Böyle zamanlarda Örsan Öymen’in “Bir İhtilal Daha Var” sözleri aklıma gelir.
Örsan ağabey, 1908’den 1980’e uzanan darbeler tarihini yazmıştı.
Kitap 27 Mayıs’la başlıyordu.
Yenişehir’de bir öğle vakti “zabitan sınıfı”nın sokağa dökülmesi, bir albayın cipin üzerinde sağa sola buyruklar yağdırması üzerine emekli “Meclis-i Mebusan” muhabiri Burunsuz Tevfik’in yüzünü buruşturarak, “Galiba bir ihtilal daha var” dediği günden 6 gün sonra ihtilal olmuştu!
Örsan Öymen bugünleri göremedi.
Artık televizyonlar altyazı geçiyor.
Savcılar, “ihtilalcileri topluyor!”
Dün sabah 28 Şubat dalgası başladı. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’in de yer aldığı Batı Çalışma Grubu’na yönelik soruşturma kapsamında 31 emekli askerden 28’i gözaltına alındı.
Operasyonun TBMM’nin “darbe ve muhtıraların araştırılması” kararı aldığı günün ertesinde başlaması dikkat çekiciydi.
Evren ve Şahinkaya’nın yargılandıkları 12 Eylül’den sonra 28 Şubat ve 27 Nisan davalarının açılması kaçınılmazdır.
28 Şubat, siyasi tarihe “postmodern darbe” olarak geçti.
Döneme adını 28 Şubat 1997’de yapılan MGK toplantısı verdi.
Başbakan Erbakan “irtica ile mücadele” konusunda askerlerin istediği kararları imzaladı. Hükümet üzerinde kurulan baskı Erbakan’ın hazirandaki istifasıyla son buldu. 28 Şubat’ta 12 Mart 1971’den farklı olarak ne “muhtıra” verilmişti ne de 12 Eylül 1980 darbesi gibi ordu parlamentoyu feshederek yönetime el koymuştu. Müdahalenin “postmodern” karakterini medya ve sivil toplum üzerinden iktidarın değiştirilmesi oluşturuyordu.
Anayasa içinde kalınarak sonuca gidildi!
Genelkurmay’daki faaliyetler ise “Batı Çalışma Grubu”nca yürütüldü.
28 Şubat’ın Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya “Bir Asker Bir Diplomat” kitabında BÇG’yi anlatır:
“İrticanın sokak ihtilaliyle gelmesi olasılığına karşı ne yapacağız? Onun için hazırlıklı olunmalı, bir plan yapılmalı ve çalışmalar bunun üzerine bina edilerek yoğunlaştırılmalı. Biz Milli Güvenlik Kurulu’nda konuyu görüşmeye başladık. Genelkurmay ihtilal yapacakmış gibi bir hava esmeye başladı.
Bir istihbarat çalışmasına ihtiyaç vardı. Sadece MİT’in verdiği bilgilerle yetinemezdik. Bu amaçla Genelkurmay’da bir grup kurulmasını, Genelkurmay Başkanımıza ben teklif ettim ve Genelkurmay başkanımızın talimatıyla bu grup Batı Çalışma Grubu olarak Genelkurmay’da kuruldu.”
“Bin yıl sürecek” denilen BÇG 28 Şubat sonrası dağıldı. 15 yıl sonra “rövanşist” duygular ağır basıyor. Bakan Yazıcı’nın savcıdan önce “temizlik yapıyoruz” diyerek “cezalandırmaktan” söz etmesi “intikamcı” söylemdir. AKP, 28 Şubat’ın rövanşını seçim kazanarak almadı mı?
Eski Meclis-i Mebusan muhabiri gibi bitirelim:
“Bir operasyon daha var!”
Sıra 27 Nisan’a “Dolmabahçe Mutabakatı”na geliyor.