Ayşegül Aşkar bir kamu çalışanıdır. Depreme Antakya'daki Çağ Apartmanındaki evinde kızı Merve Aşkar ve oğlu Muhammed Aşkar ile yakalandı. Kocası Cahit Aşkar o gün Yayladağı'ndaydı. 

Cahit Aşkar aslen Yayladağlıdır ve işlerinin yarısı Yayladağı'ndadır. Gazetecilik, reklamcılık, fuar organizasyonu, kooperatifçilik gibi ekonomik meşgaleleri olan bir iş insanıdır. Cahit Aşkar zamanının bir kısmini Yayladağı'nda geçirmektedir.

Deprem olur olmaz hemen Antakya'ya gelir ve onun deyimi ile "bir kâğıt gibi yırtılmış" evini görür.

İlk gün kimse gelmemiştir yardıma, ikinci gün ise yetişmiş gönüllüler. 

Kızı Merve'yi sağ çıkarmayı başarmışlar. Genç kadın tedavisi için Mersin’e gönderilmiş. Ameliyata alınmış, şükür iyi durumda. 

Yine gönüllülerin yardımı ile dördüncü gün oğlu Muhammed'in cansız bedenine ulaşılmış. Oğlunu toprağa verip yeniden enkazın başına dönmüş.

Bugüne dek eşine ulaşılamamış. Cahit Aşkar enkazın başında depremden bu yana bekliyor. Ölü veya diri eşinin bulunmasını istiyor. Eşi Ayşegül Aşkar'ın kimlik kartı ve cüzdanına ulaşılmış fakat kendisi yok.

Cahit Aşkar Antakya'nın ve Yayladağı'nın evladıdır. Acılı bir babadır, acılı bir kocadır. Devlet ve gönüllüler oturup bir plan yapmalıdır. Eşi Ayşegül Aşkar’ı bulmalıdır. Bulmalıdır ki kızının yanına gidip sağlığı ile ilgilensin. Ayşegül Aşkar bulunmalı ki oğlunun mezarına gidip yasını tutabilsin.

Bu istek acılı bir babanın devletten ve gönüllülerden en tabii isteğidir.