İnsanlık büyük bir gelişim içinde, aynı insanlık büyük acizlik içinde. İkisi de gerçektir. Birkaç ay önce Çin’de yaşayan bir arkadaşım bu virüsün günlük hayata etkisi hakkında epey bilgi vermişti. Bu hastalıktan korunmanın en iyi yolu evde kalmaktır. Çinli arkadaşım şöyle demişti, “Duralım, biz durursak, virüste durur”. Çin bugün bu virüsle önemli ölçüde baş etmiş durumda.

Bu virüs bulaşıcıdır. Eğer kontrolsüz kalabalıklar içinde olursak bulaşma ihtimali yüksek olur. Hatta domino etkisini yaratır. Bu nedenle daha az hareket etmeli, daha az insanla temas etmeliyiz. Evlere çekilmeli, mümkün mertebe fiziksel temasımızı başkaları ile kesmeliyiz. Birkaç aylık bu tedbir muhtemelen virüsün yayılma hızını kesecektir.

Evde kalmak zor olabilir. Fakat yeni durumla karşı karşıyayız. Bilimsel otoriteler şimdilik en makul çözüm yolunun bu olduğunu düşünüyor.

Kalabalık yerlerde bulunmak zorunda olan çalışanlar ise tedbirlerini almalı. Bütün dünyada bu konuda yapılacaklar hakkında yeterince bilgi paylaşıldı.

Çin’den, Türkiye’ye, Amerika’dan, Avrupa’ya insanların marketlere nasıl yöneldiği, nasıl kontrolsüz alışveriş yaptığını izledik haberlerde. Bu manzaralar panikle birlikte umutsuzluk da oluşturdu. Bu kaos, bu alışveriş telaşı çözüm değildir.

Olağanüstü dönemlerde kaos, yalan ve yanlış bilgilerden beslenir. İnsanların yada belirli odakların bilinçli olarak bu kaosu büyütmek isteyeceklerini sanmıyorum. Bu kaos sadece bilinçsizlikten beslenir. Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Bu paradoksu unutmayalım.

Burada haber kaynağı çok kıymete biner. Doğru bilgiye erişim gerçek manada can kurtarır. Güvenilir haber siteleri, televizyon ve gazeteler üzerinden gündemi takip etmek ve yanlış bilgiyi, haberi ayıklamak değerlidir. Durum ortada, alınacak tedbirler ortada. Panik bir şeye çare değildir. Kaos ise hepimize zarar verir.

Bencillik, kaos dönemlerinde tamiri zor yaralar açar, dayanışma ise yaşatır. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz” sloganı belki ilk defa bu kadar hayatta bu denli karşılık buldu. Kişisel hiçbir çaba çözüm değildir. Yaşlılara dönük önyargılı yaklaşım, marketlere saldırıp korkakça ve bencilce stok yapmak, talep yüksek diye ürünlere zam üstüne zam yapmak çözüm değildir. Toplumda hepimiz zincirin bir parçasıyız. Her parça makul tedbir alırsa diğer halka ile ilişkisini öyle kurarsa çözüm hızlı ve toplumsal alınmış olur.

Senin fazladan alacağın beş altı makarnanın, beş altı tuvalet kâğıdının, sabunun bir faydası olmayacaktır. Herkesin tedbirlere riayet ederek ve dayanışma içinde olarak çözmesi gereken bir sorundur bu.

Evde kalalım, az hareket edelim, az insanla temas edelim, fakat mümkün mertebe de daha çok insandan haberdar olalım… Tedbir ve dayanışma bu süreçten çıkmanın yoludur. İnsanlık büyük bir gelişim içinde, bu bela da çözülecektir.