Erdoğan rejiminin Haziran’da yapılacak seçimde yenileceği konusunda muhaliflerin güçlü beklentisi var. Bu niyet ve beklentidir. Fakat rasyonel bir durum mu belli değil.
Erdoğan rejimi seçime gidecek mi?
Erdoğan rejimi nasıl bir secim yapacak? Secim güvenliği konusunda muhalif partiler ikna olacak mı?
Erdoğan rejimi secimde yenilse dahi, secim sonuçlarını kabul edecek mi? İktidarı devir edecek mi?
Erdoğan rejimi sandıkta yenilecek mi? Son dakikada şapkadan bir tavşan çıkaracak mı, yani yeni bir ittifak ile kendi rejimini sandıkta dahi kurtaracak mı?
Bu sorular çoğaltabilir. Fakat bu sorular dahi cevaplandırılmış bile değilken Erdoğan rejiminin yenileceğini öngörelim.
Bu öngörü muhalif partilerin yüksek beklentisinden, anketlerden ve ülkedeki ekonomik krizin derinliğinden kaynaklıdır. Buna ek olarak, adaletsizlik, hırsızlık, rejimin tarihteki en yığınsal aleni lümpenleşmesi bu umudu desteklemektedir.
Diyelim ki Erdoğan rejimi sandıkta yenildi ve halkın iradesi boyun eğdi. Büyük bir kaos oluşmadan secimi kazanan özneler iktidarı devraldı. Bu durumda Türkiye nasıl bir sabaha uyanacak? Yeni iktidarının ilk yüz günlük acil icraatı ne olacak? İlk yıl, ikinci yıl icraatları neler olacak? Türkiye tipi cumhurbaşkanlığı sistemi nasıl tasfiye edilecek? Parlamenter sisteme nasıl geri dönülecek? Nasıl bir parlamenter sistem tahayyül ediliyor? Ayrıca bu surecin özneleri kimler olacak? Gökten zembil ile yeni tip bir politikacı profili inmeyeceğine göre elde ki verilere göre secimi CHP ve IYI Partinin oluşturacağı ittifak kazanacaktır. Bu ittifakın kadroları dönüştürücü güç olacaktır. Basta bu iki partinin olmak üzere millet ittifakının siyasal kadroları ne derece demokrat? Nereye kadar demokrat?
Durum aşırı kötü değil, iyi ise hiç değil.
Türkiye'de bir parti önce lider üzerinden oluşur. Sonra üst ve orta kademe kadrolar, sonra vitrine koyduğu kadrolar, sonra sloganlar, sonra da programdan oluşur. Bu partilerin görülen yüzüdür. Ayrıca her partinin bir ekonomi politik zemini ve kendine göre bagajı vardır. Bu bagajlar her zaman ön plana çıkmasa da partiye ruhunu verir.
Mesela İyi Parti'de Kürt sorunu, Saadet Partisi'nde LGBT meselesi, CHP'de laiklik meselesi.
İyi olan şey liderin iradesi partiyi ve dahi seçmeni dönüştürebilir olmasıdır. Kötü olan şey ise CHP'den Demokrat Partiye dek siyasal kadroların sorunlu demokrat olmasıdır. Mesela İyi Parti'yi ele alalım. Partinin lideri Meral Akşener "Yaşasın Hürriyet, Kahrolsun İstibdat" diye slogan atabiliyor. Fakat bu partinin üst ve orta kademesi MHP kökenli kadrolardan oluşuyor.
Durum bu iken umut nerede? Erdoğan sonrası için demokrasi sigortası kimler olacak?
Bugün Türkiye gerçekliğinde demokrasiye en yakın parti HDP'dir. Bunun yanında CHP parti içi ittifakında yer alan ortalama yüzde beşlik seçmen ve o seçmenin yansıması olan siyasal kadrolarda umut vardır. Sadece bu kadar mı? Değil! Diğer partilerde demokrasiye eğilimli ve niyetli kadrolar var. Bu yekûn eğer birbirini olumlu etkileyecek şekilde olursa Erdoğan sonrası demokrasi haritası şekillenebilir. Zor ama imkânsız değil. Ayrıca Türkiye şartları bunu dayatıyor. Demokrasi talebinde bulunan seçmen sayısında az değildir. Bu yekûn TBMM'de demokratik yasaların kanunlaşması için birlikte veya ayrı ayrı caba harcayabilir. Erdoğan sonrası demokrasi yol haritası bu unsurlar tarafından oluşabilir.
O halde HDP'ye ekstra bir görev düşüyor.
HDP bu secimde milletvekili aday listelerini oluştururken kılı kırk yarmalıdır. Ayrıca bagajlarından ve eğer varsa bileşenlerin düşük profilli aday önermelerine hayır diyebilmelidir. Oluşturacağı milletvekili listeleri ile Türkiye ittifakı kurmalı, ayrıca HDP'ye mesafeli Türkiye sol organizasyonları dahi milletvekili teklifi ile surecin içine çekebilmelidir. Evet bunca saldırının, bunca yalnızlaştırmanın yanında bu yük neden HDP üstünde diyebilirsiniz. Hâklisiniz da. Fakat bilesiniz her şey demokrasi için.