Türkiye’de sadece belirli bir bölgede orman bütünlüğüyle ayakta kalabilen sığla ağaçlarının yapılaşmaya kurban edilmemesi için yerelde bir araya gelmenin yolları aranmaya başlandı.

‪Eski çağlarda, tıp ve kozmetik alanında reçinesi çok değerli olan sığla ağacı, halk tarafından kutsallık atfedilmiş bir ağaçtır. Bu özelliği nedeniyle tarihi metinlere girmiş, halkların gizil bilinci olan mitolojik söylemde varlığını günümüze kadar sürdürmüştür.

Bunlardan birini örneklemek istersek; Anka kuşunun yaklaşan ölümü hissederek sığla ağacının sık yapraklı dallarından yuva yaptığı ve güneşin sıcaklığıyla yanmaya başlayan dalların alevinden yeniden doğduğu, rivayetini gösterebiliriz.

‪Yeniden konumuza dönersek Köyceğiz, Fethiye, Marmaris arasında yaklaşık olarak ‪65 milyon yıldan bu yana yaşayan sığla ağaçları endemik türler olmakla birlikte ilkçağlardan günümüze sadece bir bölgede varlığını sürdürmesi nedeniyle relikt özelliğe sahiptir.

Relikt nedir burada kısaca değinmek istiyorum; “ Jeolojik dönemler boyunca geniş bir yayılma alanına sahipken, dünyanın geçirdiği evreler nedeniyle yok olan bitki taksonlarına karşın bulabildiği uygun ekolojik faktörlerin devamına bağlı olarak günümüzde dünyanın bazı köşelerinde yaşamını sürdürebilen bitkileri içerir.” (1)

Yukarıdaki paragraflarda küçücük bir kasaba olan Köyceğiz’in son 50 yılı hakkında bilgi verdik. O günlerden bugüne mandalina bahçeleri kurutuldu, zeytinlikler söküldü, ormanlar kesildi. Her şey doymak bilmeyen beton canavarının tanrılarına kurban edildi.

Şimdi, elde kalan sınırlı yeşil alanlar da yapılaşmaya açılarak son kurşun sıkılmak isteniyor. Bunun için rant kaygısıyla yapılan arayışlar, kurnazlıkların hepsi son yılların ürünü değil elbette uzun yıllara dayanan bir yıkım projesine ait uygulamaların sonucu.

Sığla ormanın içindeki bir köyde doğdum. Şimdi tarla sınırları dışında o ağaçlardan bir tane bile yok o köyde. İşte, bu tarlalar taban suyu yakın olduğundan yanlarında suyu çekmek için derin drenajlarla pamuk tarlası haline getirilmişti bir zamanlar. Şimdi, pamuk da para etmeyince narenciye bahçesine dönüştü aynı alanlar. Yakın zamanda bu ağaçlar da peyderpey sökülerek eski ormanlık alanlar yapılaşmanın içine çekildi.

Bu arada, sığla ormanlarında orman işletmesinin sığla yağı üretimini durdurmasıyla yerelde kaçak yollarla yağ üretimi yapanların sayısı gün geçtikçe arttı.

Ağacı yaralayarak reçinesinden faydalanmayı amaçlayan bu ilkel üretimde, işi bilmeyen kişilerin daha fazla üretim ve kar için yol açtığı zararların yakın gelecekte gerçekten de telafisi yok gibi görünüyor.

Köyceğiz’in iki yakasında günümüze kadar hasbelkader kalmış son sığla ormanları küresel ısınmanın tehdidi altındayken yerel halk ve çevre dostları bu kez de iş bitirici rantiyecilerin saldırısı karşısında tepkiyi örgütlemeye çalışıyor.

Toprak su zehirlenmiş, doğa can çekişiyor.

Ormanı savunmak yaşamı savunmaktır.

Sığla ormanları yok olursa Köyceğiz değil bütün insanlık kaybeder.

(1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Relikt_bitki