Alçakça katledilişinin 15. yılında onu vurulduğu yerde kalabalık bir toplulukla bir kez daha andık.

Sekter olmayan, her zaman sabırla ikna edici dil kullanan, dillerin ve halkların hak eşitliğine aşık bir arkadaşımızdı.

Ölümünden kısa bir süre önce hatırımda kaldığına göre aralık ayında Gülhane’de Devrimci Demokrasi Dergisi "Aydınların Rolü" üzerine bir sempozyum düzenlemişti. Beraber konuşmacıydık. Dinleyiciler arasında soykırım saptamasını kabul etmeyen solun bir kesiminden kişiler de vardı. Onlar söz alarak soykırım olmadığını karşılıklı çatışmalar olduğunu iddia ettiler. Hrant sabırla, yumuşak bir dille, gerekçeleriyle, kanıtlarıyla neden yaşananların soykırım olduğunu anlatmıştı. Sabrına ve ikna gücüne hayran kalmıştım.

MİT tarafından tehdit edildiğinde bizi Agos gazetesinde görüşmeye çağırdı. Hatırladığım kadarıyla Avukatlar Erdal Doğan, Bahri Bayram Belen, Fethiye Çetin ve şu anda ismini hatırlayamadığım bir iki arkadaş daha vardı. Yapılan tehdidi anlattı. Ne yapalım dedi, görüşümüzü sordu. Ben İHD’de etkili bir basın açıklamasıyla yapılan tehdidi teşhir edelim dedim. Erdal Doğan da bana katıldı. Ne var ki diğer arkadaşlar ve kendisi de ortalık daha da kızışır, basın açıklaması yapmayalım dediler. Basın açıklaması yapılamadı. Hep düşünmüşümdür: Basın açıklaması yapılsaydı belki yine katlederlerdi ama yaşam süreci uzayabilirdi. Gerçekten de güvercin tedirginliği vardı.

Ermeni Soykırımı suskunluğu

Yukarda bahsettiğim sempozyumda solun Ermeni Soykırımı karşısındaki suskunluğuna da çok nazikane eleştiriler yöneltmişti. "Sempatizanı olduğum radikal sol bir hareket dahi ismimi Fırat yaptı" demişti. Gerçekten de solun büyük çoğunluğu Ermeni ve Süryani soykırımı konusunu uzun süre dillendiremedi. HDP öncesi partiler de pek dillendirmedi. İHD İstanbul Şubesi 1990’larda azınlık hakları komisyonunu kurarak, bu coğrafyada işlenen soykırım suçlarını toplum gündemine taşımayı cesaretle ortaya koydu.

İnsan hakları doktrininde soykırımı suçu, insanlığa karşı suçla birlikte en büyük iki suçtan biridir.

Sevgili Hrant aynı zamanda iyi bir sosyalistti. Agos gazetesinde emekçi sınıfların haklarını hep savundu. Kürt halkına yapılan zulmü de hep teşhir etmeye çalıştı. Yani iyi bir enternasyonalistti.

Onu özgürlükler mücadelemizde hep anacağız, hep yaşatacağız…