Sadece fikir ayrılığından ibaret olmayan, dünya görüşleri, ideolojiler arasında köklü bir çatışma anlamına da gelen bu tür derin çelişkiler, uzun süre barış içinde kalamaz; diktatörlüğün gölgesinde kalmış bir düşünce özgürlüğü, kendini asla gerçekleşmiş olarak hissedemez; diktatörlük, sınırları içinde bir tek bağımsız kişi bile başını dik tutsa, varlığını sorunsuzca sürdüremez. ”
Stefan Zweig

Nesin Vakfı bu kez yaptığı çalışmalardan ötürü değil, İstanbul Valiliğinin hesaplarına bloke koyması nedeniyle haber oldu. Aziz Nesin ne yapsa haber olurdu elbet. Yazdıklarıyla yaşamıyla, duruşuyla Aziz Nesin toplumun vicdanı oldu hep. 12 Eylül'ün diktatörü Kenan Evren'e karşı koymasından tutalım üst üste koyduğunda adam boyunu aşan kitaplarıyla, uğradığı saldırılar karşısındaki dik duruşuyla yaşadı. İnsanları hele çocukları hep sevdi.

Onun 1973 yılında kurduğu Nesin Vakfı koca memlekette kendine özgü yapısı ve etkinlikleriyle bu güne kadar Aziz Nesin'in kitaplarının gelirleri ve gönüllü bağışçıların desteğiyle ayakta duruyor. Yaşları 3-11 arasında değişen ortalama 40 kadar çocuk 7/24 saat Vakıfta kalıyor. Öğrenimlerini devlet okullarında sürdürüyor. Çocuklar kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar vakıf himayesinde kalıyorlar.

Nesin Vakfı’nda "Çocukların Özgürlükleri ve Hakları" vakfın internet sitesinde özellikle okunmalı. Bana kalırsa bu hak ve özgürlükler Milli Eğitim Bakanlığınca da benimsenmeli. Peki mümkün mü? Değil. İnanç özgürlüğü var karışan yok, dayatma yok, düşüncesinden dolayı cezalandırma yok tam tersine, Nesin Vakfı’nda herkesin düşüncesini çekinmeden açıklayabileceği ve savunabildiği bir ortam yaratma çabası mevcut. İçini dökme hakkı'ndan yanlış yapma hakkı, başarısızlık hakkı, şımarma hakkı gibi harika haklara sahip.

Bir de bunların karşısında olanlar var ki Nesin adını duyduğunda hop oturup hop kalkanları biliyoruz. 2 Temmuz Madımak yangını unutulmuş değil. Nesin Vakfı Çatalca'da yıllardır faaliyette. Tam buraya bir "komşu" geliyor. İsmailağa cemaatine bağlı Rabıta Vakfı. Bu "komşuluk" tesadüf olmayacak kadar "kör gözüne parmağım" cinsinden. Rabıta sözcüğü doğrudan Uğur Mumcu'yu akla getiriyor hemen. O rabıta Suudi kökenliydi bu rabıta "yerli ve milli". Ortak yanları en dolaysız biçimde ikisi de uhrevi işlerle meşgul. Her ne kadar öteki dünya ile iştigal ediyorlarmış gibi gözükse de bu dünyanın maddiyatına hiç de uzak sayılmazlar. Eski siyah beyaz tüplü televizyonların baltalarla parçalanışı bilmem kaç megapiksel telefonlarla kayda alınıp sosyal medyada servis edilmişliği vardır. Bunlar ne Suudi ne de bizim "yerli ve milli"lerimiz değildir Afganistan'ın Talibanları da olsalar kafa aynı, illa ki birilerini katl-i vacip görecek kadar bir diğerinin aynısıdır. Ilımlı yada radikal. Biri bomba patlatır, diğeri çemkirir, fırsatını bulunca fetva vermekten imtina etmez. Yok aslında birbirlerinden farkları. Sadece komşu olan Vakıf, Nesin Vakfı'nın fotoğraflarını çekmek, kendilerini göstermek, karşılaşınca çemkirmek kolay, ya 2 Temmuz öncesi kampanyaları türünden gıybetleri ne olacak! Dini ayinleri illa ki, duyuracaklar, hoparlörün sesi dershanelere, yatakhanelere ulaşacak ki "dine gelsinler" ya da çekip gitsinler diye hesaplar yapıyor olabilirler . Sorsan yaptıkları hizmet. Hizmetten öte vazife(!)Arka sağlam. Ayakları yer tutuyor ne de olsa.

"Yürü bre Hızır Paşa 
Senin de çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
Gün gelir o da devrilir"

Püskürtmenin bin bir yolu olmalı bunlardan birisi de hesapların bloke edilmesi. Yıldırmak bu kadar kolay olabilir mi? Olamaz elbet ama "her yer yol mübah". Stefan Zweig'in "Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e”sinde (1) dediği gibi bir tek kişi bile dik dursa ki, Nesin Vakfı dik duracaktır. Üstelik burada yalnız da değildir, laik ve demokratik toplumun vicdanı zorbalığa karşı dik duracaktır . Du Bakali N'olecak? (2) diye boşuna heveslenmesinler, boşuna meraklanmasınlar, öyküdeki "Fıtık Amca"nın gününe düşerler hevesleri kursaklarında kalır, meraklandıklarıyla kalırlar. Hem de onca "arka"ya rağmen! Vicdan zorbalığa karşı olmaya devam edecek. Buna kuşku yok

______________

1) Stefan Zweig, Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e

2) Aziz Nesin, Nah Kalkınırız, Du Bakali N'olecak