AKP, 2002 yılında yönetime gelmeden önce, ülkeye dinci bir partinin egemen olması, karanlıklara gidişin başlangıcı olacağı kaygısındaydık. Özellikle 2007’den, 2011’den sonra gerçek yüzleri ortaya çıkınca, bunların bu ülkeyi karanlıklara götürdükleri de anlaşılmıştı. Bu ülkenin 90 yıllık demokrasi, laiklik kırıntılarının biriktirdiği bir düşünce birikimi olduğunu, yetersiz de olsa bu birikimin, ülkeyi şeriat düzeninin karanlıklarına gömmenin önünde duracağını düşünmekteydik.
Değişik kesimlerin bir araya gelerek 6’lı masanın kurulması, bunların kucaklayamadığı değişik siyasal yapıların, Emek ve Özgürlük Birlikteliğini (İttifakını) kurmaları ufukta gözükünce, içimiz ısındı. 20 yıllık yalanların karşısına gerçekleri koyabilecek güçlerin ortaya çıkmasının ışığı yakılmıştı. Umarız bunlar da bizi yanıltmazlar.
24.09.2022 tarihinde, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisinin (TÖP) oluşturduğu “Emek ve Özgürlük İttifakı” kuruluşunu açıkladı.
"Hep birlikte başaracağız" söylemiyle yola çıkılması, tıkanan siyasal sistemin kapılarını zorlayacak bir duruş sergilendiğini göstermekte.
Bu oluşum açıkladığı ortak bildiride, ekonomi, yoksulluk, Kürt sorunu, temel hak ve özgürlükler gibi ülkenin yakıcı sorunlarına ilişkin çözüm önerileri sunuldu. Genel başkanların konuşmalarında “Tek adam yönetimini sonlandırmak, geniş halk yığınları içinde sağlanacak bir birlik “ söylemleri öne çıktı.
Açıklama, ekonomik bunalımın en fazla etkilediği işçi, köylü ve yoksul kesimlerin durumunu değiştirecek, eşitlikçi ve bölüşümcü hedeflere odaklanırken diğer yandan son yirmi yılda yaşanan demokratik gerilemeye karşı haklar ve özgürlükler çağrısı içeriyordu.
İçinde bulunduğumuz süreçte, siyasal düşüncelerin, siyasal yapılar, çağın gereklerine uygun ölçülerde güncellenmeleri gerekmekte. Geniş halk yığınlarının tabandan yükselen isteklerinin örgütlenmesi gerekiyor. Masa başında değil, geniş halk yığınlarının içinde “demokrasi”, “özgürlük” birlikteliği kurulması en güncel sorun olarak karşımızda durmakta.
Ülke insanının “özgürlük”, “demokrasi” gibi değerler çerçevesinde birleştirilip kaynaştırılması, bu topraklar için büyük önem taşımakta. Ayrıştırma, ötekileştirme çabalarıyla birbirine düşman kesilmiş yığınların bir araya getirilmesine ekmek, su kadar gereksinim duyulan bir süreçteyiz.
Tüm kesimlerin kendi aralarında bile bölük pörçük dağılmış olması, ülkedeki siyasal sistemin önünü tıkıyor. Bu dağınıklıktan kurulu düzenin egemenleri büyük yararlar sağlıyorlar.
Bu birliktelik, ülkemizde demokrasiyi kurabilmek için, kitleleri sivil ve siyasal haklarla yeniden buluşturabilmek için büyük önem taşıyor.
Bu buluşma, öncelikle gençlere, kadınlara, sonra topluma siyasal yaşama katılma, sorunlarının çözümünde söz ve karar yetkisi kullanma yolunu açabilirse, ülkenin geleceği için önemli bir adım atılmış olur.
Ülkemizde kurulan siyasal yapılanmaların genel, ortak bir niteliği var: Değişen dünyanın yeni durumlarına yönelik bir söylem üretemiyorlar. Herkes hep yeni gündemlerle, yenilik peşinde olacakları söylemleriyle yola çıkıyor, ancak kimse eski düşüncelerini bırakarak yeni düşünceler üretmeye yaklaşamıyor. Çağın çok gerilerinde kalmış değerlerle burun buruna yaşamaktan kurtulamıyorlar.
Yönetime gelmeden önce, doğru, güzel sözler söyleyenler, gerçekçi olduğu izlenimi veren çözüm önerileri sunanlar, yönetime gelince verdikleri hiçbir sözü tutmuyorlar ya da tutamıyorlar. Sorun burada düğümleniyor. Ülkede şu ya da bu partinin, şu ya da bu liderin yönetime gelmesi değil, yönetime gelenlerin önünü tıkayan sistemin varlığı, temel sorun gibi gözüküyor.
6’lı Masa’nın, Emek ve Özgülük Birlikteliğinin dağılmaması, her iki oluşumun daha güçlenmesi, iki yapı arasında yaşanan uyuşmazlıkların giderilerek aralarında birliktelik sağlanması özlenen bir durum. Demokrasiden, özgürlüklerden, insan hak ve özgürlüklerinden yana olan herkesin el ele, omuz omuza vererek, ülkenin karanlıklara sürüklenmesinin karşısında tek güç olmalarının zorunlu olduğu günler yaşanıyor. Umarız bu mutlu son yakalanarak, ülkenin, çocuklarımızın geleceği kurtarılır.