Darbe adı verilen, güç kullanarak yönetime el koyma eylemleri, kim tarafından, nasıl yapılırsa yapılsın savunulacak yanı olmayan eylemler. Demokratik algılarla bağdaşmayan girişimler. İster askerler, ister siviller tarafından yapılsın, tüm darbeler uygulandığı ülkelerin insanlarına yıkım getirirler.

İnsan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi hiçe saymayan, çiğnemeyen bir baskı yönetimi (darbe) yoktur.

15 Temmuz’a karşı çıkmak, tek başına demokratlığın ölçüsü değil. İçtenlikle, dürüstçe tüm darbelere karşı çıkmak gerekmekte.

Baskı Yönetimleriyle yüzleşme

Baskı Yönetimleriyle yüzleşmeden, bu yönetim uygulamalarından kurtulma olanağı yok. İnsanlık tarihinde yaşananlar bu savı doğrulamakta. Baskı yönetimleri, başka baskı yönetimleri üretmekte. Demokrasilerden baskı yönetimlerine geçme örnekleri var. Ancak baskı yönetimlerinden demokrasilere geçmenin oldukça güç olduğu deneyimlerle gözlenmiş durumda.

Bu topraklarda baskılarla yönetme, neredeyse bir yönetim geleneği durumunda. Buna karşın hiçbir baskı yönetimiyle yüzleşilemediği görülmekte. Bu süreç başlatılmadan gerçek bir demokrasiye geçme olanağımız yok.

Her 10 yılda bir getirilen baskı yönetimlerinin biriyle yüzleşilebilse yenilerinin yaşanması söz konusu olmazdı.

“15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Üyesi de olan Tanrıkulu, “Tıpkı 12 Eylül gibi 15 Temmuz’la da samimi bir biçimde hesaplaşılmamış, yaşananlar bir daha tekrarlanmayacakmış gibi yapılmıştır”.

Ne yazık ki siyasi iktidar, eski ortağı olan yapının kendi içindeki uzantılarını görmezden gelmiş ve kendilerinin de ifade ettiği üzere bir “FETÖ borsası” oluşmuştur. Söz konusu “borsada” kimlerin neyin ticaretini yaptığını bilmiyoruz ama darbenin siyasi uzantısına dokunulmadığı açıktır.

Komisyon çalışmalarından rahatsız olan AKP ve Erdoğan’ın, daha süresi varken, ek süre almak mümkünken, aralık ayı başında “Komisyon çalışmaları sonlandırılmalıdır” açıklamasıyla komisyon çalıştırılmaz hale getirildi. Nitekim bu tarihten itibaren komisyon çalışmadı. Keza Komisyon raporunu zamanında yazmadı, geciktirdi. Raporun yazımı üyelerden gizlendi ve uzun bir süreden sonra rapor komisyon üyelerine tebliğ edildi”diyor.

Bu açıklama, yönetime güç kullanarak el koymanın yanında, güç kullanarak getirilerinden yararlanmaya çalışldığını ortaya koymakta.

Bir gün 15 Temmuz Darbe girişimiyle de yüzleşilir. Belki 50 yıl sonra. Bu yüzleşmeden sonra bugün yapılanları, konuşulanları okuyanlar, küçük dillerini yutabilirler. Tarihsel gerçekler bir süre egemenlerin anlatıları olur. Sonra gerçekler ortaya dökülmeye başlanır.

Ermenilerin, Rumların, Süryanilerin “onbaşı” yapılmadığı bir ülkede, TSK’da bulunan 300 General’in, 157’sinin nasıl FETÖ’cülerden oluştuğu, bunlar buralara yükselirken yetkililerin nerelerde olduğu bir gün sorulur.

FETÖ’cüler ayıklanmaya çalışılırken neden AKP’nin ön sıralarında bulunan siyasal kimliklere hiç dokunulmadığının da bir gün gözler önüne serileceği açık.

Baskılar yeni baskı yönetimleri üretmekte

Demokrasiler yeni demokratik yöntemleri, baskı yönetimleri yeni baskı yönetimlerini doğurmakta. Bu genel kural, insanlık tarihini demokrasilere geçiş sürecinden bu yana değişmez ilke olmuş.

Yönetimlerin güç kullanarak el değiştirmesi ya da niteliğinin başka yönetim biçimlerine dönüştürülmesi, genellikle baskı yönetimlerini doğurmakta.

Bir tarlaya nohut ekerseniz nohut, buğday ekerseniz buğday, gül dikerseniz gül alınmasında olduğu gibi, siyasal sistemlerden hangisini uygularsanız, onun türlerinin geliştiği gerçeğiyle karşılaşırsınız.

Baskı yönetimleriyle demokrasiler arasında ince çizgilerle örülmüş, baskı yönetimleriyle kendilerini üreten baskı yönetimleri arasında kalın çizgilerle döşenmiş yollar var kanısındayız. Yönetimlerin süreklilikleri bu çizgilerle ilerlemekte.

"Şehitlerimizi kutsal gören bir siyasi parti olarak şehitlerimizin yakınlarına ve gazilerimize verilen ve tutulmayan sözlerin bir an önce tutulması gerektiğini bir kere daha söylüyoruz. Bizler, şehit yakınlarımız ve gazilerimiz adına toplanan bu paraların takipçisi olmayı, şu ana kadar kurulması gereken vakfın bir an önce kurulması sürecini yakından izlediğimizi bir kere daha ifade ediyoruz. Şehitlerimizin yakınları ve gazilerimiz için toplanan paraların kullanımı başta olmak üzere 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşananlar, iktidarın hesap verme sorumluluğunun gerekleri ile bağdaşmamakta, şüphe ve tereddütlerimizi artırmaktadır.”

Olayın böylesine acıklı ekonomik boyutları da var. Bunların açıklığa kavuşturulması, kafalarda beliren birçok konuya ışık tutacak.

Baskı yönetimleri de tüm yönetimler gibi birilerine yarar sağlamakta, birilerine zarar vermekte. Bu çıkar musluklarını kapatmadan sorunun çözülme olanağı yok.

____________________________

(1) Tanrıkulu: 12 Eylül gibi 15 Temmuz’la da hesaplaşılmadı, Gazeteduvar.com.tr İnternet 14.07.2019

(2) CHP: 15 Temmuz gazi ve şehitleri için toplanan bağışlar nerede? T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, 15.07.2019