Yarın (21 şubat), iki yıldır süren 12 eylül sanıkları K. Evren ve T. Şahinkaya davasının büyük ihtimalle artık karar duruşması yapılacak. Her duruşmada yer alan bizler, yine o salonda olacağız..

Davanın müdahilleri ve takipçileri olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacaklarından başından beri kuşkumuz yok. Yine, en başından beri suçluların yaş haddinden tutun da, iyileşene kadar cezaevine girmeme ve tabii hiç iyileşememe, sonra Yargıtay aşaması ve hatta en sonunda Cumhurbaşkanının affına kadar gidebilecek olduğunun farkındayız. Onlar da, peşini bırakmayacağımızı ve uluslararası mahkemeler dahil, yolumuzun açıldığı biliyorlar.

Sanık K.Evren ve sanık T. Şahinkaya davası ile, en yetkili ve en sorumlulardan başlamış olduk İnsanlık suçunun zaman aşımı olmaz ama, insanlar maalesef zaman aşımına uğruyor. Gittikçe eksilen biz canlı tanıklar da yaşayan insanlık suçluları da ölmeden, davanın açılabilmesi önemliydi. O salon da suçlarını yüzlerine haykırdık, kurucu iradeyiz dedikleri savunmaları ve kendi düzenleri içinde bile, karşımızda tir tir titrediklerini gördük. Ama çok daha önemlisi, T.C devletinin resmi sivil, iç dış bütün karanlık dehlizlerini ve faşist cuntanın yaşattıklarını, o hala taptaze belleklerimizden resmi kayıtlara geçirmenin adımını attık Medyadan akademisyenlere, valilerden işkencecilere ve daha pek çoğuna sıra gelmesi için, karar çıkarttık. O günleri yaşamamış nesillere ve devletin arşivlerine belge bıraktık.

Ben, bu dava vesilesiyle, yargılamanın yanı sıra siyasal ve toplumsal olarak çok daha fazlasını yapabileceğimizi, mesela bellekleri taze tutmak, yüzleşmek, hesap sormak gibi erdemlerin insanlık tarihi için faydalarından söz edenlerin seferber olacağını, mevcut düzeni deşifre edip 12 eylül anayasasının çöpe atılması için toplumsal baskıyı çoğaltabileceğimizi sanmıştım. 12 eylül düzenine karşı, çok yönlü mücadelenin canlı tutulabileceği heyecanına kapılmıştım.Yanılmışım, dava ile ilgilenen bir avuç kişi ve örgüttük, hatta konuyu geleceğe havale eden solcu arkadaşlarımızın bile, çokça hışmına uğradık.

Ama olsun, 12 eylül davası için, başından itibaren neler gerçekleştirilebildiğini kısaca not düşeyim. Geçtiğimiz duruşmada avukatlarımızdan Senih Özay, yargıçlara dava boyunca neler yapıp yapamadıklarını detaylı söylemişti, ben de özetle size aktarayım:

Referandum sonrası, müdahil olmak için harekete geçtik, cılız mılız savcı davayı açtı. Berfo ana duruşmalara geldi, ama sanıklar getirilemedi. Ekran aracılığı ile çapraz sorgu talebimiz kabul edildi, ama sanıklar sorulara cevap veremedi uygulanamadı. Erdal Eren’in resmi gösterilip ’tanıyor musun’ sorusuna K. Evren’in ‘tanımıyorum’ cevabı tutanaklara geçti. Mahkeme, Genel Kurmay ve MIT ile elinden geldiğince çekişti, ama tüm evrakları ele geçiremedi. TBMM, çoğu belgeyi devlet sırrı olmaktan çıkarabilse daha pek çok kayda ulaşılabilirdi, yarım belgelerle ilerlendi. Eski Adana Savcısı Sacit Kayasu’nun akim kalan darbe iddianamesi ve başına gelenler dosyasını getirtti. Darbe planı olan Bayrak Planını yer altı aramasıyla buldu. F. Korutürk’ün uyarı mektubunu getirtti. Darbe öncesi Ceride tutanaklarını buldu. Fatsa Dosyasını getirtti. HSYK dan YÖK den, MEB den, MSB den atılanları buldu getirtti. MIT den ve KKK dan işkence ve sağlık fişlerini sordu, getirtemedi. TC. Başbakanlıktan atılanları sordu, yok cevabı geldi. TBMM Gerçekleri Araştırma Komisyonunun tüm belgelerini getirtti. Tariş-Çimentepe-Gültepe CD’lerini ele geçirdi. Darbe sırasında ABD büyükelçisinin ‘Darbeyi CIA yapmadı, Pentagon yaptı’ diyen kitabını ve CIA’nın darbeye bulaştığına dair soruşturma talebini dosyaya aldı. 1 Mayıs katliamı günü Yeşilköy’e inen ABD uçağı ve içindeki ajanlarla ilgili sunulan bilgileri kaydetti Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’ya verilen unvanlar dahil, apoletlerinin ve maaşlarının kesilmesi, kamuya ait yerlerden isimlerinin silinmesi vb talepleri dosyaya aldı. Mamak işkencecisi Recai Tetik’le ilgili talebi, savcılığa yönlendirdi. İşkencenin sistematikliği üstüne, savcılık dosyası oluşturdu, diğer darbeci kadroların soruşturulmasını davayla ilişkilendirdi. MASAK dosyasıyla Genel Kurmay Yurt Kur Sivil Darbe Koordinasyon üyelerinin isimlerini getirtti, ama gizlilik gerekçesiyle kamuoyuyla paylaşmadı. Sanıkların, yüce divan isteklerine ve kurucu iradeyiz siz yargılayamazsınız savunmalarına itibar etmedi. K.Evren’in darbe kararını Haydar Saltık’la aldığını dosyaya koydu. T.Şahinkaya ve eşinin ABD uçak alımı ve Balıkesir fayans-karo fabrikası ilişkilerini kayda geçirdi. Sanıkların City Bank hesaplarının şifresini elde edemedi. Ankara Dal işkence merkezinin uygulamalarını dosyaya aldı…

Bütün bunlar az şey mi, önemsiz mi? Hala 12 eylül düzeninin içinde yaşandığının farkında olanlar için tutanaklara bu notları düşmek bile önemli. 34 yıldır her fırsatta 12 eylülden hesap sorulmasını haykıranların çokluğuna bakıldığında, o kalabalığı sadece duruşma salonunda değil, kamuoyu yaratılmasında da görememek ise, evet az şey.

Yarın yine, muhtemelen Sanem’le yan yana oturacağız, yarın yine Berfo ananın fotoğrafı duruşma salonunda olacak, yarın yine iki yıldır o salonda toplanan bizler birbirimize bir kez daha sarılıp varlığımızdan güç alacağız.. Dava sonucu ne olursa olsun ortada halay çekilecek bir durum yok, ama bütün başlangıçlar gibi salondan umut dolu ayrılacağız.