AKP hükümetinin ‘devletin borçlarının yeniden yapılandırılması’ adı altında hazırladığı torba yasa tasarısı, önümüzdeki günlerde TBMM’de görüşülecek.

Çalışanları esnek, kuralsız ve güvencesiz iş yaşamına mahkum eden torbadan, patronlara kapsamlı vergi, borç ve prim affı çıkıyor. Devletin borçları, devlete borcu olanları sevindirirken, istihdam düzenlemesi neoliberal politikalara uygun hale getiriliyor.

Sendikaların uzun bir süredir bu yasa tasarısına tepkisi ve çalışma hayatının yeniden düzenlenmesi doğrultusunda görüş ve önerileri hesaba alınmazken, TUSİAD ile AKP hükümeti arasındaki referandum öncesi buzların şimdilerde erimesi tesadüf olmasa gerek.

Tasarıda yer alan düzenlemelerdeki kapalı ifadelere, EĞİTİM SEN’in yapmış olduğu çalışma yeterince açıklık getiriyor. Bu çalışmadan görüleceği üzere, tasarı ile:

.Asgari ücretlilerin yaş sınırı yükseltiliyor.16 yaş 18 e çıkarılıyor. Böylece 16 ile 18 yaş arasındaki.200.000 in üzerinde gencin mevcut asgari ücret üzerinden 80 TL daha az ücret alması sağlanıyor. Düzenlemede, ‘böylece bu sigortalılar yönünden, asgari ücret ile sigorta primine esas kazanç arasındaki farklılık ortadan kaldırılacak. İşveren üzerindeki prim yükü azaltılacak’ ifadesi kullanılıyor.

.Kısmi süreli istihdam nedeni ile sigortası eksik yatanlar, eksik süreyi 30 güne tamamlamak için ceplerinden ödeme yapmak zorunda bırakılıyor. Ödemeyi yapmadıkları takdirde, hastaneye gittiklerinde muayene olamıyor.

.Mesleki Eğitim gören öğrencilerin staj yapabilecekleri iş yeri sayısı artırılıyor.10 un üzerinde işçi çalıştıran işyerleri, stajyer uygulama kapsamına alınıyor. Ayrıca, 5 ve üzerinde işçi çalıştıran yerler Bakanlar Kurulu kararı ile stajyer öğrencilere açık tutulabiliyor.18 yaşını bitirmiş olan öğrenciler, daha önce asgari ücretin üçte ikisi oranında ücret alırken, yeni düzenleme ile bu oran üçte bire düşürülüyor. Böylece işçi açığının stajyerlerle kapatılması ve düşük ücretle karşılanması sağlanmış oluyor.

.Torba yasa tasarısının 58. maddesinde,’genel ekonomik sektörel veya bölgesel kriz ile zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçülerde azaltılması veya iş yerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durdurulması hallerinde iş yerinde üç ayı aşmamak üzere kısa çalışma yapılabilir’ yer alıyor. Daha önce yasada ‘genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebepler’ ifadesi ile açıklanan kısa süreli işçi çalıştırmanın kapsamı genişletiliyor, kısa çalışma ödeneğine başvurma imkanı arttırılıyor.

.İlk defa işe alınacak her bir sigortalı için, özel sektör işverenine sigorta primi desteği getiriliyor. 18- 29 yaş arası erkekleri ve 18 yaş üzeri kadınları istihdam edenlerin sigorta primlerinin işsizlik sigortası fonunca karşılanması sağlanıyor. Bu yolla, 30 yaş ve üzerindekilerin işe alınması zorlaştırıldığı gibi, İşsizlik Sigortası Fonu, istihdamı teşvik gerekçesi ile patronların kullanımına açılıyor.

.İlk defa işe girişlerde, deneme olan 2 ay süresi, 4 aya çıkarılıyor. Turizm sektörüne 4 ay ‘denkleştirme süresi’ getirilerek fazla mesai uygulaması için ek ücret ortadan kaldırılıyor.

Böylece, işverenin işi 4 aylık bir süreyi kapsadığı takdirde, sürenin sonunda kapıya konulan işçinin, bir sonraki işyerinde ‘ilk defa işe giren’ muamelesi görmesi sağlanmış oluyor.

.Tasarıda memurların yürüttükleri hizmetin özelliğine göre kurumlarına çalışma saat ve şekillerini belirleme yetkisi veriliyor. Kurumların başvuruları Devlet Personel Başkanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun değerlendirmesine bırakılıyor. Kurumun isteği halinde belirli çalışma saati dışına çıkılması normalleştiriliyor.
 
.Kademe ilerlemesinde ‘olumlu sicil’ yerine disiplin cezası almamak kavramı getiriliyor.8 yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memura bir kademe ilerlemesi hakkı veriliyor. Ancak disiplin uygulaması, hakkına sahip çıkmak için sendikal tepkisini dışa vuran kamu emekçilerini fazlaca kapsadığından, bu düzenleme ile uslu memur anlayışı yerleştirilmeye çabalanıyor.

.Vali ve kaymakamlara, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan her düzey personelin ‘üst disiplin amiri’ yetkisi veriliyor. Emirleri ile memurlar hakkında soruşturma açılması ve soruşturmanın sürgün cezaları ile sonuçlandırılması kolaylaştırılıyor.

.Tasarı ile, devlet memurlarının da işçiler gibi ödünç verilmesinin yolu açılıyor. Memurların, karşı tarafın talebi, çalıştığı kurumun izni ile başka bir kuruma gönderilmesi yasallaştırılıyor.

Çalışan milyonlarca insanı işsizlikle tehdit eden, işçiyi işsizle karşı karşıya getiren çalışma hayatı ile ilgili bu son düzenleme ile, güvencesiz çalışma hayatı bir kez daha yasallaşmış oluyor. AKP hükümetinin sahip olduğu neoliberal argümanlardan da ancak böyle bir yasa tasarısı çıkabilirdi zaten.

O nedenle hükümete ancak şu söylenebilir: Hâlâ, ‘sosyal devlet’ lafını sarf etme. ‘Çalışanı köleleştiriyorum, bu yasa tasarısı ile onlara bir kez daha saldırıyorum’ de. Devletin sosyal kısmı çökünce, geriye kimin hangi devleti kalır, onu anlat.