Yaşadığımız toplumda cinnet geçirmek kolay, kişinin özel bir derdi olması gerekmiyor. Bütün gün televizyon izlemesi, trafiğe çıkması, etrafında şehir yenilenmesi yüzünden her gün yıkılan ya da yeniden inşa edilen bir binanın makine sesleri onu yavaş yavaş delirtebilir. Delirtiyor da. Sokakta yürüyen 10 kişiden sekizinde bipolar bozukluk var. Yüzde 10 anksiyete yaşıyor ve herkes kendini sağlıklı diğerini hasta sanıyor.

Çocuklumda bir akrabamın evinde misafirdim, yazları tatile sıklıkla onlara ailecek giderdik. Evin babası çok sakin bir adamdı. Sessiz nazikti. Fazla konuşmazdı, sonradan hastalanan düşük zekalı bir kızları vardı. Hırçındı, sürekli problem yaratırdı, şiddete meyilliydi. Babası ona hep anlayış gösterirdi. Bir gün çocuk babasına, yağmur yağacak şemsiye al, demişti evden çıkarken ve adam dönmüş çocuğa çok kızmıştı. İşime karışma demişti. Şaşırmıştım. İlk defa normal konuşan çocuğa adam sert çıktığı için. O adamın patlama noktasıydı.

Sürekli etrafı eleştiren bağıran çocuğa böyle bir uyarıda gelmişti tepkisi.

Okuduğum bir habere göre 26 yaşında bir kadın Gaziantep’te yine kocasından boşanmak istediği için öldürülmüş. Haberi veren Doğan Ajansı “Cinnet” başlığı atmış. Ve ajans farkında olmadan kocanın mahkemede alacağı cezada hakimin kararına etki etmiş. Kocalar karılanı kendi hükümranlarından çıkmak istedikleri için öldürdüklerinde ilk baş vurdukları savunma olay anında hiçbir şey hatırlamadıkları. Kendilerini böyle savunarak paçayı kurtaracakları kanısına da karılarının kabusu olmadan önce internetten yaptıkları araştırma sonucunda varıyorlar.

Benim bildiğim iki davada koca ve katil internete girerek cinayet öncesi internette bu tür davaları inceleyip ne kadar ceza alacağına bakmış, sonra karısını ya da sevgilisini öldürmüş, sonra da mahkemede cinnet geçirdiğini hiçbir şey hatırlamadığını iddia etmiştir.

Gaziantep’teki olayda koca tüfeğini elini alıp karısıyla konuşmak için kadının sığındığı teyze evine gitmiş orada dört kişiyi öldürmüş iki kişiyi yaralamıştır.

Üstelik ölen kadın daha önce savcılığa başvurup korunma talep etmiş, devletten kendisini kocasından korumalarını istemiştir.

Tüm bilgilerin aynı başlık altında olduğu yazıya cinnet başlığı atmak duyarsızlıktan başka bir şey değildir. Ve basın bu duyarsızlığı yüzünden kendi varoluş tarihinde bir sürü insan hayatını karartan yalan yanlış habere imza atmış, habere konu olan insanların hayatını kabusa çevirmiştir.

Bir başka haber, sokakta kavga ettiği bir güzel de dövdüğü genci kuru sıkı silahla geldiğinde, güvenlik görevlilerin arkasına sığınıp belinden çıkardığı silahla 3 el sıkıp kendini savunduğunu iddia ederek öldürmüş ve bu günlerde de beraat etmiş. Hukuk bu davada ikiye bölünmüş. Emniyet müdürü olan bir adam kuru sıkı silahla karşısına çıkan adamı neden güvenlik görevlisinin arkasına saklanıp öldürür. Yaralamaz da panikler ve öldürür. Aklı bu kadar çabuk susan bir adamın emniyet görevinde ne işi var. İçinde emniyetin geçtiği bir adam tüpçü değilse, gerçi onlar da evimize gelip gaz kaçırıyor mu diye kibritle kontrol eden ahmaklardı. Trafikte bir neden kavga eder onu sakinleştirecek bir ağırlığı nasıl olamaz da onu evire çevire döver, genci çaresiz bırakıp kuru sıkı tabancayla peşine düşürüp sonra da namlusu yere dönük silah karşısında onu üç el ateş atıp öldürür. Bir de bu cinayette suçsuz ilan edilir.

Belli ki adam emniyet müdürü olduğu için kendisini şiddetin kralı ilan etmiş, gerçi ateş ederken güvenlik görevlisinin arkasına sığınmış ama olsun. Sinirli genç ise dayak yemiş, üstü param parça olmasına rağmen belli ki hala öfkesi geçmemiş olmasına rağmen sadece kendini göstermek istiyor, niyeti öldürmek değil yoksa silahın namlusu yere bakmazdı.

İşte bu haberlerle uyanmak, bunlara kafa yormak, yazmak cinnetin yollarında dolanmaktır. Ama çantamda kuru silah ya da kolumda tüfeğim yok. Evet kabul ediyorum bazen yolda yürürken tanrıma dua ettiğim oluyor, tanrım biri yan baksın da onun ağzını burnunu kırayım dediğim zamanlar oluyor. Ya da televizyonda birinin hadi çalışan kadınlar şanslısınız, doğum yaptığınız günlerde artık iş günü sayılacak çünkü siz kadınlar doğum yaptığınız dönemlerde vatani görevinizi yapıyor sayılacaksınız gibi bir söylem aklımı susturuyor. O zaman ne söylediğimi hatırlamıyorum. Tanrıya bin şükür ki ben ilaç kullanan, kendini bilen ve ilan eden bir deliyim.

Güzel günlerde görüşelim efendim.