Nasıl bir hukuk anlayışına sahip olunduğu ve hukuk adına neyin savunulduğu üzerine son iki örnek.

Farklılıkların yolunu kesen her hukuk, totaliter zihniyeti yansıtır.

Eğer demokratsanız, hukuku, toplumsal tercihler ve temel hak ve özgürlüklerle sınarsınız. Bu sınavı geçemeyen hukuk sistemi, kamu vicdanında meşruiyet kazanamaz

Hukuk, her toplumda siyasetin uzantısı olarak belirlenir.. Türkiye’nin, otoriter ve ataerkil zihniyetten beslenen bir hukuk sistemine sahip olduğu açık. Bağımsız bir hukuk sistemi oluşturmak ve demokrat bir hukuk anlayışı yerleştirebilmek için, siyasetin demokratlaşması şart.

Yargı bağımsızlığı, yasama sayesinde sağlanabileceğine göre,. bu sağlanamıyorsa yürütme her ikisine de hakim demektir. Meclis çoğunluğuna sahip AKP nin, yasamayı, hiçbir siyasi alternatifi değerlendirmeye almadan, kendi anlayışına mahkum etmeye çalışması, her üç kuvvete hakim olmakta ısrarcı olmasının sonucu.

Yasama, yürütme, yargının çoğunluğun tek sesiyle belirlendiği bir yerde, kuvvetler ayrılığından değil, en nazik ifade ile bileşik kaplar prensibinden söz edilebilir. TBMM, görünürde çok sesli olsa da, çoğunluk, çoğulculuğa ve diyaloğa açık olmadığı sürece, demokrasi oyunu oynanan yer olmaktan kurtulamaz.

Bu hali ile hukuk,yasama gücünü kullanarak hukuk sisteminin en belli başlı sorunlarını çözmeye ve hukuku bağımsızlaştırmaya yeltenmeyen hükümetin, kendi uzantısıdır.

O nedenle başbakanın, ‘İmamın Ordusu’ tutuklaması için, savcının bir bildiği vardır demesi, demokrasi oyununu topluma yutturma çabasından öteye gitmez. Kuşkusuz bir bildiği var, ama soruşturmanın gizliliğini bir bilen olarak yürütme hakkına sahip değil. Avukatlarla paylaşmak zorunda. Aksi taktirde ya yetkisini keyfileştiriyor, ya da Ergenekon gibi önemli bir davayı bilinçli olarak acizleştiriyor manasına gelir.

Ergenekon soruşturmasının en başından beri, bu soruşturma ya zaman aşımına uğratılacak ya da pazarlık konusu yapılacak endişesi taşıyanlardandım. Ama ‘İmamın Ordusu’ile, soruşturmanın kendi kendini sulandırması, bu endişelerden baskın çıktı.