Makulü normalde aramak! Rahmetli Metin Toker’in sözüydü; Ankara’da siyaset karıştığında liderler için kullanmayı severdi.
“Bay Normal” Fransa’da seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Hollande’a takılan ad.
Krizlerle boğuşan Avrupa’da ve ülkesinde “normalleşme”yi arıyor Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı.
Borç krizinden bunalan Fransa’ya “büyüme”ye dayalı bir ekonomik iyileşme vaat ediyor.
İşi zor.
Yeni politikayı hem Merkel’e benimsetmek hem de iflasın eşiğindeki Yunanistan’daki siyasi krizin Euro Bölgesi’ne sıçramasını önlemeye çalışmak zorunda. Seçimde verdiği “değişim” sözünü hayata geçirmesi kolay olmayacak. Haziranda genel seçimler var ve Fransız solunun “aşırı sağ”ın yükselişi karşısında gerçek gücünü parlamento seçimleri tayin edecek.
Fransa “yarı başkanlık” sistemiyle yönetiliyor.
Halkın seçtiği cumhurbaşkanının rahat etmesi için uyumlu bir çoğunluğun desteğine sahip olması gerekiyor.
Avrupa “kriz”lerle sarsılırken Türkiye’de 2011 seçimlerinde yüzde 50’ye yakın oyla iktidar olan AKP üç dönemdir iktidarda. Normal olarak bu denli güçlü bir iktidarın “sistem”den şikâyeti olmaması gerekir. Ancak 2011 seçimleri henüz birinci yılını tamamlarken AKP, “Başkanlık sistemi”ne geçiş için düğmeye bastı.
Başbakan Yardımcı Bekir Bozdağ CNN Türk’te Fransa’da Hollande’ın seçim başarısından söz ederken, “uçağına yıldırım çarpmasına” rağmen Sarkozy’den görevi devralıp işe başladığını anlatıyordu.
Yunanistan’da ise yeniden seçimlere gidilecekti.
Türkiye’de de “istikrar için” başkanlık sistemine geçilmeliydi.
Bozdağ 12 Mart ve 28 Şubat krizlerinde parlamentoya dayatılan koalisyonları örnek veriyordu.
Oysa bugünkü “Atina krizi”nin benzerini Türkiye 2001’de yaşamış, çöken ekonomi karşısında AKP tek başına iktidara gelmişti.
AKP’nin on yıllık iktidarın sonunda “Parlamenter sistemle önemli sorunlar çözülmüyor” diye yakınmasını anlamakta zorlanıyoruz. Bu savunu Demirel’in 1970’li yıllardaki “Bu Anayasa ile ülke yönetilmez” sözlerini çağrıştırıyor. Kürt sorununun çözümünü “başkanlık sistemine bağlamak” da inandırıcı gelmiyor.
Meclis’te üçte iki çoğunluğa sahip bir parti isterse Kürt sorununu da çözer. Başka sorunları da.
AKP istediği zaman hiç gündemde olmayan yasaları bile Meclis’ten istediği gibi geçirebiliyor.
Örnek mi, 8 yıllık kesintisiz eğitime son veren yasa!
MİT Müsteşarı’na dokunulmazlık kazandıran düzenleme.
Meclis şimdi bir Anayasa değişikliği hazırlığı içindeyken “Başkanlık sistemi”ne geçişi savunmak topu taca atmaktan başka şey değil. Üstelik bunu yaparken “uzlaşmayı” sağlayan TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i de zor duruma düşürüyorlar.
Tutuklu 8 milletvekilinin serbest bırakılmaları konusunda bulunan formülü Başbakan “veto” etti. AKP normalleşme istiyor mu, emin değiliz!