İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Uludere’de bombalanan insanları “figüran” olarak nitelendiren sözlerine AKP içinden de tepki geldi. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, “Bakan Şahin’in üslubunu doğru ve insani bulmadıklarını” açıkladı.
Çelik, Uludere’de sınırı geçerken öldürülen 34 kişiyle ilgili olarak şöyle konuştu:
“PKK’nın kaçakçılıktan beslenmesi ekmek parası çıkarmaya çalışan bu insanları figüran yapmaz. Hayatını kaybeden insanların acılarını hep paylaştık, partimizin ve hükümetimizin duruşu budur.
Sayın bakanın yapmış olduğu açıklamalara katılmıyoruz, bu yaklaşımını doğru ve insani bulmuyoruz.
Bu yaklaşımın AK Parti hükümetine ve AK Parti’ye ait bir yaklaşım ve üslup olmadığı ortadadır.”
Doğal olarak, AKP adına yapılan bu açıklamanın ardından Şahin’in istifasının kamuoyuna duyurulması gerekirdi.
Şahin, sıradan bir bakan değildir.
İç güvenlikten sorumludur.
Uludere katliamı gibi beş aydır sorumluları aranan bir olayda İçişleri Bakanı’nın sözleri elbette hükümeti bağlar. Hüseyin Çelik, insani bulmadıklarını açıkladığı sözlerin siyasi sonuçları olduğunu bilecek kadar deneyimli bir politikacıdır. Uzun yıllar bakanlık yapmıştır.
Bu yaklaşım hükümetin politikasından farklıysa bu gösterecek tutum Şahin’in istifasıdır.
Şahin bunu yapmıyorsa iki yol vardır.
Gensoru yoluyla düşürülmesi ya da Başbakan tarafından azledilmesi.
AKP’nin İçişleri Bakanı’na yönelik tutumu son günlerdeki “sistem” tartışmaları açısından da sınav niteliğindedir.
Başkanlık sistemi savunucuları Parlamento’nun yürütme üzerindeki denetiminin daha etkili olacağını söylemekteler.
AKP, üç dönemdir sürdürdüğü güçlü iktidar döneminde sanki iktidarın daha çok denetiminden yanaymış gibi bu eksikliği de parlamenter sistemin zaafına bağlamaktadır.
Oysa Türkiye deneyimi tam da tersinedir.
Doç. Serap Yazıcı, Başkanlık ve Yarı Başkanlık Sistemleri’ni değerlendiren doçentlik tezinde “gensoru” mekanizmasını şöyle irdeler:
“Yasamanın sahip olduğu gensoru yetkisi ilk bakışta bakanlar kurulu üzerinde tehdit ediciliği olan bir yöntem gibi düşünülebilir. Ancak, sağlam bir çoğunluğa sahip bir parlamenter sistemde gensoru mekanizması, gerçek bir tehdit edici olmaktan çok, teorik bir silah niteliğindedir. Bu nedenle çoğunluk partisinin lideri olan bir başbakan ve kabinesi, parlamento karşısında kendilerini en az bir başkan kadar rahat hissedebilmektedir. Nitekim, 2002’den bu yana muhalefet partilerince AKP hükümeti aleyhinde altı kez gensoru önergesi verildiği halde (2007’ye dek) bu önergelerden hiçbiri ilgili bakanlık mevkilerini sona erdirecek bir sonuç yaratmamıştır.”
Bakalım AKP, gensoruya gerek kalmadan İdris Naim Şahin’i bakanlıktan uzaklaştırabilecek mi?
İstifa, “halka karşı sorumlu” iktidar açısından bir demokrasi sınavıdır.