Bu yıl 20’incisi düzenlenen “Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü”, Taksim Dayanışması ve Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan “Demans” hastası Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’a verildi. .

Törende ilk olarak İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri“Cezaevlerinde her geçen gün artan hak ihlallerine tanık olunmaktadır. Tutukluların düşünce ve ifade özgürlüğünü baskılayan bir sistemin tecrit uygulamalarına yaslandığını görülmektedir. Tutuklularla, hükümlülerle yaptığımız son görüşmelerde ‘artık son sınırdayız. Bugünden yarına nasıl uyanacağımızı, nasıl tutum alacağımızı bilemiyoruz’ diyorlar. İktidarın bir anlamda güçsüzlüğü ve öz güven noksanını da gösteren bu topyekun baskının hedefinde hepimiz varız. Biz bu ağır baskının farkındayız, buna karşı her söz her eylem iktidarı panikletiyor. Yani bir yanda zulüm, öte yanda direniş var. Ama tarihi direneler yazar” dedi.

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Ayşenur Zarakolu’nun yakın arkadaşı olduğunu söyledi. Keskin, 1990’larda toplantılar yaparken her toplantılarında takip edildiklerini ve Zarakolu’nun her zaman kendisini eve bırakmadan gitmediğini anımsattı. “Korumacı bir yanı vardı. Ayşenur Zarakolu’nun en önemli yanının ifade özgürlüğü savaşçısı olmasıydı. Cezaevine girdi. O dönem bir Türk aydınının yapması gereken her şeyi onurla ve büyük bir cesaretle yaptı. Bu nedenle onun adına ifade özgürlüğü ödüllerinin verilmesi bence çok önemli. Bir ifade özgürlüğü kahramanıydı” diye konuştu.

Aysel Tuğluk’un bir Kürt siyasetçi olduğunu ve devlete “biat” etmediği için cezaevine girdiğine belirten Keskin, cezaevinde yaşatılacak en büyük acıları yaşadığını ifade etti. Keskin, “Geçtiğimiz günlerde onun yanına gittik, birbirimize bakarak yalnızca ağladık. Aysel’in çektiği acı, bir sistemin ve devletin bir Kürde yaşatabileceği en büyük acı. Aysel yalnızca farklı düşündüğü için cezaevinde. Yine Gezi davasındaki arkadaşlarımız da aynı şekilde içerde. Mücella ablayı ziyaret ettik. Onlar da son derece kararlıydılar. Devlet hiç değişmez kendisi düşünmeyen resmi ideolojiyi biat etmeyen herkesi suçlar” dedi.

Aysel Tuğluk’un ödülünü alan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir ise ödülü Tuğluk’un adına aldığı için “onur” duyduğunu söyledi. Tuğluk’un yaşadıklarını herkesin bildiğini söyleyen Demir, “Aysel Tuğluk bir Kürt kadın ve Alevi bir kadındır. Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için mücadele etmiş bir kadın olarak, devletin kendisine düşman hukukuyla yaklaştığı bir kadın. En son annesinin cenazesine uygulanan o vahşet o düşman hukukunun çok açık ve derin bir ifadesinin görünümüydü. Cezaevi koşullarında, ağır tecrit koşullarında yüzlerce binlerce hasta tutsak var. Aysel Tuğluk şahsında bütün hasta tutsakların özgürlüğüne kavuşması ve özgür ortamda tedavi edilmesi için mücadele ediyoruz. Bu yüzden kadınlar Aysel Tuğluk’un adını daha çok ön planda tutuyor. Hem temsil ettiği siyasi kimlik hem de yaptığı mücadele açısından” ifadelerini kullandı.

İnsan hakları mücadelesinde hayatını kaybedenleri anarak sözlerine başlayan Mimarlar Odası İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Erkan“Bu ülkede boyun eğmemek, yandaş olmamak, sömürüye göz yummamak yasak. Erkek egemen sistemin yaratmış olduğu zihniyete karşı direnenler hep yasaklanmıştır. Geziyi savunan arkadaşlarımız cezalar aldılar, Dört Ayaklı Minare vurulup tahrip edilmesin diyene Tahir Elçiyi seksen milyonun gözü önünde bir tiyatro oyunu ile katlettiler.18 bin tane Kürt siyasetçiyi faili meçhul cinayetlerle yok ettiler. Bu zülüm ve sömürü sistemi bitmeden devam ediyor. Buna karşı bitmeyen bir direniş ve mücadele var. Umutsuz değiliz çünkü Gezi Direnişinde kazandık, toplu kışlası yaptırmadık. Düşüncesini ifade eden insanları ötekileştiren bir zihniyete karşı ciddi bir mücadele var. Mücadele bayrağı asla yere düşmeyecek. Nasıl beş bin yıldır devam ettiyse öyle devam edecek. Direneceğiz ve kazanacağız” diye konuştu.