Dolaylı yoldan üniversite öğrencisi bir kız tanımıştım. Arkadaşı tarafından tecavüze uğramıştı. Ailesine anlatmamıştı, okuldaki arkadaşları onun gönüllü birlikte olduğunu, tecavüzü uydurduğunu söylüyorlardı. Okumak yaşadığı şehirden uzak başka bir yerde üniversiteye gidiyordu. Kötü şartlarda yaşıyordu. Kötü bir evde kalıyordu, ailesinin durumu fazla iyi değildi ona fazla para yardımında bulunamıyorlardı. Evde yeterince sorun vardı bir de kızların onlara artık yük getirmesinden hoşlanmayacaklarını hatta onu belki de bu yüzden okuldan alacaklarını düşündüğünden kız sorunlarını ailesine yansıtmıyordu.

Arkadaşlarına göre tecavüze uğradığını söyleyen kız, havai, sorumsuz, canının istediği erkekle yatan biriydi. Aslında gençler o yaşlarda hep olmayı arzularlar ama bu kız onlara göre arsızdı. Kızı dışlamışlardı, o da aldırmıyor görünüyordu. Belki de çoğunlukla mücadele etmeye cesareti olmadığından oynuyordu. Tıpkı onların görmek istediği davranıyordu, böylesi ona göre savaşmaktan daha kolaydı.

Tecavüzde bahsi geçen erkek ise diğer öğrenciler tarafından arkadaş grubundan uzak tutulmuyordu. O mağdur konumunda yine kız arkadaş ediniyor, hayatına devam ediyordu.

Böyle durumlarda üniversitelerde öğrencilere yardım edecek, psikolojik destek verecek kurum var mı bilmiyorum. Kesinlikle olması gerektiğine inanıyorum. Kızın bu arkadaş grubunun eğitilmesi gerekiyor. Kızın yaşam alanın temizlenmesi için bu gençlerin kesinlikle tornadan geçer gibi bir zihin temizliğinden, eğitimden geçmesi gerek. Kızın da yaralarının iyileşmesinde psikolojik yardım alması gerekiyor elbette.

Çocuklar nasıl anne babaları ayrıldığında ya da bir tanesini kaybettiklerinde kendilerini sorumlu tutarlar, ya da onların eksik yanları yüzünden dünyanın en mutsuz insanı hissederler kendilerini, bir uzman olmasam da tecavüze uğradığını düşünen bir kadın önce kendini suçlar bence. Çünkü varlığı ile birinin dikkatini çekmiştir.  Bu düşünce şekli bize kendimizi öğrendiğimiz yaşlardan itibaren öğretilen bilgilerden biridir. Çok gülmek, otururken bacaklarını açmak, yaşıtlarımızın, büyüklerimizin dikkatini çekmek bizim suçumuzdur. Ergenliğimizde memelerimiz çıkmaya başladığı zaman bizim sorunluluğumuzdadır onları fark ettirmemek. Çoğumuz kambur yürür. Utancımız memelerimiz.

14 yaşındaki anısı aklına geldikçe kendini kesen bir kadın tanımıştım. Evlerine dost olarak giren bir adam tarafından taciz edilmişti.  Bunu ilk annesine söylemiş annesi, babasına söylemiş ikisi birlikte kızlarını yalan söylediği için azarlamışlardı. Adam da evlerine girmeye devam etmişti. Ben onu tanıdığımda eve gelen misafirlerin yanına çıkmayan yabani bir kız olarak tanımıştım. Oysa dünyanın en zeki, en neşeli kadınlarından biriydi. Ama bazen o adamın elleri, anne babasının onu azarlayışı aklına geldiğinde ölmek istiyordu. Kendini suçlu hissettiği böyle zamanlarda onun acısını dindiren tek şey kollarına attığı kesiklerdi. Annesi intihar ettiği zaman da onu azarlamıştı. Çünkü ailesi için yüz karası bir durumdu bu. Zayıflıktı.

Topluma karşı şeklini bozmak istemeyen aileler kendi içlerinde çocuklarının şeklini bozup onları mutasyona uğratırlar. Bunun hiç farkında olmazlar, gözleri kulakları hep dışarıda olduğu için kendi mutsuzlukları ve neşeleri toplum ölçere bağlı olduğu için ne istediğini bilmeden ölecek insanlardır onlar. Çocuklarının isteklerine de tahammülleri yoktur. Anlamsız bulurlar zaten, yapacak şeyler belirlidir, onlar doğmadan önce belirlenmiştir zaten bunları tartışmak manasızdır. İşe gidilir, ailenin mutluluğu için çalışılır, eve para getirilir, temiz giyinilir, yazları tatil yapılır, kirlendikçe yıkanılır, akşam sofrasında hep beraber yemek yenir.  Çocukların karnesi hep düzgündür. Okul kırmak ahlaksızlıktır. Dayak cennetten çıkmadır, diz dövmekten iyidir. Boş bir çuval gibi yaşlansalar da büyükler evde en son sözü söyler.

Devlette bu küçük organizmanın bütünü olduğundan orada da işler aynı yürür.

Bunadığı için karısı tarafından mecliste olduğu için dua edilen adam meslektaşı genç kadınları azarlar. 

Hayalleri gerçek olmadığı için bir zamanlar iktidar olan hükümet top yekün cezalandırmak için halkına savaş açar.

Tıpkı evin huysuz, uyuz babası gibi iş yerinde arkadaşlarından yüz bulamayınca evde terör estiren ezikler gibi davranır devlette, istediği gibi işler yolunda gitmezse.

Benim kuşağımın kadınları, annelerinin misafir günlerinde kocaların aldatma hikayeleri, başka kadınlarda yorulup yaşlanınca evine hasta dönen, şefkatle ona bakan vefakar kadın hikayelerini dinleyerek büyüdü. O yüzden onlar kızlarının arkadaşı, birlikte alışverişe çıkıyorlar, erkekler hakkında konuşuyorlar. Hatta kızının erkek arkadaşı olmadığı için hayıflanan anneler tanıyorum. Kızlarının bir türlü sosyal olamamasından dem vurarak üzülen anneler var. Psikologlar kızların anneleri ile fazla haşır neşir olduğunu ama erkek çocuklarının yalnız büyüdüklerini, babalarının onlarla zaman geçirmediğini bunların her ikisinin de psikolojik olarak çocukların gelişiminde olumsuz örnekler olduğunu belirtiyorlar. En klasik söylemde çocuklarla az dahi olsa kaliteli vakit geçirmek, sahiden o saatlerde yanında olmak.

Bana göre de çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren onların varlıklarını kabul ettiğinizi her şekilde eylemlerinizle ve söylemlerinize belli etmeniz yeterli. Çocuğunuz bilmeli ki bir yer var, orada onu her şekilde kendisi olduğu için kabul eden insanlar var.  Bu duygu bütün insanlara kendini iyi hissettiriyor olmalı.

Bizim gibi büyüdüğünü idea eden insanların yarım kalmışlığının sebebi anne babalarında tamamlayamadıkları hallerdir. Onlar tarafından onaylanmamış her halleri yaradır, o yüzden kendi gençliğini unutmayan, yarasının sızısıyla yüzleşmeyi bilen herkes, herkesi anlar gibi geliyor bana.

Güzel günlerde görüşelim efendim.